Korkularınız sizden korksun (3)
Eğer 2. Zaman dilimindeyseniz ve başınıza geleceklerden, engellerden, zorluklardan korkuyorsanız doğru değerlendirme, sizi çözüme kavuşturacaktır. Bir şeyden korkmaya başladığınızı hissettiğinizde, kendi izinizi sürerek neden, ne zaman, hangi koşulda ortaya çıktıklarını; bu hissin daha önce yaşadığınız hangi duygu ya da duygulara yakınlığını, hissettiğiniz şeyin yaşadığınız hangi olayları size çağrıştırdıklarını bir kâğıda yazmanızı, ardından bunlar üzerine geniş zamanlı düşünmenizi öneririm.
Kesin yargılara varmayın. “Demek ki bunu bundan dolayı hissediyormuşum, bunun da nedeni şu olaymış…” ve benzeri net cevaplar vermemeye özen gösterin. Konunun zihninizde açık kalması önemli. Net cevaplar konuları kapatır. Oysa bizim bu alanda cevaplardan çok sorulara ihtiyacımız var. Sorunun alanında oldukça yanıtları da kendimize çekeriz. Yanlış teşhis, yanlış tedaviyi doğurur. Doğru teşhis koyabilmemiz için hemen her alanı gözlemlemeliyiz.
Alman filozof Nietzsche’nin “Beni öldürmeyen şey güçlendirir” sözünü beğenirim. Bu sözden hareketle bilmeliyiz ki bizi zorlamayan şey bizi değiştirmeyecek, güçlendirmeyecektir.
Burada en sık rastlanılan durum, insanların konfor alanlarından çıkmakta zorlanmalarıdır.
“Korku işe yarayabilir ama
korkaklık hiçbir işe yaramaz.”
Mahatma Gandi
Kaizen Yöntemi
Konfor alanınızın dışına kolaylıkla çıkmanız için Kaizen yöntemini kullanmanızı tavsiye ederim. Japoncada “Kai” değişim demektir. “Zen” ise daha iyi anlamına gelmektedir.
Kaizen, “Sürekli iyileştirme” manasındadır.
Japonlara ait bu teknik, bir süreci veya ürünü küçük ve sürekli adımlarla daha iyi hale dönüştürmeyi amaçlamaktadır.
Birçok kimse için büyük bir hedef belirlemek heyecan vericidir fakat aynı zamanda korkutucudur da. Yapmak istediğimiz değişiklik bizim için ne denli önemliyse, heyecanımız da korkumuz da o denli büyük olabilir, çünkü bilinmeyen karşısında duyulan kaygı ve aynı zamanda hedefe ulaşamama olasılığının yarattığı iç huzursuzluk, başarısızlık korkusunu yaratır. Bu üretilmiş bir düşüncedir.
Beynin amigdala adı verilen bölgesi korkuyu algıladığında, vücuttaki savaş ya da kaç modu harekete geçer. Savaş ya da kaç modumuz aktif olduğunda, güven arayışımız da devreye girer. Bu da bizi uzun vadeli hedeflerimize odaklanmamızdan çoğu zaman alıkoyar.
Kaizen tekniğini uygulayarak hedefimize doğru küçük ve sürekli adımlar attığımızda, amigdalanın korku algılama sistemini de sessizce geçer, savaş ya da kaç tepkisini harekete geçirmeyiz. Bu yöntem hem başarısızlık korkusunun hem de dikkat dağınıklığının önüne geçer. Attığımız adımlar ne denli küçük olursa olsun, beyin, hızlı bir şekilde yeni sinir ağları kurar ve olumlu alışkanlıklar geliştirmemizi sağlar.
“Gerçek başarı,
başarısız olma korkusunu yenmektir.”
