Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı az bulutlu
15°
Ara

Bir hüzündür bir ahde vefadır içimdeki

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Bir hüzündür bir ahde vefadır içimdeki

‘’Eğer bir amaç uğruna ayakta değilseniz ,her darbe yere serebilir’’ derlerdi büyüklerimiz .Bugün kü yazımda işte yıllardır haklar konusunda, düzenleme bekleyen ama umutlarını yitirmeyip peygamber ocağı denilen Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan , bir kısmının ise kendi rızası dışında Sağlık Bakanlığına devrolan sağlık astsubaylarını kaleme almak istedim. 27 sene Türk Silahlı Kuvvetlerinde mesai arkadaşlığı yaptığım astsubay abilerime kardeşlerime her daim yüreğimde olanlara saygıyla….

31 sene oldu kamuda çalışalı, üniversiteyi bitirdikten sonra girdiğim sınavlar sonucunda babam’’ eve hangisinin sonucu önce gelirse o kuruma gider devlet memuru olursun’’ demişti. İşte Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın da meslek hayatım böyle başladı. Meslek hayatımın en güzel günlerini geçirdiğim kurumda subaylar, astsubaylar ,sivil memurlar olarak beraber hizmet vermenin onurunu hayatımın her döneminde acısıyla tatlısıyla taşıdım, taşımaya devam edeceğim. Lojman dağıtımlarında aynı kontenjan içinde yer aldığımız uzman çavuş ve erbaşlarla da paylaşmayı ,birlik beraberliğin en güzel günlerini geçirdik. Bizler mesai mefhumu gözetmeden çalışmayı ,gelen emirlerle mesai uzatılmasını ya da denetleme hazırlıklarının yapılmasını denetleme bitene kadar mesai mefhumu gözetmeden çalışmayı Türk Silahlı Kuvvetlerinde öğrendik. Bizler için en güzel ibadet görevini en iyi yapmaktı lügatimiz da , hak yemeden hukuku çiğnemeden herkese sevgiyle yaklaşarak ayrım yapmadan görevimizi yapmayı, sevgi saygıyı ,acımızı sevincimizi paylaştığımız, mücadeleyi öğrendiğimiz yerdi. Özellikle Asker Hastaneleri bel kemiğiydi Türk Silahlı Kuvvetlerinin. Doğuda güneydoğuda askeriyle siviliyle iç içe görev yapılırdı. Kar yağar yollar kapanır, bir haber geldiğinde askeri helikopter havalanır içinde askeri tabip sağlık astsubayı hemşireyle yolu kapanan köye ulaşılır hamile kadını doğuma, hastalanan çocuğu hastaneye yetiştirirdik. Asker Hastanelerinde ,Askeri ambulanslarla askeri helikopterlerle gece gündüz hastalara yaralılara bir el olurken, ağır hastalar ilk müdahalelerinin ardından Ankara ya sevk edilir GATA ya da Bilkent Fizik Tedavi Rehabilitasyon Hastanesinde yaralı askerlere derman olunurdu. Operasyon bölgelerinde terörle mücadelede yaralanan askerleri yaşatmak için saatler süren ameliyatlarda gece gündüz demeden tedavi ve bakımlarında hep ekip ruhu vardı . Kulağımız her daim, cep telefonları yokken çağrı cihazlarında askeri telefonlarda olurdu ,ne zaman görev derlerse orada olurduk .İşte o ekibin vazgeçilmezi ahde vefam olan Sağlık Astsubayları her operasyonda her tatbikatta her firkateyn de her denizaltı da her helikopterde ,her kışlada vardı yeri gelir doktor, yeri gelir hemşire, yeri gelir bölük astsubayı olur, yeri gelir idari işler astsubayı olurlardı. Türk Silahlı Kuvvetlerinde çok zor şartlarda görev yapılırdı ne gece ne gündüz, sıcak soğuk demeden ne görev verilirse her daim görev yerinde olurlardı. Diğer kamu kurumlarında nöbete ,fazla mesaiye para ödenirken, nöbet arkasından istirahat verilirken Türk Silahlı kuvvetlerinde bunları düşünmeden hizmet verilirdi. Vatanımızın topraklarını korumak, terörle mücadele etmek bir ekip işiydi. Zorunlu tayin dolayısıyla tam bir yere alışmışken çocuklarının okul düzenini kurmuşken yeni bir atamayla sıfırdan düzen kurmaya çalıştıkları bir zamanda ,yıllarca bahsedilen tehlikenin ayak seslerinin geldiği,15 Temmuz hain FETÖ darbesinin akabinde 669 sayılı KHK ile Asker Hastanelerinin kapatılmasıyla beraber kendi rızaları dışında Sağlık Bakanlığına devir oldular. Asker Hastaneleri personelleri olarak devir esnasında Sağlık astsubaylarından paramedik olanlar TSK bünyesinde bırakıldı (Hava Kuvvetleri personeli hariç olarak ) kışlalarda sosyal tesislerde görev yapan sağlık astsubayları ve dispanserlerin bazılarında görev yapanlarda Türk