Sen misin ekonomist yoksa ben miyim?
Sen geldikten sonra feleğimiz şaştı. Önce işsiz kaldık. Sonra 35 yaşı hayli geçtiğimiz için bir daha iş bulamadık. Emekli maaşına talim edeceğiz çaresiz…Zaten çift maaş bizim neyimize…Onu, ballı siyasilere bırakalım. Adamlar 4-5 maaşla anca geçiniyor zavallılar.
Peki biz ne yapacağız?
Elde avuçta ne varsa bitti. Kredi kartlarına dayandık yetmedi, ihtiyaç kredilerine müracaat ettik.
Almak, harcamak tamam da nasıl ödeyeceğiz?
İlk birkaç ay biraz nefes aldık ama sonra ödeme günleri sıraya girdi; ayın 8’i, 24’ü, 26’sı 29’u, 30’u. Faturalar zaten sırada…Ver, ver bitmiyor, yetmiyor.
Bankalar, sen ne durumdasın anlar mı?
Bir gün geçir de bak neler oluyor…Arka arkaya hatırlatmalar…Gecikmeli ödemeye almalar…Limit kısıtlamasına gitmeler. Yeni kredi kapılarını kapatmalar.
Bankaları küstürmemek için ödeme günlerini atlamayacaksın.
Ali’ninkini Veli’ye, Veli’ninkini Ali’ye…
A bankasından B bankasına, olmadı C bankasına…
Duvara mı tosladın?
Hemen yeni bir çıkış yolu bulacaksın.
Yeni bir kredi kullanıp, eski borçları kapatacaksın. Hepsini en azından iki bankada toplayacaksın ki biraz kafan rahat etsin.
Bu arada vadeyi biraz uzatarak, taksit tutarını düşüreceksin ki bir müddet soluğun düzelsin. Yeni kredi ile borcun artmış, yeni bir sigorta pirimi ve kredi tahsis masrafı ödemişsin ama ne gam! Önemli olan göle biraz su gelsin. Yoksa kurbağanın gözü patlayacak.
Harcamaları biraz daha kıssak mı acaba?
Giyim, kuşamdan, gezip tozmaktan vazgeçeli çok oldu da gıdayı da kısarsak sağlıktan olmaz mıyız?
Ama başka çaremiz yok ki!
Et yemeyi iki ayda bire indirelim. Zaten fazlası gut yapıyor. Böreğe, çöreğe, ekmeğe dayanırız. Doktorlar üç beyazdan uzak durun diyor da hamur işi olmazsa nasıl doyacağız?
Market, market gezersin… İnternetten indirim günlerini takip edersin. Nerede ne ucuz, nerede hangi günler indirim günü, uzmanlaşırsın. Bir o markete, bir bu pazara koşarsın ki değme koşuculara taş çıkartırcasına…
Suyu gıdım gıdım harcarsın. Haftada bir banyo, ayda bir çamaşır neyine yetmez! Ayrı tabak, bardak gerekmez. Tek tabağa kaşık sallayın. Eskiden ayrı tabak, bardak mı vardı? Bir tencere yemek, bir tencere de çorba yaparsın. 4-5 gün yersin. Maksat karın doyurmak değil mi? Böylece bulaşık makinasını da ayda bir çalıştırırsın.
Doğalgazı unut! Ona bulaşırsan maaşın yarısı gider maazallah, aç kalırsın. Sadece yemek pişirmek ve banyo yapmak için kullan. Havalar soğuyunca battaniye, yorgan ne varsa çıkar. Gündüz kat kat giyinirsin, gece de battaniye, yorgan idare edersin.
Evde tek lamba oturursun…Karanlık iyidir. Hem romantik bir ortam oluşur!
Ütüyü bir dolaba kaldır. Zaten kırk yılda bir dışarıya çıkıyorsun…Gömleğin bir önüne, yakasına tamamdır hani şu memur ütüsü gibisinden…
Maksat yaşamak olsun. Böyle de yaşanır vesselam…Emekli maaşıyla…
E şimdi adama sorarlar; sen misin ekonomist yoksa ben mi?