Ben bu çağdan nefret ettim
Düşündükçe içim ürperiyor. İnsanlığımdan utanıyorum. Boğazım düğüm düğüm yutkunamıyorum. Adaletsiz düzene, riyaya, adam kayırmacılığa lanetler okuyorum. Yeni hazırlanan 4.yargı paketinde yer alan katalog suçlar içerisinde olan çocuğun cinsel istismarında “kuvvetli suç şüphesi” yerine “somut delil” aranması koşulu getirilmiş.
Avrupa Konseyinin raporuna göre Türkiye'de tecavüzden hüküm giyenlerin sayısı 3 yılda 23 katına çıkmış. Raporun Türkiye bölümünde, tutukluların ve hükümlülerin sayısının 10 yılda büyük artış gösterdiği de gözüküyor.
Adalet Bakanlığı ise cezaevlerindeki tecavüz hükümlüsü sayısının artışının temelinde, cezaların uzamasıyla birlikte tecavüz hükümlülerinin daha uzun süre cezaevinde kaldığını ve sirkülasyonun azalması nedeniyle cezaevinde, aynı anda bulunan tecavüz hükümlüsü sayısının arttığı açıklamasını yapıyor.
Şaka gibi!
Tecavüz hükümlü sayısını düşürmek için yargılamaya bile gerek duymadan serbest bırakmalarınızın nedeni bu mudur?
Gündemimizde “Elmalı davası” var. İki sabi, iki çocuk. Ölmüş olsalar arkalarından melek oldu diyebileceğimiz iki can. Öz annesi ve üvey babası tarafından tacize, iğrençliğe zorlanan iki melek. Ve bu melekler cinsel istismara uğramalarını yazarak, çizerek anlatmalarına rağmen, istismarcılar adalet tarafından serbest bırakılıyor.
Ah be! ülkemin zavallı adaleti, biz bu tiyatroya yabancı değiliz ki…
Ensar Vakfına ait evlerde kalan 9-10 yaşlarında çok sayıda çocuğa taciz edildiği polis raporuyla belgelenmedi mi? İktidar oylarının çoğunluğuyla soruşturma mecliste reddedilmedi mi? Bakanların girdiği tebrik kuyruğunu unutmadık.
İstanbul Esenyurt’ta eşinin yeğeni tarafından tacize uğrayan 27 yaşındaki genç kadın; “ne aileme ne polise ne de yargıya olayı aksettirmek istemedim. Çünkü, Türkiye’de tacizciler kollanırken, bana suçluymuşum gibi davranılır.” diyen yürek burkan sözlerini unutmadık.
Henüz 13 yaşındayken aralarında kaymakamlık yazı işleri müdürü, yüzbaşı, muhtar ve korucuların da bulunduğu 28 kişinin cinsel istismarına maruz kalan kız çocuğunu unutmadık.
Cinsel istismar edip, sonra da “zaten bakire değildi” indirimi alanları unutmadık.
Tacize uğradığı anda kurban bağırmıyorsa “rıza göstermiş sayılır” indiriminden faydalananları unutmadık.
Tecavüz ederken yakalanan adam, tecavüz tamalayamadığı için “yarım kaldı” indirimi aldıklarını unutmadık.
Taciz edip “ruh sağlığı bozulmadı raporu”yla ceza indirimi alanları unutmadık
Kadın programında, “babam bana cinsel istismarda bulundu” diyen kızını öldürüp “babasını kamuoyunda mahcup etti” diye indirim alanları unutmadık.
Ülkemin bütün duvarlarına yazmak istediğim, acaba insanları bir kere de olsa düşünmeye gülmeye teşvik edebilir miyim? dediğim bir cümle var.
Deniz Gezmiş’in idamla yargılanırken sarf ettigi cümle…
Hakim: “neye gülüyorsun?”
Deniz Gezmiş: “duvarda adalet yazıyor ona gülüyorum.”
Deniz Gezmiş “adalete” gülümseyeli tam elli yıl olmuş. Ülkemde değişmeyen yegane tek şey adil olmayan adalet. Değişmeyen adalete Deniz Gezmiş edasıyla sadece gülüyorum...
Ne güzel demiş Cahit Zarifoğlu; “Ben bu çağdan nefret ettim, etimle kemiğimle nefret ettim.”
Sağlıcakla…