Rehber (2)
Geçen haftaki yazımda rehberin yol gösteren yanını öne çıkarmıştım. Bu hafta ise rehberliğin bilge yanını kaleme aldım.
Bazı insanlar vardır; doğrudan bir rehber değildirler fakat bir kılavuzdan çok daha fazla etraflarını aydınlatır, yol gösterirler. Hiçbir zorunluluğu olmadan işlerini öyle doğru yaparlar ki, gelecek nesillere dahi ışık tutarlar. Üstelik onların birçoğu dünyaya bir kılavuz olarak gelmemişler fakat yaşadıkları hikâye, üstlendikleri rolden dolayı bu rolü giyinmiştirler. Bir de bir yol gösterici olarak doğmuş kimseler vardır ki onlar bu özelliklerini bin bir türlü zorluğun içinden sıyrılarak, aşılmaz denilen engelleri bir bir aşarak insanüstü bir mücadeleyle ortaya çıkarmış ve hayata hediye etmiştirler.
Onları bu denli önemli ve değerli kılan özelliklerinden biri, yaptıkları işten ve içinde bulundukları alandan daha büyük olmaları, diğeri ise işlerinin her zaman önünde gitmeleridir. Bu rehberler, kendi alanlarının bilgeleridir.
Bir bilim insanı çıkar, öyle bir şey keşfeder ki milyonlarca insan o yoldan ilerler. Bir devlet adamı çıkar, ülkesi için öyle bir şey yapar ki tüm ülkeler onun yasasını benimser ve yürürlüğe koyar. Bir sanatçı çıkar, binlerce yıldır kimsenin aklına gelmeyen öyle bir eser ortaya koyar ki artık onun açtığı veya görünür kıldığı yoldan gitmemek imkânsızlaşır.
İzlenme, takip edilme; sosyal medyadaki paylaşımlarımızın herkesçe görülmesini, duyulmasını, talep görmesini isteme, bu düşünceler dâhilinde bir beklenti içine girme günümüz yaşam koşullarımızın adeta bir gerekliliği haline dönüşmüştür. Öyle ki birçok kimse takipçi sayısının artması için üzerine para vermektedir. Ben ise konuyu başka bir yerden ele alıyorum ve kendinize şu soruları sormanızı istiyorum:
- Hayat beni izler mi?
- Hayat gittiğim yoldan gider mi?
- Hayat beni takip eder mi?
Evet, sorum tam olarak bu! Hayat bizi takip eder mi? Yani insanlar bizim ortaya koyduğunuz bir eseri insanlık için benimser mi? Bizim ortaya çıkardığımız bir icat, insanlığın yaşamını kolaylaştırır; hastalara şifa, çocuklar için bir öğretiye dönüşebilir mi? Hangi düşüncemiz, tavrımız, tutumuz her geçen gün biraz daha gerileyen ekonomik düzene, suçların arttığı insan ilişkilerine, adaletin yeterince sağlanamadığı sosyal işleyişe bir katkı olur dersiniz?
Bir düşünelim bakalım; bugüne değin kimsenin bilmediği, bir tek bizim yaptığınız ne var? Bu sırrımızı ortaya çıkardığımızda insanlık yavaş yavaş bizim açtığımız yolda yürümeye başlar mı? Nice cevherler var ki kendilerini zamanında gerçekleştirmekten korktuklarından ya da yaşadığı dönemlerde halkın yeniliğe açık olmayışından dolayı düşünceleri, icatları gizli kalmış veya baskılanmış ancak ve ancak yüzyıllar sonra alkışlanmışlardır. Eskiden böyle kimselerin varlıklarından az haberdar olurken, günümüzde yayım ve sinema sektörünün gelişmesinden dolayı daha sık bilgi edinebiliyoruz.
Evet, sevgili okur! Sizin hikâyeniz nedir? Hikâyeniz yazılır mı? Yazılırsa kitaplaşır mı? Kitap olsa okunur mu? Filme uyarlanır mı? Filim olsa izlenir mi? Masala taşınsa çocuklara erişir mi? Efsane olsa ağızdan ağza dolaşır mı?
