Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı az bulutlu
15°
Ara

Günce (6) “Yemekten sonra yalnızım”

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Günce (6) “Yemekten sonra yalnızım”

“Atatürk’ün Hatıra Defteri” adlı eserin sunuş kısmını yazan Prof. Dr. Afet İnan, kitabın kendilerine nasıl ulaştığını şöyle anlatır: “Rahmetli şair Mehmet Emin Yurdakul’un büyük oğlu Halim Yurdakul, İstanbul Tekel Genel Müdürlüğünde Ulaştırma Müdürü iken bir iş için Diyarbakır’a gitmiş, rahmetli Şükrü Tezer de Diyarbakır Tekel Müdürü olarak orada bulunuyormuş. Halim Yurdakul Şükrü Tezer’in evinde misafir iken bir gün Şükrü Tezer: ‘Benim elimde Atatürk’ün bir hatıra defteri var, orada babanızı ilgilendiren notlar bulunuyor’ diyerek defteri Halim Yurdakul’a göstermiş.” Yurdakul, babasını ilgilendiren notların kopyalarını alır ve bunları Türk Tarih Kurumu Müdürü Uluğ İğdemir’e teslim eder. İğdemir de bu notları 1965’te Sümerbank dergisinde yayınlanan “Atatürk’ün Günceleri” adlı yazısında yayınlar. 1971’de ise, Şükrü Tezer’in oğlu Cahit Tezer, babasının yazılarıyla beraber hatıra defterini, Türk Tarih Kurumu’nda yayınlanmak üzere Afet İnan’a teslim edecektir.

Günce’nin son notlarını özetle aktarmaya çalışalım…

16 Aralık notları, “Saat 5,0 evvelde Ergani Madeni’nden hareket.” cümlesiyle başlar. İkinci Ordu Karargâhı’nın bulunduğu Sekerat’ın (Palu’nun bir bölgesi) batısına doğru yürünür ve orada İstanbul’a dönmek üzere Karargâh’tan ayrılmış olan İzzet Paşa ile ayak üstü bir görüşme yapılır. İzzet Paşa yoluna devam eder. “Biz, İsmet Bey ve saire Sekerat’a geldik.” diye yazar Mustafa Kemal Paşa. İsmet Bey (İnönü) o günlerde İkinci Ordu Kurmay Başkanı’dır. Karargâh’ta, Avrupa’ya gitmek için hazırlık yapan 4. Kolordu Kumandanı Pertev Paşa’nın yanı sıra Prens Mehmet Ali Paşa Celal de bulunmaktadır. Yemekten sonra İzzet Paşa’nın bıraktığı notları okuyan ve İsmet Bey’le vaziyetin değişmesi hakkında görüşen Mustafa Kemal Paşa; “Gece pek fena uyudum.” diye sonlandırır günün notunu.

17 Aralık…

Gün, sabah gelen telgrafların okunmasıyla başlar. Mustafa Kemal Paşa’nın ziyaretçileri vardır: 4. Kolordu Erkânıharbiye Reisi Kemal Bey, Palu Kaymakamı, eşraftan İbrahim Bey. Ordunun; Genç-Darahini-Hun-Gökdere dağları-Çille dağı hattına çekilmesi için emir veren Mustafa Kemal Paşa şunları yazar: “Bitlis, Diyarbakır valilerini davet ettim. Elâziz’in davet edeceğim. Maksadım iaşe hususunu şifahen (sözlü) halletmektir. Levazım riyasetini (başkanlık) karargâha celbediyorum. Fırka 5 Kumandanı Fuat Bey’e (Cebesoy) Menzil Müfettişliğini teklif ettim.”

18 Aralık…

Mustafa Kemal Paşa, Kemal Bey’le görüşür. Savaşişleri Bakanı Enver Paşa’dan, Bağdat cephesinde bulunan Altıncı Ordu’ya bir fırka sevk edilmesi emri gelmiştir. Fırka 14’ün bir alayı ile Fırka 47’nin bir alayı değiştirilerek gönderme kararı alınır. Enver Paşa’dan gelen bir emre göre de İzzet Paşa’nın yokluğunda, Erzurum cephesinde bulunan Üçüncü Ordu Kumandanı Vehip Paşa’dan talimat alınacaktır. Başkumandan Vekili Enver Paşa, aynı yetkiye sahip olan Mustafa Kemal Paşa’yı “yapacağı işlerde diğer bir ordu kumandanından emir almak mevki ve mecburiyetinde” bırakmıştır.

Genç kuşaklarımıza bir hatırlatma olarak buraya biz de bir not düşelim: Enver Paşa benzer bir tavrı, Mustafa Kemal, Anafartalar zaferinden sonra 16. Kolordu Kumandanı olarak Edirne’den Şark Cephesi’ne gönderilirken de sergileyecektir. Mustafa Kemal Edirne’den hareket etmeden önce Başkumandanlık Vekâleti’nce acilen İstanbul’a çağrılır. İleride Şark Cephesi’nde oluşturulacak olan ordu kumandanlığının kendisine verileceği vaadiyle şimdilik kolordu kumandanı olarak Diyarbakır’a gitmesi istenir. Ancak Enver Paşa sözünde durmayacak Keşan’da bulunan İkinci Ordu Kumandanı Ahmet İzzet Paşa’yı, karargâhı ile birlikte Diyarbakır’a gönderecektir. Mustafa Kemal ile rekabet, Enver’in ruh dünyasının bir parçasıdır. 1938’den sonra ise bu rekabetin şekli değişecek, Atatürk’e erişememenin acısını ilke ve devrimlerini zedeleyerek çıkarmakta arayan siyasiler iş başına gelecektir.

