Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Şiddetli yağmur
4°
Ara

İnsülin direncinde beslenme

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
İnsülin direncinde beslenme

İnsülin, en basit tanımı ile şekeri hücre içine alan hormondur.
Yüksek karbonhidratlı kötü beslenme kişinin kandaki şeker miktarını arttırır ve yüksek şeker nedeniyle pankreastan her defasında daha fazla insülin salgılanır fakat artık vücut buna yetememeye başlar ve hücreler insüline karşı duyarsızlaşır. Uyuşukluk hali olur ve bir direnç oluşur. Buna insülin direnci denir.
Pankreas hücreye şekeri alamadığı için hücreye giremeyen şeker kanda birikir ve kişi doyduğunu anlayamaz. Biriken şeker de yağ olarak depo edilir. Kilo alımı kaçınılmaz olur. Kişi aynı zamanda kilo vermekte zorlanır. Böyle bir kısır döngüye girilir.

Belirtileri nelerdir?
Belirtiler her kişide farklı olabiliyor. Aşağıda göreceğiniz belirtilerin bazen hepsi bir kişide olabiliyor bazen de sadece birkaç tanesi eşlik edebiliyor. Hatta çok nadir görülmekle birlikte bazen hastalarımız başlarda hiç belirti vermeyebiliyor.

Genel belirtiler nelerdir?
*Hızlı kilo alımı
*Zor kilo kaybı
*Özellikle karın bölgesinde yağlanma
*Sürekli aç hissetme hali
*Yediğimiz halde bir doyamama hali
*Her yemek sonrası uyku hali
*Yemek sonrası vücuda ağırlık çökmesi

*Her yemek sonrası vücudun tatlı istemesi
*Kadınlarda tüylenme, regl düzensizliği (polikistik over sendromu da eşlik edebiliyor.)
*Boyun bölgesinde koyulaşmalar

10 kişiden 7'sinde var
Polikliniğe kilo vermek için gelen danışanlarımın çoğunda insülin direnci görüyorum. Ya önceden bunun tanısı konuluyor ya ada istediğimiz kan tahlilleri sonucunda görüyoruz. Mutlaka bir dahiliye hekimine yönlendirme yapıyorum. Çoğu zaman hekim tarafından ilaç tedavisi başlanıyor. Ben de yaşamına uygun bir beslenme programı oluşturuyorum. Düzenli seanslar ile durum değerlendirmesi ve analizi yapıyoruz. Bu kişilerde mutlaka tedaviye başladıktan 3 ay sonra dahiliye doktoruna kontrol için gitmesi gerektiğini söylüyoruz. Böylece sorunu tespit edip, çözümü üretip, hedefe daha kolay ilerliyoruz.

Beslenme önerileri
Lifli gıda tüketimi çok önemlidir çünkü lif şekeri dengeler, örneğin her yemekte bir kase mevsim söğüşleri ve yeşillikleri olması lif alınması için yeterli bir tercih olacaktır.
İşlenmiş besinlerden paketli gıdalardan mümkün olduğu kadar uzak durmak gerekir. Gerek içindeki çok fazla katkı maddelerinden gerekse rafine şekerden dolayı paketli gıda tüketimini minimuma indirmek gerekir.
Renkli sebze ve meyve tüketimini de mevsimine göre sofralarımızda bulundurmalıyız. Kişiye göre değişmekle birlikte günde 2 porsiyon meyve tüketimini aşmamak gerekir. Her gün 2 porsiyon sebze tüketimi de olması gerekmektedir.
Tam 3 tane makro besin öğesi vardır. Karbonhidratlar, proteinler ve yağlar. Karbonhidratı bu durumda sınırlandırmak ve doğru karbonhidrat kaynağını seçmemiz gerekir. Beyaz ekmek, beyaz unlu yiyecekler, pirinç ve bundan yapılan tüm besinler, nişasta içeriği yüksek besinlerin kan şekerini yükseltme hızı fazladır.
Glisemik indeksi düşük ( kan şekerini yavaş yükselten ) besinleri tercih etmek gerekir. Yukarıda yazılan besinlerin glisemik indeksi yüksektir ve şekeri hızlıca yükseltir. Tarçın, zerdeçal, zeytin yaprağı ve probiyotik kullanımının da yapılan çalışmalarla olumlu etki sağlayacağı kanıtlanmıştır.
Trans yağlardan uzak durmak gerekir. Vücutta zaten var olan inflamasyonu trans yağlar ve kızartmalar daha da yükseltir. Sabah kahvaltılarında çörekotu veya yağı kullanımı da olumlu etki yapacaktır.

Öğünlerin arası kısa tutulmalı
Eğer kandaki açlık kan şekeri çok yüksek değilse kısa aralıklarla sık sık öğün tüketimi doğru olmayacaktır. Zaten var olan bir insülin direnmesi sonucunda hücreye şeker giremeyeceği için kandaki şeker çok fazla çıkacaktır. Bu durumlarda sık sık yemeyi tavsiye etmiyorum. En doğru kararı beslenme ve diyet uzmanınız verecektir.

Stres en büyük nedenlerden
Stresi azaltmak her hastalıkta olduğu gibi vazgeçilmez çözümlerimizden biridir. Stres vücutta kortizol dediğimiz hormonun yükselmesine neden olur. Bu yükseliş vücutta daha fazla yağ depolanmasını uyarır. Böylece kilo alımı kaçınılmaz olur. Kilo alımı arttıkça insüline karşı direnç oluşacaktır. Bu kısır döngüden kurutulabilmek için ruhumuza iyi gelen aktiviteleri hayatımıza katmak gerekir.

Düzenli uyumak şart
Günde 7-8 saatlik uyku sağlanması gerekir. Düzenli uyuyan kişilerin metabolizması da düzenli çalışacaktır. Yetersiz uyku kişinin açlık mekanizmasını yönetememesine ve sürekli açlık hali gibi bir kısır döngüye girmesine neden olur. Fazla uyumak da gerek psikolojik gerek fiziksel açıdan olumsuzlukla sonuçlanacaktır. Fazla uyuyan kişi çoğu zaman öğün atlayıp yetersiz kalori alacağı için vücutta yağ depolanmasını arttıracaktır.
 

Egzersiz yapmak şart
Daha fazla egzersiz yapmak(günde 30-60 dakika tempolu yürüyüş) şekerin hücreye girişini kolaylaştıracağı için egzersiz de tedavimizin vazgeçilmez bir parçasıdır. Çoğu hekim öncelikle yaşam tarzı değişikliği yapılmasını savunur. Egzersiz de bunlardan biridir. Egzersiz yapan kişi kendini daha mutlu hisseder, mutlu hissettikçe gün içinde yaşadığı stresi daha kolay yönetir, stresi minimuma indiren kişinin yağ yakması daha kolay gerçekleşir. Aslında günde sadece 30 dakika yapılan bir yürüyüşün bile nasıl güzelliklerle sonuçlanacağına kolaylıkla şahit olursunuz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *