Dünyanın geleceği üretime bağlı...
Koronavürüs salgını ve Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği tedarik sorunu üretimin önemini bir kez daha ortaya çıkardı. Bacasız sanayi olarak bilinen tarım sektörünün ne kadar önemli olduğu da gözler önüne serildi. Pandemi ve savaş nedeniyle artan girdi fiyatları da çiftçilerimizi olumsuz yönde etkiledi.
Türkiye çok farklı coğrafi bölgelere ve farklı iklim yapılarına sahip. Çiftçimiz avokadodan, egzotik bitkilere, tarla ziraatından, bahçe ziraatına, çiçekçiliğe kadar yaşlı dünyamızda yetişebilecek ürünlerin çok büyük bir bölümünü yetiştirecek iklim ve toprak yapısına sahip. Ülkenin her yanında çok zengin gen kaynakları bulunmakta. Bu nedenle, bu zenginlikten insanlık mahrum edilmemelidir. Nitekim çiftçimizde insanlığın kendisine yüklediği görevin bilinci ile üretim faaliyetini aksatmadan yerine getirmektedir.
En önemlisi ise tarımsal üretim yapan çiftçilerin toprağa tutunma, bulundukları yöreye bağlı kalma istekleri çok yoğun. İnanılmaz bir üretim arzuları var. Arkalarından hiçbir itilme/desteklenme beklentisi olmadan dört mevsim, yedi iklim, büyük bir fedakarlıkla üretiyorlar. Dünya tarımının ve tüketicisinin böylesine enerjik bir üretim grubuna ihtiyacı vardır. Çiftçinin müzmin sorunlarından en önemlisi maliyetlerdir. Maalesef kullandığı tohumdan, ilaç ve gübreye, mazota kadar üretim aşamasındaki her girdisi, uluslar arası rakiplerinin kullandığı ürün girdilerinin üstündedir. Çiftçimiz uluslar arası rakipleri ile haksız bir rekabete zorlanmaktadır. Bu nedenle, girdi maliyetlerinin düşürülmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır. Ülkemizde tarımı revize edecek, üretim ve satış motellerini belirleyecek yasal mevzuat boşluğu bulunmaktadır. Tarım Yasası ve onları bir araya getirecek kooperatif mevzuatı mutlak surette yenilenmelidir.
Hayalcı ve çiftçiyi meşgul eden tarım modelleri yerine “iyi tarım” modeli uygulanmalı, kapsamı genişletilmeli ve iyi tarım uygulayıcıları çok iyi denetlenmelidir.
Çiftçinin destenlenmesinde doğrudan destekleme gibi haksız modeller yerine, üretimi yapılan ürün bazlı destekleme yapılmalı ve üretim yapana destek verilmelidir. Tarıma alt yapı desteği veren kamu güçlerinin aktif olarak devreye alınması gerekir. Suyun yönetiminin doğru yapılması, çiftçinin sudan en iyi ve en verimli şekilde istifadesi sağlanmalıdır. Toprak ıslahı, erozyon kontrolü ve drenaj yönetimi konusunda yetkililerin aktif desteği ve katkısı sağlanmalıdır. Meteorolojik veriler çiftçiye en hızlı bir şekilde iletilmelidir.
Çiftçinin en önemli sorunlarından birisi bilgi sorunudur. Çiftçi bilgiye ulaşmakta sorunlar yaşamaktadır. Çiftçi hiçbir şekilde Tarım Araştırma Kuruluşları yada üniversiteden bilgi alamamaktadır. Bilgi ya atalardan gelen tecrübe, yada yurt dışına gidip gelen ve bilgiye ulaşmakta sorun yaşamayan büyük çiftçilerden edinilmektedir. Bu nedenle, çiftçinin bilgiye kolayca ulaşabileceği bilgi sistemi kurulmalı ve üniversite bir şekilde sahaya indirilmelidir.
Çiftçi çocuklarını bile tarım sektöründe tutmakta sorunlar yaşamaktadır. Bu nedenle, gençlerin tarımda tutulmasının bir yolu bulunmalı, özendirici teşvik sistemi geliştirilmelidir. Gençler için büyük sermaye gerektirmeyen üretim modelleri geliştirilmelidir.
Çiftçi eğitimli ara eleman bulmakta sorun yaşamaktadır. ülkemizde arazi tesisinden, ağaç bakımına, budamadan, ilaçlamaya, aşılamadan, hasat’a kadar geçen süreçte çalışabilecek kalifiye eğitimli tarım çalışanı yoktur. Hem bu ihtiyacı karşılayacak, hem de tarım tasarımı yapabilecek ve kaliteli etiketler hazırlayabilecek tarım tasarımcı ve grafikerlerin eğitiminin verileceği “Tarım Meslek Liseleri” açılmalı yada sayısı artırılmalıdır.
Türkiye’de bulunan Tarımsal Araştırma Kuruluşları, verimli olmadığı gerekçesi ya kapatıldı, ya da kapatılmak üzeredir. Meksika da sadece Avokado ile ilgili araştırmalar yürüten yüzlerce araştırma enstitüsünün olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, mevcut araştırma kuruluşları mutlak surette ıslah edilmeli, çalışanları çiftçi ile buluşturulmalı ve çiftçi ile işbirliği yapmalarının yolları bulunmalıdır. Bu kuruluşlar tohumculuk ve fidancılık konusunda faaliyet yürütmeye teşvik edilmelidir.
Organize Tarım Alanları mutlak surette hayata geçirilmelidir. Kamu bünyesinde bulunan, tarıma elverişli alanlar, altyapısı hazırlandıktan sonra çiftçiye kiralama yöntemi ile verilmelidir. Özel Ağaçlandırma Mevzuatı yeniden düzenlenmeli ve köy içerisinde, yada üretim alanları içerisinde kalan ve Özel Ağaçlandırma Mevzuatı çerçevesinde kiraya verilen orman alanları için bölgeye uyumlu türlere izin verilmelidir. Çiftçi bahçeden evine/evinden bahçesine giden, sorunlarını dile getiremeyen sessiz bir yığın haline gelmiştir. Çok ciddi sosyal, kültürel ve eğitimle ilgili sorunları vardır. Zaman kentli grupların lehine işlemekte, çiftçi her geçen gün kentli grupların gerisinde kalmaktadır. Bu nedenle, şehir plancıları, mimarlar ve sosyolog’larla işbirliği yaparak, çiftçinin sosyalleşmesini sağlayacak, yaşam şekillerini değiştirecek, kent-köy arasındaki yaşam farkını azaltacak örnek köy modelleri geliştirilmesi gerekmektedir.