Frenk mukallitliği
Son zamanlarda oldukça sık sık karşılaştığımız tarihi diziler popüler hale geldi. Geçtiğimiz günlerde bir ilim meclisinde Tarihçi Muharrem Morkoç’un ; " Üstadım, bugün tarih, kitaplardan değil, dizilerden, filmlerden öğreniliyor. Dolayısıyla geçmişini dizilerden öğrenen bir neslin inşası hepimizi hüsrana uğratır." sözleri beni bir hayli üzdü. Öğrenmeye, ilme, tekniğe gayreti olmayan toplumlar hiçbir zaman gelişemez. Tamda bu konuya değinmişken asırlardır çaba gösterip fakat bir netice elde edemediğimiz “Batı Taklitçiliği” yani “Frenk Mukallitliği” üzerine durmak istiyorum.
Garplılaşma yani Batılılaşma bizim yaşadığımız coğrafyada hep yanlış anlaşılmış, anlatmışlar. Bizim coğrafya da batılılaşma taklitten öteye geçememiştir. Dün de bügünde hep taklitçilik devam etmiş. Ve bu taklitçiler ise kendilerini modernist olarak tanıtırlar. Halbuki onlar sadece mukallittir bir adım öteye geçemez.
Niçin garplılaşamadık?
Çünkü batı araştırma merkezleri, ilmi enstitüsüleri, kütüphaneler açmayla yarışırken biz, eğlence mekanları açmakla yarıştık..
Çünkü batı okuyana, araştırına her türlü imkan sağlarken biz ise eğitim hayatını her defasında zorlaştırdık, pahalılaştırdık..
Çünkü batı kendi içerisinde aklı ve adaleti prensip edinmişken biz, nepotizmi, liyakatsizliği ve biat kültürünü prensip edindik..
Çünkü batıda üretenler yarışıyor, bizde ise tüketenler yarışıyor..
Çünkü batı ilim ile tekniği buluşturdu, biz ise tüketim ile lüks hayatı buluşturduk..
Çünkü çünkü çünkü...
Akıl ve Adalet
19'uncu yüzyılda yaşayan İbrahim Şinasi ;
" Batı medeniyetinin temelinde akıl ve adalet vardır. Adalet, hak ve hikmet kavramları yeni değerler dünyası olarak ortaya çıkmıştır." Şinasi, ilmin ve medeniyetin kurucuları olan Müslümanların akıl ve adaletten uzaklaştığını, Batının ise tam aksine bu durumu değerlendirdiğini bizlere apaçık anlatıyor.
Halbuki İslam dini ilk emir "oku" ayetiyle bilgisizlik devrini kapattığı gibi yeni medeniyetin zulüm ve bilgisizlik devrini kapatarak, akıl ve adalet devrini açmıştır.
Zulmün ve köleliğin temelinde adaletsizlik ve bilgisizlik vardır. Bilgisizliğin ortadan kaldırılmasını akıl, zulmün ortadan kaldırılmasını adalet temin edecektir. Akıl adaleti insani gayelere yönlendirdiğinden, adalet, aklın emrindedir. Dönem, akıl çağı dönemidir. Dönemin insanı rasyonel insandır. İnsanın nefsini yenmesi, akılla sağlanacaktır. Adaletli davranılarak zulmün önüne geçilebilir ve insanlığa hizmet edilebilir.
Bilgisizlik ve adaletsizlik akıl ve adaletin dışına çıkmaktır ve yanlış yollara sapmaktır.