Bitsin bu kin bitsin bu nefret!
Bütün dünya, bütün toplumlar ve milletler, her gün yeni ve türlü sıkıntılarla boğuşmak zorunda kalıyor, acının, yıkımın biri bitmeden bir yenisi ortaya çıkıyor. Bu da içimizi hep yarının telaşını oluşturuyor. İnsan düşünmeden edemiyor acaba bu gidişin sonu nereye varacak diye…
Teknolojinin ve sanayinin tek belirleyici olduğu günümüzde insanlar maalesef daha bencil, daha hırslı bir hâle geldiler. İnsanları kaynaştıran sosyal, insanî ve ahlâkî değerler önemini her geçen gün biraz daha kaybediyor. Bu da insanları değiştiriyor, onları yeni birtakım arayışlara sürüklüyor, onları bencil yapıyor. Herkes kendi derdine düşüyor, kendini kurtarmaya bakıyor, çevresini görmüyor.
Bir dünya telaşıdır ki almış başını gidiyor. Toplumun içinde bulunduğu durum hiç iç açıcı değil toplum gergin, toplum hırslı, toplum patlamaya hazır pimi çekilmiş saatli bomba gibi bekliyor.
Ülkemiz de gördüklerimiz duyduklarımız artık geleceğimizi bence tehdit ediyor ne tür tehdit diye sorarsanız onlarca çeşidini sayabiliriz.
1- Toplum ahlakını bozmak için televizyon
2- Sosyal medya ve trolleri
3- Diziler
4- Filmler
5- Sabah kuşağı adı altında yayınlanan kadın programları vs.
Toplum, toplumsal ahlakını yitirdikçe insanoğlu adeta evrim geçirir gibi değişime uğruyor.Bu amansız durum kontrolden çıkmış atıl halde kendi haline bırakılmıştır.
Aile yapısı yerle yeksan olunca ortaya çıkan durum insanların anne babaya, yaşlıya, hastaya, engelliye, komşuya karşı tutumunu değiştirmiştir.
Otobüste 15 yaşındaki genç kardeşlerimiz kendinden 50 yaş büyük bir insana yer vermiyorsa orada bir hata vardır. Komşunun komşuya tahammülü yoksa, evladın atasına, halkın esnafa, esnafın yan komşusuna.. İşte orada tehlike çanları çalıyor demektir. Etrafınıza iyi bakın sizlerde göreceksiniz. Esnaf mutsuz, taksici mutsuz, halk mutsuz herkes bir keşmekeşin içinde…
Ben sosyolog veya psikolog değilim fakat hayatın kazandırmış olduğu bir hayat tecrübesine sahibim. Yaşadığım şu hayatta gördüğüm bişey var ki ahlaklı, sabırlı ve mütevazi olmak her zaman kazandırır insana. Her daim bencillikten uzak kalmayı başardım tahammül sınırlarımı her zaman en üst seviyede tutmayı öğrendim. Erenlerin dediği gibi en güzel hal gönüllerde olmakmış, dünyanın maddi yüklerinden kurtulup manevi huzura kavuşmakmış.
Herkesin bu sabrı önce kendine sonra da çocuklarına aşılaması gerekir. Hatta bu anlamda devlete de büyük görevler düşüyor diye düşünüyorum. Sadece halka değinmekle olmaz halkın sıkıntılarına da çözüm bulmak gerekir. Gerekirse devlet belli bölgelerde psikoterapilerle bu sıkıntıları aşamayan vatandaşları desteklesin.
Gençler öğüt veren yaşlılara kulak versin, yaşlılar öğütlerine nasihatlarına başlasın gençlerle birlikte halaya dursun kardeşlik türküleri söylensin, bu hayat karmaşasında sırf bu sebeplerden evlatlarını kaybeden anaların gözyaşları dinsin, kardeşlik kazansın sevgi kazansın çocuklar üzülmesin.
Selametle.