Uğurcan Çakır kadar başınıza taş düşsün!
2016'daki fiyaskodan sonra bir turnuvayı daha grup aşamasında tamamladık. Hedef artık Katar'daki 2022 Dünya Kupası. Beklentilerin bu kadar yüksek olduğu bir milli takımla gol atamadan elenmek büyük bir hayal kırıklığını da beraberinde getiriyor. Sadece iki stoperiniz toplamda 100 milyon euro civarında bir değere sahipken sezon boyunca performansları ile vitrinde olan birçok isim sahada adeta yokları oynadı. Şenol Hoca da bu tablonun baş mimarı elbette. Başarıda nasıl en önde ise bugün de aynı şekilde sorumlusu odur. Turnuvalar nankördür. Teknik direktörleri kral da yapar yerin dibine de sokar. Bugüne kadar başarılarıyla konuşulan Şenol Hoca bugün istenmeyen adam. Gider gitmez ancak 2002'de yakaladığı üçüncülük nasıl hala anlatılıyorsa ilerleyen yıllarda da bugünler için kelam edilecek.
***
Gelelim ikinci sorumluya(!); Uğurcan'a.
Avrupa Şampiyonası öncesinde Altay ile girmek zorunda kaldığı kale rekabetinde sürekli olarak geriye atılmak istendi. Anketler düzenlendi, programlar yapıldı, üzerinden tartışmalar yaratıldı.
Sezonu en iyi yerde bitiren kalecilerin başında gelen Uğurcan'ın kaleyi alması bir türlü sindirilemedi.
Senelerdir milli takım kalesii koruyan Fenerbahçeli kalecilerin ardınan Uğurcan'ın varlığı dahi rahatsızlık verdi. Aynı durum Onur Kıvrak için de geçerliydi. Ne zaman parlayıp adı milli takımla anılsa bugünkü durumun benzeri yaşanıyordu.
Ulusal basında Uğurcan hakkında yapılan algı çalışmaları her geçen gün daha da keskinleşiyor. Kimisi Altay'ın daha fazla milli takımı hak ettiğinden dem vuruyor, bazıları da Şenol Güneş'in Trabzon feşizminden. Her yenilen golde gözler önce hocaya çevrildi ardından da Uğurcan'a. Kalesine 63-65 civarında top gelen Uğurcan çarmıha gerildi.
***
Yenilen gollerde herkesin tek hedefi Uğurcan oldu.
Topun gol noktasına kadar gelen sürede neler yapıldığına dair kimsenin fikir yok.
'Uğurcan gol yedi yeaa' diye atılan mesajlar, Altay'ı ön plana çıkarma çabaları ve ucuz argümanlar insanları iki kaleciye de anpiati ile bakmayı besledi.
Sadece spor yazarları, gazeteciler ya da muhabirler değil, sanatçılar, ünlüler ve daha birçok sektörden insan adeta ant içmişti. Turnuva boyunca sürekli Fenerbahçe kalecisine yapılan teklifler vardı. 25-30 milyon eurolardan bahsediliyordu.
Bunlar da oyunun bir paçası. 'Hocam sen şans vermiyorsun ama burada böyle bir adam var' demenin başka bir yolu.
***
Bu turnuvada bir de holigan tipler çıktı ortaya.
Ulusal basında yer alan muhabirler artık işi şova dönüştürmeye başladı.
Takım propagandası ile kendi taraftarına yaranma çabası mı etkileşim sevdası mı yoksa başka bir şey mi bilmiyorum ama acilen temizlenmeliler.
TSYD akreditasyon verirken bunları gözardı etmemeli.
Bugün şuursuzca yapılan birçok yorum var. Uğurcan'ı da geçtim basın mensupları arasında adeta savaş çıkıyor. Sadece Uğurcan ve Altay için. Uğurcan kadar başınıza taş düşsün! Bunlar bu işten bir de para kazanıyorlar.
***
Uğurcan özelinde bakarsak iyi bir sınav verdi diyebiliriz. Yediği goller var ancak gösterdiği performans gerçekten kayda değer.
Yabancı spor yazarları ve futbol takip eden taraftarlar kendisine övgüler yağdırdı. Yukarda bahsettiğim gibi gol vuruşuna kadar gelen noktada saha içindeki oyuncuların etkisizliği arasında kendisini sivriltmeyi başardı. Bugün konuşulacaksa Milan'da kariyer sezonlarından birini geçiren Hakan'ın, “vatan için çok şey yapan” Merih'in, Leicester City ile duvar ören Çağlar'ın, Lille'i şampiyon yapan Zek, Burak ve Yusuf'un, 6 gol 10 asistle Fenerbahçe'yi taşıyıp şampiyonada sadece istasyon görevi gören Ozan'ın da konuşulması gerek. Hatta tüm oyuncuların. Burada bir dart tahtasına fotoğrafına yapıştırılan Uğurcan üzerine herkes atış yapıyor. Yok öyle yağma.
Bir Uğurcan'ı ülkeye sığdıramadılar. Gencecik çocuk için kariyerini etkilemek adına her şeyi yaptılar.
Gösterdiği formla üç maçın da en iyisi seçildi ve gerekli cevabı sahada verdi.
Uğurcan Çakır 35 metreden atılan frikikte önde yakalanıp gol yemedikçe, uzun süreli sakatlık yaşamadıkça, çok kötü bir performansı olmadıkça ya da şike yapmadıkça milli takımın kalecisidir.