Depremlerin “kayıp” çocukları
Evler, dükkânlar yerine gelir ama ya çocuklar…
Depremlerde ailesini, yakınlarını kaybetmiş çocukların, kaybolma riski ile karşı karşıya oldukları da bir gerçektir.
17 Ağustos 1999 Gölcük depreminde çok sayıda çocuğun kaybolduğu haberleri basında yer almıştı. Bu çocuklardan kimisi depremden sağ kurtulmuş ancak hayatta olan ailesine bir daha kavuşamamıştı. Bazı çocuklar ise enkazdan sapasağlam çıkmış ancak aileleri hayatlarını kaybettiği için ortada kalmışlardı. O dönemde kimsesiz kalan çocukların bazılarının organ mafyası tarafından kaçırıldığı, bazılarının ise “Birileri tarafından evlat edinildiği” ileri sürülmüştü. En vahim iddia ise enkazdan çıkartılan çocukların tedavi amacıyla götürüldükleri hastanelerde kayboldukları yönündeydi. Hatta sahte plakalı ambulansların enkazların etrafında dolaştığı, yaralı çıkartılan ve ailesi vefat etmiş çocukların bu ambulanslarla kaçırıldıkları yönünde yetkililerin açıklamaları olmuştu. *
17 Ağustos depreminde Meclis Araştırma Komisyonu Raporu’na göre tam 5 bin 840 kişi kayıtlara “kayıp” olarak geçti. Bunlardan kaçının çocuk olduğu konusunda net bir bilgi bulunmuyor. Basında yer alan bir haberede; “Kocaeli ve Adapazarı’nda kaybolduğu bildirilen yüz kişiden sadece dördünün bulunabildiği, kayıp yakınlarının, özellikle çocukların organ mafyasının eline düşmesinden endişe ettiği” bilgisi yer almıştı. **
17 Ağustos depreminin üzerinden neredeyse 24 yıl geçti ve Türkiye on ili kapsayan iki şiddetli depremi arka arkaya yaşadı. Felaketin beşinci gününde görünen o ki, bu depremler, ’99 depreminin belki de üç katı büyüklüğünde can kaybına sebep olacak.
Basından izlediğimiz kadarıyla ailesini ve yakınlarını kaybeden çocuklar enkazdan çıkartılınca tedavi edilmek üzere doğruca ambulanslara götürülüyor. Bazı çocukların aileleri yanlarında olmadan hastanelerde yakınlarının gelmesini beklediği ve yakınlarının arandığı görülüyor. Sosyal medyada çok sayıda çocuk fotoğrafı paylaşılarak çocukların, hayatta olup olmadığı bilinmeyen aileleri aranıyor.
Çocukların kaybolması ya da kötü niyetlilerin eline düşmesine karşın Sağlık Bakanlığı yetkilileri İl Sağlık Müdürlükleri’nin uyarılacağı bilgisini vermiş.
Sahipsiz çocukların dramına bu depremde de şahit olabileceğimiz endişesini yaşıyoruz. Bir örnek vermek gerekirse Hatay’da yaşanan depremde Antakya Rönesans Sitesi’nden sağ çıkarılan 12 yaşındaki Mira Yıldırım’dan dört gündür haber alınamıyor. (Basın)
Yakınları enkazın başında bekleyen büyük çocuklar için sıkıntı yok, onlar ebeveynlerini tanıyor ancak ya küçücük bebekler… Enkazlardan küçücük bebekler çıkartılıyor; son olarak 20 günlük bir bebek çıkartıldı. Onlar, kimlerin eline verildiklerini bilemezler ki… Deprem bölgesinde herkesin büyük bir telaşı var ve sadece can kurtarma derdindeler. Her ayrıntıya dikkat edemezler… Bu durumda insanın aklına çeşit çeşit komplo teorileri gelebiliyor; örnek olarak enkaz başında bekleyen kadın ya da erkeklerin o bebeklerin anne ya da babası veya yakın akrabası olduğu DNA testi ile teyit edilebiliyor mu? Resmi kurum süsü verilmiş sahte plakalı ambulanslar ortalıkta geziniyor olabilir mi?
Bakan Derya Yanık’ın: “Enkaz altından çıkarılan çocukların Bakanlığımız personelinin dışında herhangi birine teslimi söz konusu değil” açıklaması yüreklerimize biraz su serpse de insan ’99 depreminde yaşananları unutamıyor. Ayrıca ailelerine ulaşılamayan ve refakatçisi olmayan 16 bebeğin devlet koruması altına alınıp Cumhurbaşkanlığına ait uçak ile Ankara’ya getirilmesi de sevindirici bir haber. Umarız bir tek çocuğumuz bile şeytanî ruhluların eline geçmez ve koruyucu ailelere verilerek sıcak bir yuvada büyüme imkânı bulabilirler.
Yetimler bir milletin ortak evladıdır. Onlara sahip çıkmak hepimizin görevidir.
Umarız alınabilecek akılcı ve bilimsel önlemlerle bir daha böyle felaketler yaşamayız.
Başımız sağolsun. Bir kez daha ölen yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, kalanlara sağlık ve esenlik diliyoruz.