10 Kasım
Bu yılki 10 kasım bana ATA’mız ile ilgili çok şey hatırlattı. Bunları sizlerle paylaşmak istedim. Fark ettim ki onu simgelerle yaşatmaya başlamışık. Oysa o bir gerçek. Hem de TÜRK Ulusunun değil tüm dünyanın bir gerçeği. O; tarihe, bağımsızlığa, demokrasiye, barışa, ve nice felsefi ve bilimsel konuları açmak isteyenlere referans olmuştur. Bunun için kendisine tüm dünya sahip çıkmıştır. Biz simgeleştirme, ticarileştirme peşindeyken dincilerimizin adet haline getirdiği bu kavramları onun üzerine yıkmaya çalışmaları beni çok üzüyor.
Oysa onu tanıdıkça ne kadar çok konuyu birleştirdiğini, bunları çok okuyarak, bilgi dağarcığını geliştirerek, bunları önce teorik olarak okuyarak, sonradan pratiğe uygulayarak, yaşayarak hayata geçirmiş bir dehadır. Savaş yerine barışı öne çıkarması, barış için savaşmayı, yurtta ve dünyada barış diyerek hayati ve insani felsefeyi hayata geçirmiş birisidir. Bu kadar doğru bir öneri henüz daha iyisi ile yer değiştirecek düzeyde değildir. Hatta daha da kötüye gidilmektedir. İyisi kutsal kitaplarda bile yoktur. Tersine onlarda sürekli bir cezadan bahsedilmektedir. Oysa onun iki cümlesi insanlığa bedeldir. ”Yurtta Sulh! Cihanda Sulh!” Sevmek, dost kalmak demektir ve bedavadır. Tüm bunlarla ilgili cümleleri söyleyip te uygulayan da kendisi olduğundan bizzat savaştığı Yunan Devlet Başkanı Venizelos kendisini o zamanın Oslo Barış Komitesinde kendisine Nobel verilmesi tavsiyesinde bulunmuş ve aday göstermiştir. Çünkü o kendi vatanı ile birlikte, daha önce tüm ulusların barış içinde yaşamaları gerekliliğini bir General olmasına rağmen savunmuştur. Gönüle Bakın. Bir 19.yüzyıl centilmeni. Savaş anında yunan bayrağını çiğnememiş sahibine teslim etmiştir.
Şu anda Osmanlı egemenliğinde yaşamış 36 ülke olduğunu bilmekteyiz. Hiçbirinin halkı Türk halkından kötülük görmemiştir. Onların içinden birkaç tanesi emperyalist devletlerin kışkırtıcı hasmane tutumları ile yanlış bir girişimde bulunmuşlardır. Bu günümüz de çok daha artarak bu eylemlere Devlet düzeyinde devam eden kışkırtılmalar devam etmektedir. Bu haftaki Taksim olayı da bunlardan biridir. O güzel insan bu nu 100 yıl önce görmüş ve demiştir ki Emperyalist ülkelerden korkun onlar çıkarları için her türlü yolu deneyecekler ve savaşları destekleyeceklerdir. Dini bölücülük için kullanacaklar” Efendiler, biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil, bilakis bu tip yapılar, din ve devlet düşmanı olduğu Selçuklu ve Osmanlıyı batırdığı için yasakladık. Çok değil çok geçmeden bu kişiler bir araya gelerek bizlerin din, vatan, millet düşmanı olduğumuzu söyleyerek sizlerin oyunu alarak her türlü bölünmeye çanak tutacaklardır.” Demiştir. Bu tip kışkırtmalar her mecrada karşımıza çıkmaktadır. Her fırsatta denemeden geri kalmayacaklardır. Bugünün dünya lideri ABD bunu açıkça ve nağmertçe yapmaya devam etmektedir. Oysa ki bu mega ülke kendi kuruluş ve kurtuluş tarihine biraz baksa çıkaracağı çok ders ve utanç halinde olduğunu görecektir. Bünyesinde ne kadar çok halk vardır. Avrupalılar, Kuzey ve Güney Amerikalılar, yerliler, Orta Amerikalılar, Uzak doğulular vd. Amerikan halkı olarak toplanmışlar ve bir devlet kurmuşlardır.
Atamız ne yapmıştır. Bizi dil ile bağlayan TÜRK’çemizdir. Biz bir araya gelerek TÜRK halkını oluşturduk. Millet olduk, Devlet olduk=İnsan olduk. Daha yüce bir yol gösterici nasıl olur. Başka birleştirici öneri nasıl olur. En az yukarıda ki adet (36) kadar milletten eser var bizde çok daha başarılı, mutlu, müreffeh olabiliriz.. Cehaletimizi yendiğimiz anda bu felsefe ve bilgi etrafında kenetlendiğimiz de yenemeyeceğimiz kötülük yoktur. Ancak hala cahil kalmamızı körükleyen söz de liderlerimiz bulunmaktadır. Bu konuda çok ama çok üzgünüm. Hala diplomalı cahillerimiz var. Mesleğim gereği tanıdığım, birlikte olduğum, bilgisini öğrencisinden saklayan sözde profesörlerimiz var. Bunlarda diplomalı cahillerimiz. Maalesef YÖK bu konuya gereken düzenlemeleri yapmakta çok ilgisiz davranmaktadır. Öğrencilerden geri bildirim aldığımız da bu tip hocalar için hiç anlatmasınlar hatta yok sayılsınlar diyen çok öğrencimiz bulunmaktadır. Bir diğer kanayan yara Rusya-Ukrayna savaşında buralarda okuyan öğrencilerimizin yatay geçiş ile Türkiye geçişlerine baktığımız da içler acısı durumla karşılaştık. Sınavsız gidip denklikle hiç ilgisi olmayan bölümlere girenler, buradan yatay geçiş ile Ülkemizde ki en iyi fakültelere geçmek isteyenler, gitmeden sınava giren sınıf geçenler, akla gelmeyecek yolları deneyenler bulunmakta ve en acıklısı da bunlar okul bitirince denklik alarak ülke de çalışabildiklerini de öğreniyoruz.
Diplomayı aldım cahilliğim bitti diyenler. Diplomayı aldım her türlü hakka sahip oldum diyenler. Bu bilgi ile kendisine benzemeyenleri yok sayanlar. Yavuz hırsızlık yapanlar. Bunlar emperyalizmin, paranın marifetleri. İnsanı insan olmaktan çıkaran araçlar.
Değerli okuyucular pek çok sıkıntılı pozisyonlarımız var ve hızla artmakta. Bunları bir an evvel kurala bağlamamız ülkemiz için atamıza yapılacak en güzel saygıdır. Onun istediğini yapmak demektir. Ona ancak bu şekilde layık oluruz.