Siyasi önderlerin kaderi
Siyasi tarih; önderler, liderler ve onların yönlendirdiği kitleler sayesinde gerçekleşen toplumsal değişimler tarihidir. Bu önderlerin ortak özellikleri, öldükten sonra değerlerinin anlaşılmasıdır. Neden bedenen ölmeden ölümsüzleşemiyorlar anlamak zor.
Ama anladığımız kadarıyla ölümsüz olmaları için bedenen ölmeleri şartmış gibi gözüküyor. Sanıyorum ki işte tam da bu nedenle, ölümsüzleşmesi için, tarihteki çoğu önder, inandığı ve uğruna savaştığı dava yolunda en yakını tarafından ölüme gönderilmiştir. Örneğin Ernesto Che Guavara, eminim ki unutulmasın ve ölümsüz olsun diye dava arkadaşı Fidel Castro tarafından ölüme gönderilmiştir.
Ölüme göndermeyi kişi bazen bizzat kendi fiiliyle gerçekleştirir, bazen de başka tetikçiler kullanılarak. Kimi zaman da kazalar(!) yaşanır veya oluşan kazaya müdahale edilmesi önlenir. Yani nasıl öldürüldüklerine dair bir kısıtlama yok.
Bu “ölümsüzleştirme” eylemine örnek aramak için fazla uzağa gitmeye gerek yok, bizim yakın tarihimizde de hepimizin dün gibi hatırladığı bir kaza mevcut. Muhsin Yazıcıoğlu kazası(!)
AKP iktidarı döneminde, o zamanlar muhalif olan ve halk tarafından çokça sevilip sayılan Büyük Birlik Partisi kurucu lideri Muhsin Yazıcıoğlu, bir siyasi gezi için gittiği Kahramanmaraş’tan dönerken, içinde bulunduğu helikopterin sözde hava koşulları nedeniyle dağa çarpması sonucu bir kaza yaşanıyor. Kaza anında helikopterde bir gazeteci de var. Gazeteci, kazadan sağ kurtuluyor ve telefonla çeşitli devlet kurumlarına ve basına, kazaya dair bilgi veriyor. Muhsin Yazıcıoğlu da söyleme göre yaralı helikopterin düştüğü yer Kahramanmaraş’a 51 km mesafede bulunan ve cep telefonlarının çektiği Keş Dağı, kutuplar falan değil yani. Telefon sinyallerinden yer tespiti de mümkünken gerek jandarmada gerek poliste bu teknolojik imkân varken, her nedense günlerce yaralılar bulunamıyor ve neticede donarak ölüyorlar.
Bahsettiğim gibi, Muhsin Yazıcıoğlu sıradan bir lider değil, özellikle ülkücü camianın önemli isimlerinden biri olmakla beraber, bir dönemin de canlı tanığı. Yani bu işin sadece kaza olduğuna inanmamız için, ağır derecede salak olmamız gerekiyor.
Sonuçta, Muhsin Yazıcıoğlu da ölümsüz olsun demiştir birileri elbette. Ancak o birilerinin kim olduğu, henüz bilinmiyor.
Kazanın AKP iktidarı döneminde yaşandığını, Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta kademesinin de Ergenekon davaları gerekçe gösterilerek tutuklandığını ve Muhsin Yazıcıoğlu yönetiminde iktidara şiddetle muhalefet eden Büyük Birlik Partisi’nin, Yazıcıoğlu’nun “ölümsüzlüğünden” sonra iktidar destekçisi ve iktidarın fasulyeden ortağı haline geldiğini de unutmadan şu soruyu sormak gerekli, kim Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümsüz olmasını istemiştir?