Özenli, Severek, Dikkatli
Bakmayın siz bu denli yüksek bir giriş yaptığıma. Hayatta böylesine derin izler bırakan bilgelerdeki özellikleri sormamdaki asıl gaye; sizin yükseklere çıkıp çıkmayacağınızı, çıkmaya başladıysanız eğer hangi seviyede olup olmadığınızı ve belki de ilk defa karşılaştığınız bir tepeyi aslında pek âlâ aşıp aşmayacağınızı kendinizde görmenizi sağlamak. Diyebilirsiniz ki, “ben sıradan biriyim, beni neden bir deha ile aynı tartıya koyuyorsunuz?” Buna iki yanıt veririm. İlki, kimse zirveden başlamadı! Dolayısıyla bir deha ile aynı başlangıç noktasındasınız. Diğer yanıtım ise deha ile sıradan insanın eylemde buluştuğu bir yer var. Size orayı işaret ediyor ve oraya ulaşmanın dehalıkla bir ilgilisi bulunmadığını gösteriyorum. Rehberler, dahiler ve bilge kılavuzlar küçük işleri Özenli, Severek Dikkatli yaptıkları için büyümüştürler.
Sıradan da olunsa… Bir öğrenci veya öğretmen, bir ebeveyn veya kalfa… Kim olunursa olunsun… Göreceksiniz ki bu üç eylemi hayatınızın merkezine koyduğunuzda size yükselmenin, güvenilir ve itibarlı biri olmanın garantisini verebilirim. Üstelik bunu uygulamak ne bir özel yetenek gerektiriyor ne de bir masraf…
İşte! Sıradan insanla dehanın buluştuğu yer tam da burası:
bir işteki kararlılık, süreklilik ve ahlaki tutum. Sözünü ettiğim bu dengeyi biraz daha pekiştirmek için 17. yüzyılda yaşamış İrlandalı şair Jonathan Swift’in şu sözünü de satırlarıma dâhil edeyim, der ki Swift; “Bilge insan, tüm koşulları hesaba katarak bağlantılar kurar ve sonuçlar çıkarır, fakat araya giren en küçük bir rastlantı dahi öylesine büyük değişim meydana getirir ki sonunda bilge kimse de, olaylar karşısında cahil ve deneyimsiz kimse kadar donanımsız kalır.”
Gördüğünüz gibi sıradan insanın bilgelerle aynı noktada buluştuğu birçok alan var. Ancak şu bir gerçek ki bilge olunmaya karar verilmez. O, doğru bir karakterin sürekli işlemesiyle meydana gelir. Her ne yaparsak yapalım, süreklilik esastır.
* * *
Bilge kılavuzların iki önemli özelliğinden söz ederken yaptıkları işten ve alandan daha büyük olduklarını ve ayrıca işlerinin her zaman önünde gittiklerini dile getirdim. Size, kendinize sormanızı istediğim iki anahtar soru daha:
- Yaptığım işten ve içinde bulunduğum alandan daha büyük müyüm?
- Yaptığım işin önünde gidiyor muyum?
Bu sorulara dikkatle yanıt vermenizi özellikle rica ediyorum aksi halde birçok cevap var ki kapıları kilitlemekte, yolları tıkamaktadır. Yaptığı işten ve bulundukları alandan büyük olan insanlar dünyaya sığmazlar. Çünkü böyle kimseler insanlığa yenilik katan, çığır açan kimselerdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, teorik fizikçi Albert Einstein, Einstein’a ilham veren Isaac Newton, ‘modern tıbbın babası’ düşünür ve bilim insanı İbni Sina, modern iletişim araçlarının ilk mucidi Alexander Graham Bell söylediklerime birer örnektir.
Hangi işi yaparsan yap sevgiyle yap
Kısa aralıklarla bir kez daha belirtiyorum ki bu denli üst düzey örnek verişim, konunun kolay anlaşılması içindir. Peki, biz ne yapabiliriz, diye sorarsanız eğer hangi alanda olursanız olun ve hangi işi yaparsanız yapın; özenli, severek ve dikkatli bir tutumla hareket edin. Bu tutum, tüm yaşamınıza özel bir enerji katmanızı sağlayacağı gibi hem eserinizin hem de sizin albeninizi yükseltecek, çapınız genişledikçe kapladığınız alanın dışına taşmaya başlayacak ve dünya üzerindeki tüm başarılı insanlarla –bu defa başlangıç değil, bilgelik seviyesinde– aynı noktada buluşacaksınız.
Peki, bu seviyeye erişmek yeterli midir? Hayır! Tırmandığınız yerde kalmayı da sürdürmek gerekecektir. Bu da insan için yaşamanın her daim mücadele gerektiren bir gerçek olduğunu belgelemektedir. Hayatta yerinde kalmak diye bir şey yoktur. Ya akışta oluruz ya da akışın ardında... Bilge rehberlerle sıradan insanların buluştuğu bu nokta aynı zamanda ayrıldığı yerdir. Burası nasıl bir yer midir? Burada nasıl mı kalınır? Bunun yanıtını da bir sonraki yazımda belirteceğim.