Paul Sweneey
Büyük ve küçük adım atmanın aşamaları şu şekilde ilerler:
Değişime doğru büyük adımlar atın → Korku hissedin → Savaş ya da kaç tepkisini etkinleştirin → Kısa vadeli rahatlama/rahatlama arayın → Başarısızlık
Çok küçük adımlar atın → Korkuyu atlayın → Hemen rahatlama dürtüsünü azaltın → Harekete geçin ve yapıcı alışkanlıklar oluşturun → Başarı
2. zaman dilimindeki sorunlar için Kaizen'i kullanmak korkularınızla başa çıkabilmek için oldukça etkili ve faydalı olacaktır. Bir amaca ulaşmak; ilerleme kaydetmek için atabileceğiniz en küçük adıma odaklanın. Burada hamlenizin mesafesi ile ilgilenmeyin. Sürekliliğine odaklanın. Adımınız her ne kadar küçük dahi olsa, yaşayacağınız değişim büyümeye hizmet edecektir. Her gün %1 gelişmek, 70 günün sonunda iki kat daha iyi olacağımız anlamına gelir.
“Fırtınalardan korkmuyorum çünkü o
sayede gemimi yüzdürmeyi öğreniyorum.”
Louisa May Alcott
Son olarak; 3. Zaman diliminde olan bir zihin negatif sonuçlar üretmeye programlanmıştır. Böyle bir insan; işleri yönetememe hatta batırma, bir şeylerin üstesinden gelememe, odaklanamama ve durmaksızın içe dönük bir halde hedefinden uzaklaşmanın alanındadır.
Bu da kişide hatırı sayılır derecede öz güven problemi yaratır.
Bu döngüye giren kimselerin aşması gereken hedefleri dışarıda bir yerlerde değil, doğrudan kendi içlerindedir. Başarısızlık korkusu dört tarafı sularla çevrili bir kara parçası gibi bu kimselerin zihinlerini de çevrelemiştir.
Çoğu insan kendi işini kurmaz/kuramaz çünkü iflas etmekten, ekonomik sorunlar yaşamaktan korkar. Ben de ilk girişimcilik denememde başarısız oldum. Başarısızlık hikâyemi “Başarı Mühendisliği” kitabımda “440.000 Dolarlık Ders” başlığı altında detaylarıyla kaleme aldım. Peki, ne yaptım? Bundan gelişim üzerine dersler çıkardım ve yürümeyi sürdürdüm. Her seferinde bu aşamadan sonra atabileceğim doğru adımları düşündüm.
İçimden her gün, “yarın var ise batırma/başarısız olma yoktur” dedim. Sadece süreç yasası ve öğrenmenin olduğuna inandım. Mandela’nın “Asla kaybetmem ya kazanırım ya öğrenirim” sözünü kendime şiar belirledim.
Enerji neye odaklanırsa onun yaratımı gerçekleşir.
Siz de kendiniz için her seferinde ne yapmanız gerektiğini, bunu nasıl daha iyi yapabileceğinizi düşünün. Zihninizi her daim “mümkün” modunda tutun. Çünkü her anın, her oluşun, her olayın bir saç teli inceliğinde dahi olsa, daha iyisinin mümkün olabileceğini bilin.
Korkunun panzehiri eylemdir.
“En büyük korkumuz ölüm değil.
En büyük korkumuz hayatta kalmak,
yaşama riskini göze alabilmek ve gerçekte
ne olduğumuzu ifade edebilmek.”
Don Miguel Ruiz
Sudan korkan biri için bir süre dizkapaklarına kadar suda vakit geçirmesi onun korkusunu değil, cesaretini besler. Bir zihinde cesaret ve korku hiçbir zaman eşit seviyede bulunmaz. Biri arttıkça diğeri azalır. Öyle ise bugün sadece yüzde bir oranında ileri yönde bir adım atmamız bir kaybetme midir yoksa kazanma mıdır?
Bir kere cesaretin tadını alırsanız bedeniniz, ruhunuz bunu biraz daha isteyecektir. Siz hiç tırtıl haline dönen bir kelebek gördünüz mü? Göremezsiniz, çünkü hayat hep ileri yönlüdür.
Cesarete doğru atacağınız bir adım, bir önceki (korkan) halinizden uzaklaşmanız anlamına gelir. Bu da daha iyi bir bilinç, daha iyi bir beden, daha iyi bir siz demektir.
“Korkularınız Sizden Korksun” serimizin üçüncü yazısını Nobel Edebiyat ödüllü Fransız yazar Andre Gide’in sözleriyle tamamlayalım.
“Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret edemeyen insan yeni okyanuslar keşfedemez.”