19 Aralık notları;

“Telgrafları gördüm. Fırka 8 kardan muzdarip.” diye başlar. İsmet Bey’le görüşen Mustafa Kemal Paşa, yeni düzenlemeler hakkında Başkumandanlığı, Vehip ve İzzet Paşaları bilgilendirir. Yemekten sonra Palu’ya giden Mustafa Kemal Paşa, Kaymakam’la görüşür ve köprünün çabuk yapılması tavsiyesinde bulunur. Gece geç saatlere kadar İsmet Paşa ile görüştüğünü yazan Mustafa Kemal Paşa, şu notu da ekler: “Menzil Müfettişliği’nden başlayarak İzzet Paşa İsmet Bey’i tercih ediyordu. Ben Fuat Bey’i.”

20 Aralık…

Öğleden sonra saat “3’e kadar” ordu işleriyle meşgul olan Mustafa Kemal Paşa, bir saat uzaklıktaki Süvari Bölüğü’nü ziyarete gider. Bölük Kumandanı Yüzbaşı Fevzi Efendi’dir. Sonra da yemeğe kadarki vakitte Prens Mehmet Ali Paşa Celal ile görüşür. Mühim bazı evrakı tamamlamak için uğraşan Mustafa Kemal Paşa; “Yemekten sonra yalnızım… Dün geceki uykusuzluktan dolayı hemen şimdi uykum var.” notunu düşecektir.

21 Aralık…

Sabah erkenden raporlar gelir. Bağdat cephesindeki Altıncı Ordu Kumandanı Halil Paşa, Fırka 14’ün hızlıca yola çıkartılmasını yazmaktadır. “Akşamüzeri biraz yaya dolaştım. Kolorduları tesir-i nakil için biraz sıkıştırdım.” diye not eden Mustafa Kemal Paşa’nın bu sözleri, 17 Aralık’ta ordunun geri hatta çekilmesini emretmesi ile ilgilidir. Şükrü Tezer bu duruma açıklık getirir ve şöyle der: “… bu hareket tarzının başlıca sebep ve saiki de çok şiddetli geçen kış mevsimi dolayısıyla ordunun iaşe bakımından güçlük ve sıkıntıya uğramamasını temin gayesiyle alınan tedbirden ileri gelmiş bulunuyordu.”

22 Aralık notuna göre kayda değer bir şey yoktur.

23 Aralık…

 Mustafa Kemal Paşa, Gökdere dağı-Çille hattının savunmasını incelemek üzere Sekerat’tan hareket eder. Yanında “Erkânıharbiye ve Topçu Müfettişi İstihkâm Kumandanı (Prens Mehmet Ali Paşa Celal)” vardır. Bahçeköy civarında otomobil çamura saplanır. Hayvanlarla İsa Ağa mezrasına kadar hattı inceleyerek giderler. Geceyi orada geçirirler. Notlar şu cümlelerle sonlanır: “İsa Ağa mezreası küçük fakat güzel bir köy. Evleri temiz. Çok rahat ettik.”

24 Aralık notlarını birebir verelim:

“Gökdere dağının tepesine çıktık. Tekrar İsa Ağa mezreasına indik. Bu mıntıkaya tekarrüp eden Alay 33’e ikamet köylerini doğrudan doğruya emrettim. Badehu (sonra) Okuçuyan üzerinden mevzi-i müdafaanın dahilinden Bahçeköy’e geldik. Orada yemek yedik. Badehu otomobil ile Tepeköyü’ne geldik. Harap, yalnız bir ev var.”

Mustafa Kemal Paşa’nın, 7 Kasım-24 Aralık 1916 günlerin kapsayan, gelecek kuşaklar için tarihsel önem ve değer taşıyan notları 25 Aralık’ta; “Bugün mevziin sol cenahını” kelimeleri ile sonlanır; cümle tamamlanmamıştır. 1917 yılının 17 Şubat’ında Mustafa Kemal Paşa, Başkomutanlık Vekâleti’nce Hicaz Kuvve-i Seferiye Komutanlığı’na atanacak ve hemen hareket etmesi istenecektir…

Atatürk’ün hayatı boyunca yakınında olan, “çalışma ve silah arkadaşları” nın kaleme aldığı anıları okuyunca, Türk milletinin vatan savunması için kahredici şartlar altında verdiği mücadeleyi öğrendikçe, Çanakkale ve İstiklâl Harbi şehitlerini andıkça ister istemez şunları düşünüyorsunuz: Bu insanlara olan hak borcumuzu ödemeden düze çıkabilir miyiz ve bu hak borcumuzu nasıl ödeyeceğiz?

Hak borcumuzu ödemenin yolu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü yeniden keşfetmekle olacaktır. O’nu; yüz yıl önce milletine sunduğu değerlere sahip çıkarak yeniden anlatacağız. “Sarı saçlım-mavi gözlüm” ve benzer ezberleri bir kenara bırakıp genç kuşakları 1900-1938 arası tüm ayrıntılardan haberdar edeceğiz. Elimizde, bu tarih aralığına ait ciddi bir belgeselin bile olmaması düşündürücü değil midir? Üstelik de her türlü ayrıntıya sahipken…

Tarih yapan ve yazan çağlar üstü liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onunla yürüyenlerin anısına binlerce kez saygıyla…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *