Kör sağır dilsiz olmak yerine kazanarak hükmetmeyi seçin
Pandemi bütün hızıyla devam ediyor. Kısıtlamalar geliyor .Kamu çalışanlarının çalışma çizelgelerini belirlemek üzere genelgeler yayınlanıyor. Kamuda çalışanları’’ benim kronik hastalığım var ama e -nabız da kronik hasta değilim nasıl oluyor ‘’diye aile hekimlerini ya da tanıdık sağlıkçıları arıyorlar. Oysa ki ;Sağlık Bakanlığı pandemiyle beraber kronik hastalıkları güncelleme yoluna gitti ve herkes maalesef kendisinin kronik hasta olduğunu beyan etse bile her hastalık kronik hastalık olamadı bu güncellemelerle.
Hal böyle iken kronik hastalığı e- nabızda görünenlere idari izin, diğer personellere esnek çalışma ,10:00-16:00 mesai saati uygulaması, on yaş altı çocuğu olan kadın çalışanlara izin ama sağlık çalışanlarına gelince bolca alkış, hakkınız ödenmez veya gözünüz doymadı söylemleri ya da şiddet….
Tavandan yüzde yüz ek ödeme derseniz sağlık kurum çalışanlarını ayrıştırdı ,kısıtlamalar gelmişken en çok çalışan emek veren sağlık kurum çalışanları denilip düşünülüp ‘’bu kişiler yoruldu, yıprandı, tükendi bu kişilere de diğer kamu çalışanları esnek çalışırken fazla çalışmanın karşılığını verelim’’ denilmedi. Aksine üç kişinin yaptığı işi yeri geldiğinde tek kişi yapan sağlık kurumu çalışanlarına triyaj , sürüntü , nöbet ücretleri bile ödenmedi. Yüzde elli artırımlı ödenen nöbet ücretlerinin bile geri alınacağı söylenmeye başlandı. Covid 19 a yakalanıp vefat eden sağlık kurum çalışanlarına sağlık şehidi bile denilmedi illiyet bağı aranacağı, hatta evinde ailesinden kapmış olabilirler bile denildi. Bütün bunlar olurken isyanlar, haykırışlar maalesef bakanlığımız tarafından kör sağır dilsiz olarak resmen üç maymun simgesi hep önümüze bırakıldı. Bizler yani sağlık kurum çalışanları bedenen ruhen yıprandık onurlu mesleklerimizi icra ederken en azından hak ettiğimiz ücreti, eğitim öğretime göre ek göstergeyi şimdi verilmezse ne zaman verileceğini düşünmekteyiz. Ayrıca dönmeyen hatta ödenmeyen ek ödemeleri kaldırıp meslek gruplarına göre bir sağlık tazminatının gelme zamanı ,seyyanen zammın zamanı bugün değilse ne zaman olacak diye düşünmemek elde değil…..
Bu pandemi döneminde çoğu sağlık kurumu çalışanı çocuğuna bakacak bakıcı bulamadı ,bulanlarda iki kat fazla ücret ödemek zorunda kaldı .Sağlık kurumu çalışanlarının en azından eşleri aşılama listesine alınması gerekirken bu bile düşünülmedi .Masa başında oturan sağlık çalışanlarının çok az bir kısmı sahaya indi oysa ki; meslektaşlarıyla omuz omuza olma zamanıydı ama olmadı. Onlarda kör sağır dilsiz oldular. İdare bile yeri geldiğinde kendi içinde çelişti ve bu pandemi de mesleğini en iyi şekilde icra etmeye çalışanlara ödül değil savunma, disiplin cezaları vermeyi bile tercih ettiler. Sağlık alanında okuyanlardan son sınıfta olup staja başlayanlar ise aşılama listesine alınmadı oysa ki ;hepsi de ön safta sağlık çalışanlarıyla beraber bu pandemi de mücadele etmeye devam ettiler ediyorlar. En azından sağlık kurumu çalışanlarına vergi muafiyeti getirmek bile düşünülmedi . Sağlık kurumu çalışanları bu pandemi de en mağdur edilen kesim oldu.
Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü son yayınlanan Cumhurbaşkanlığı genelgesine istinaden uygulama esaslarını yayınladı ve ’Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatında çalışıp da engelli olduğunu belgeleyen personele statülerine bakılmaksızın idari izin verilmesi cihetine gidileceği’’ belirtildiği halde önce yetki il sağlık müdürlerine bırakıldı, onlarda hastanelere gönderdiği yazılarla genelgeyi uygulayın diyerek yetkiyi başhekimlere bıraktılar . Yurt geneline baktığımızda ise çok az engelli bu izinden faydalanabildi.
Engelli çalışanlar endişeli, çoğu tedavileri gereği bağışıklığı düşürücü ilaçlar kullanıyor ,bu arada sağlık kurumu çalışanlarının ağır engelli çocukları olanlar var maalesef bunlarda unutuldu.
Bizler diyoruz ki; Birlemiş Milletler engelli hakları sözleşmesinin taahhütlerini yerine getirilmesi ve engellilerin haklarının ihlal edilmemesi gerekmektedir. Birleşmişler Milletler Engelli Sözleşmesinin 11. Maddesi (risk durumları ve insani acil durumlar) kapsamında pandemi sürecinde; engellilerin pandeminin olumsuz etkilerinden korunmasına yönelik tedbirleri almak ,devletimizin görevidir. Ve devletimiz sözleşmeyi onaylamakla engelliler adına önlem almayı taahhüt etmiştir. Bu sözleşmeyle Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Genelgesinin tüm kurumlarda uygulanmasının idareciler tarafından sağlanması kaçınılmazdır.
Kurucu ve Genel Başkanlığını yaptığım SAHİM-SEN sendikası yönetim kurulu ve Engelliler Komisyonu olarak genelgeyi uygulamamak en başta Engelli Hakları Sözleşmesinin ihlali olduğunu kamuoyuna duyurduk .Engelli raporu olanları, kronik hastalık kapsamında değerlendirmek ya da engel gruplarına göre idari izin verilecekleri ayırmak Genelgeye aykırı olduğunu bir kez daha beyan ettik.
Unutulmamalıdır ki; genelgede idari izne ayrılanların hizmetine ihtiyaç duyulduğunda geri çağırma yetkisi idareye verilmiştir. Bu yetki , idari izni başlatmamak yönünde değildir. Bu da hak ve vicdanla izah edilebilecek uygun bir yaklaşım değildir. İdarenin işlemlerinin ileride telafisi mümkün olmayacak işlemlere neden olmamak adına engellilere idari izin verilmemesi yönündeki yanlış kararından dönmesini umuyor ve diliyoruz.
Gelişmiş ülke olmak kolay olmuyor. Demokrasi, haklar ,adalet , hukukun üstünlüğü olmadan hiçbir şey gelişmiyor. Bizler yani sağlık kurum çalışanları bugüne kadar öfkede fırtına, sevgi de deniz olduk, bizden hizmet bekleyenler için vefa olduk bizler ise idarecilerimizden Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘’ Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim’’ sözünü yerine getirmelerini , hak ettiğimiz düzenlemelerin yapılmasını bekliyoruz. Sağlıcakla kalın….