Pandeminin faturası
"Bir yazarın tıkanma yaşaması hakkında yazmak hiç yazmamaktan iyidir."
Charles Bukowski
Pandemi döneminin pikleri devam ederken bende tıkandım.İlk aylar kitap okuyamadım bile, elime aldığım kitapları yarım bırakmamak gibi bir huyum olmasına rağmen, sayfanın ötesine gidemedim. Hayat dediğimiz yaşam kalitesi şöyle dursun, günlük akışta bile kalamadığım çok anlar oldu.
Eski sorunlarımı düşününce yüzümde hafif bir gülümseme ile "nelere kafa yormuşsun meğer" diyerek kendimi aşağıya çektim.
Çaresizlik tüm dünyadaki insanların kapısında raks ederken; sağlık, ekonomi, üretim, ikili ilişkiler alt üst oldu. Ayrıca olmayan paralarla tüketim yükselişte olduğu dönemi hala yaşamanın zorlukları da ileride filmlere, dizilere bile elbette konu olacaktır.
Ölümlerimiz, hastalarımız, her türlü kayıplarımız ile birlikte evet hala hayattayız. Hala mücadele ediyoruz. Bu pandemi dünyanın ömründen alınan bir tarihtir.
Kendimi mutsuz hissettiğim bu dönemde; izlemeye doyamadığım Titanic filmini bu sefer, farklı br bakış açısı ile seyrettim. Filmin geminin buz dağına çarpma anından sonraki ikiye bölünüş şekli, hayatta kalabilmek adına çırpınışları farklı bir gözle izledim.
Yaşamda kal, kendi hayatında kal.
Tüm dünya aynı gemideydik,gemideyiz hala...
Üreticisi, çiftçisi, sanatçısı, simitçisi, işçisi, kadın yaşlı çocuk demeden herkes aynı gemide...
Bu düşüncelerden yola çıkarak; ailem ve ruh sağlığım için günlerimi gülümseyerek geçirmeye çalışırken; kendi terapimi yapıp yeniden güçlenmeye başladım. Zümrüd-ü Anka kuşu misali...
Başarılı oldum mu henüz değil. Olacağım... tüm negatif insanlara, enerji vampirlerine ve virüslü bu hayata rağmen daha da güçlü olacağım...
Yenileme listem hayata geçti bile...
Toplamda iki kitap okuyabildim sadece iki, hiç bir altı aylık dönemde böyle bir düşük sayıda kalmamıştım. Pandemi bize neler dedi, neler öğretti...
Bunları yazmadan önce dinlediğim güzel türkü kalemi elime aldırttı.
"Yusuf sabır ile erdi Mısır'a
Bu da gelir buda geçer ağlama"
Aşık Daimi (İsmail Aydın)
Biz istediğimiz an yapamayacağımız hiçbir şey yok açıkcası.
İşler açılmaya başladı, eğitim öğretim göz kırparak hareketlendi, konserler bile başladı demek ki neymiş; hayat sana gelmiyor sen ona gidiyorsun tedbir-i maske ile...
***
Benim gazetedeki köşemin adı "Yaşam akıyor" ve yaşamın akışında kalarak yarının maviliklerine birlik olarak, güçleri birleştirerek; ilke ve inkılaplarımız yolunda birlikte nefes alacağız.
Hayatı da; sevgi ile yoğrulup, saygı ile harmanlandığı ve eğitim ile tamamlandığı sürece aşamayacağımız bir sorunun, olmadığına inanıyorum.
Hayat biz yaşadığımız sürece var. O yüzden her anı elimizden geldiğince güzel yaşamalıyız.
Pandemi döneminde herkes sıkıntı çekti ve çekiyor da çünkü hala yükselişte ama toplum olarak hala ders alınmadan birilerinden, devletten bekleyen tedbirsizler yüzünden sürecin uzamasından da birhayli rahatsızım(z).
"Yaşarken anlayamadıkları değerleri, öldükten sonra anlamanın kimseye faydası yok. Sevdiğinizi dirileştirmenin yolu, hayatın tazeliğinde itiraf ve ifade etmektir."
Şems’i Tebrizi
Önce kendimizden başlayarak sevgi, saygı ve öz şefkatle yaşam akarken yaşayalım...