Silahlı Kuvvetlerinde bırakıldı. Sağlık Bakanlığına geçenlere de TSK de kalanlara da sorulmadı. Keşke sorulsaydı bugün en azından gönül kırıklığı olmazdı .Sağlık Bakanlığına geçmek isteyenler geçerler, TSK de kalmak isteyenler ise kalırlardı. Sağlık Bakanlığına devir edilen personel dışında TSK da çok az sayıda kaldıkları için yaşanılan zorlu süreçte bedenen ve ruhen yıprananlar ya sağlık problemleri nedeniyle yada zorunlu hizmetini tamamlayıp ayrılanlar da oldu, devirden sonra aralarında. Halen ayrılmayıp sınır ötesinde ve yurdun her köşesinde görev yapmaya devam edenlerde. Devrolan personelin bir kısmı tekrar TSK’ya dönmek istemiş, TSK bünyesinde görev yapanların bir kısmı ise Sağlık Bakanlığı kadrolarına geçmek istemişlerdi. Çözüm üretecek devlet büyükleri maalesef sessizliğe bürünmüştür. Sağlık Bakanlığına devrolan askeri tabiplerin sağlık astsubaylarının sivil memurların özlük haklar korunacak denildiği halde önce lojman hakkı elinden alınmış, sonra sağlık astsubayların sivil memurların TSK bünyesinde çalıştığı bölümler ve sertifikaları/ kurs bitirme belgeleri hiçe sayılmış kazanılmış haklar gözardı edilmiştir. Sağlık Bakanlığı’na devrolan astsubayların astsubay okulu mezunu olmaları gerekçe gösterilip liyakatla eğitimlerle sahip oldukları sertifikaları görmezden gelinerek anılan personel Sağlık Bakanlığı bünyesinde Toplum Sağlığı Teknisyeni yapılmışlardır. Sertifika ve belgeler oysa ki Sağlık Bakanlığı tarafından onaylı olmasına rağmen devredilen personelin özlük haklarını görmezden gelinmiştir gelinmeye de devam edilmektedir. Onlara bu belgeleri veren eğitimlerini verenlerde sessizliğini korurken , Kamu Denetçiler Kurumu sağlık astsubaylarını haklı bularak birçok tavsiye kararları vermiş, idare mahkemeler ise sağlık astsubaylarını haklı bulurken yargı süreci devam ederken halen kamu zararı oluşturacak şekilde toplu olarak alınan unvanlar maalesef toplu olarak geri iade edilmemektedir. Onlar ki; bugün göreve çağrılsalar küçük yaşta giydikleri üniformalarını giyer ayaklarına postallarını geçirir sırtlarını çantalarını yüklenip verilen görevi yerine getirirler. Her zaman olduğu gibi ailesini arkada bırakır an gelir doğacak çocuğunun doğumunda eşinin yanında bile olamamayı yüreğindeki hüznü içine gömerek vatanı bayrağı için görevini yerine getirmeye giderler. Onlar ki ;kirli bir ırmağı içine alındığını fark ederlerse bozulmadan kalabilmek için vatanı milleti bayrağı için deniz olurlar. ’’ Ben güzel ahlaklı tamamlamak üzere gönderildim ‘’diyen peygamber efendimize (s.a.v) layık birer insan olarak hayat mücadelesinin her alanında doğruların ,hakkın, hakkaniyetin, ahlakın yanında saf tutmaya özen gösterirler subaylar sivil memurlar uzman çavuşlarla. Onlar ki ;Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği ‘’ vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır ‘’çizgisinden taviz vermezler ,yanık ünitelerinde retina laboratuvarlarında gaziler için protez laboratuvarlarında hep var olanlardır. Sağlık ordusunun eli ayağıdırlar. Aralarında yüksek lisans doktora yapanlar vardır ,hatta birden fazla yabancı dilleri olanlar da vardır, onlar ki bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayın diyebilenlerdir. Onlar her daim haklıdan yana olmayı tercih ederler . Onların içinde öyle cevherler vardır ki onları tanımadan onlarla çalışmadan hiç kimse bilemez.. Bugün Sağlık Bakanlığında haksız bir şekilde unvanları alınan sağlık astsubaylarının içinde vatanını için canını vermiş Sağlık Astsubayları Salih Helvacı, Murat Erdi, Mekan Şahin ,Hilmi Öz, Selam Kemer ve isimlerini yüreğimizde dualarımızda yer verdiğimiz şehitlerimiz vardır. Bütün şehitlerimizi saygıyla rahmetle anarken onların adını yaşatmak için Sağlık Astsubayı Hilmi Öz’ün vefat etmeden önce hayat kurtarmak için tasarladığı patenti bile alınan tampon kemerin kullanıldığı , yine şehitlerimizin anısına saygıyla alınan unvanların sağlık astsubayları ve sivil memurlara iade edildiği günleri görmek, haftaya sivil memurları yazmak dostça kalmak dileğiyle….

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *