Veda...
Sevgili Mehmet Mert, "Seni de DAMGA'da görmek istiyoruz" dediğinde hiç tereddüt etmeden, "Memnuniyetle" karşılığını vermiş ve yazmaya başlamıştım.
Yaklaşık üç ay boyunca, sizlerle haftada bir gün bu köşede buluştum. Kimi zaman İstanbul'un kimi zaman ise memleketin sorunlarını ve çözüm yollarını yazdım; tarihe not düştüm.
Şimdi ise "ayrılık vakti" geldi. Yazı serüvenimi bu kez başka bir mecrada sürdüreceğim.
Bu yazının başlığı "Veda" olsa da DAMGA'ya olan manevi desteğimiz naçizane de olsa sürecek. Zira DAMGA, memlekette "sadece gazetecilik yaparak" ayakta duran birkaç basın kuruluşundan biri... Bu çizgisini koruyacağından hiç şüphem yok. Zira; bu çabasına bizzat tanıklık ettim.
Sanırım "vedalaşmak" zor bir iş... Baksanıza, veda diye başladığım yazı, dertleşmeye dönüştü.
Neyse; lafı daha fazla uzatmayarak, artık sahneden çekileyim.
Sizinle buluşmak ve gündeme damga vuran haberleri yayımlayan bir gazetede yazmak güzeldi...