Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı az bulutlu
8°
Ara

Günü kurtarmak

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Günü kurtarmak

İçinde bulunulan zor koşulları atlatmak için kullanılan “günü kurtarmak” diye bir deyim var dilimizde. Ülkedeki yüksek enflasyona karşı cumhurbaşkanının talimatıyla Tarım Kredi Marketlerinde yapılacak indirimler, tam da bu deyime karşılık geliyor. Biz bunun bir örneğini, 2019 yılı şubat ayının son günlerinde, o günlerde yükselen sebze fiyatlarını aşağı çekebilmek için belediyelerin imkanları kullanılarak şehrin uygun meydanlarına kurulan çadırlarda veya kamyonlarda yapılan sebze satışlarında gördük. Sürdürülebilirliği olmadığı için de kısa süre sonra bu uygulamadan sessiz sedasız vazgeçildi. Yani bir anda sebzedeki pahalılığın kontrol altına alınacağını, bundan sonra fiyatların ineceğini topluma bir umut olarak sunanlar, sessiz sedasız ortadan kayboldular.

Her şeyin çözümünü, gelinen sonuç üzerinden çözmeye çalışmanın bir neticesidir bu yaklaşım modeli. Ülkeyi yönetenler, toplumdaki enflasyonun asıl nedenlerinin üzerine gidip kalıcı çözümler üretmek yerine günü kurtarma yollarına bağlamışlar umutlarını. Bataklığı kurutmak yerine sivrisinekle uğraşıyorlar.

Cumhurbaşkanı, Tarım Kredi Kooperatifleri başkanına, başta et olmak üzere hemen hemen bütün ürünlerinde indirim yapmaları talimatını verdiğini söyledi. Hemen şu soru geldi akıllara: Bugüne kadar fahiş kâr mı ediyordu bu marketler? Şayet böyleyse kuruluş amaçlarına aykırı hareket etmişler demektir ki bu da yasalarımıza göre suç olmalı. Şunu da merak ediyorum, ne zamandır ekonomik sorunlar bir talimatla çözülür hale geldi? Madem ki her şey bu kadar kolaydı da neden bu zamana kadar beklediniz? Millet, manav önleriden “çıkma sebze ve meyve” almaya mecbur kalırken tüm manavlara bir talimat verilseydi, biz de rahat rahat sebze ve meyvemizi alıp yeseydik.

Türkiye Tarım Kredi Kooperatiflerinin resmi internet sitesinde yer alan Temel İlkeler, başlığının altındaki Hedef ve İlkelerimiz bölümünde aynen şöyle yazıyor: Tarım Kredi Kooperatifleri, çalışanlarıyla birlikte, bir milyonun üzerindeki çiftçi ortaklarımızın tarımsal faaliyetlerinde kullanmak üzere her türlü ihtiyaçlarını sağlayarak üretimlerine katkıda bulunmayı, kooperatifçilik ilkeleri çerçevesinde dayanışmayı ve Türk tarımı ile ekonomisine hizmet etmeyi amaçlar, diyor. Yani birinci önceliği çiftçinin ve Türk tarımının kalkınması. Onların ihtiyacı olan temel girdilerini temin etmelerini sağlamak. Tarım Kredi Kooperatifleri market açmak yerine üreticinin en temel girdisi olan gübre ve yem için fabrika kursa topluma daha yararlı olur kanısındayım.

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati'nin televizyon ekranlarında anlattıkları çok ilginç değil mi? Aynen şöyle diyor sayın Nebati: "Yabancı ülkenin bakanıyla sohbet ediyoruz. ‘Sizin enflasyon çok yüksek’ dedi. 'Doğru, ben bu enflasyonla sokağa çıkabiliyorum. Siz yüzde 10’luk enflasyonla sokağa çıkamıyorsunuz' dedim."  Bu söze ne denir bilemiyorum. Bize, yani tüm topluma: “Biz size ne yapsak sesinizi çıkarmıyorsunuz. Siz bunları hak ediyorsunuz” mu demek istiyor? Yoksa, sizin ne dediğiniz benim için çok da önemli değil, mi demek istiyor? İkisi de birbirinden çirkin bir yaklaşım.

Toplumda bir suskunluk hali varsa bunun nedeni, insanlarımızın, sayın Nebati’nin ne demek istediğini anlamadıklarından değil, üzerlerinde hissettikleri korku ve endişelerden kaynaklandığını hepimiz biliyoruz. Onlar, hayat pahalılığına karşı vatandaşa sabır telkin etseler de vatandaş niçin biraz daha sabır etmesi gerektiğini biliyor. Nebati’nin gözlerindeki ışıltıyı göremeseler de gelecek iyi günleri görüyor vatandaş. Bunun için uyuyup uyanmamıza da gerek yok, diyor.

Başta Hazine ve Maliye Bakanı sayın Nebati olmak üzere tüm yetkililer, aklımızla dalga geçer gibi ekonomideki geldiğimiz hayat pahalılığın tüm sorumluluğunu dış güçlere ve muhalefete yüklemeye çalışıyorlar. Dönüp kendilerine bakıp, biz nerede yanlış yaptık veya yapıyoruz deseler, uyguladıkları ekonomik politikaları konusunda kendilerine yapılan eleştirilere kulak verseler belki de işler bu noktaya gelmezdi. Ekonomide “Her şeyi ben bilirim” in bizi getirdiği nokta işte bu, hayat pahalılığı.

Elbette Tarım Kredi Marketlerinin yapacakları indirimler vatandaş açısından önemli ama bunun sürdürülebilir olması çok daha da önemli. Yoksa bu iş de domates, biber, patlıcan işine dönmesin…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *