Karadeniz efsanesi FİSKOBİRLİK
Karadeniz’in 'Altını’ en önemli geçim kaynağı fındık, fındık deyince akla gelen ilk marka ise her daim Fiskobirlik olmuştur. Yaz boyunca gezdiğim, gittiğim her yerde karşıma Fiskobirlik ürünleri çıktı. Anlaşılan o ki Fiskobirlik eski kötü günlerini geride bırakmış. Yeniden yapılanarak daha güçlü bir şekilde geri dönmüş. Bu sevindirici bir durum. Türk fındığını dünyada daha ileri taşıyabilmek adına Fiskobirlik, üreticiler, tüketiciler ve devlet tarafından desteklenmelidir diye düşünüyorum.
Fiskobirlik kurulduğu günden bugüne fındık ile ilgili hemen hemen her konuda öncü olmuş bir kuruluş. Bir üretici birliği. 1938’de Giresun’da kuruluyor. O yıllarda dünyada fındık henüz tam olarak bir endüstri bitkisi değil. Özellikle Avrupa’da çikolata büyük bir lüks. Toplanan fındıklar genellikle kuruyemiş olarak tüketilmekte, bu nedenle de hem iç hem dış piyasada pek de talep yok gibi. İkinci Dünya savaşının ardından ise Avrupa’da yavaş yavaş bu alanda endüstriyel adımlar atılmaya başlanmış. İşte bu dönemde Fiskobirlik Türk fındığı adına önemli bir rol oynamaya başlıyor. 1964 yılına kadar Kooperatifleri aracılığıyla kendi adına fındık alımı yapan Fiskobirlik, bu tarihten sonra devletin de desteğini alarak bakanlar kurulu kararnameleri ve hazine desteği ile hazine adına fındık alımlarını sürdürüyor. O yıllarda fındıkla alakalı üretimi gerçekleştirilen her ürünün altında kıyısında köşesinde illaki imzası bulunuyor ve Türkiye’nin ve Dünyanın fındık ihtiyacını neredeyse tek başına karşılıyor.
Bu durum 2000’li yılların başına kadar sürdü. O zamana kadar Fiskobirlik Türk Fındığı için bir dünya markası, binlerce insan içinse ekmek kapısı olmuş. Sonrasında ise özellikle 2001 ekonomik krizinin de etkisiyle devlet, tüm kooperatifler üretici birlikleri üzerinde bulunan inisiyatifinden vazgeçerek, kooperatiflerin ve üretici birliklerinin devlet desteği olmadan kendi öz sermayeleri ile, özerk bir şekilde yollarına devam etmesine karar verdi. Birçok kooperatif ve üretici birliği bu karar doğrultusunda ‘’ayağını yorganına göre uzatmaya’’ başlarken, Fiskobirlik devlet desteği aldığı dönemki gibi yoluna devam etmeyi sürdürdü. Devlet desteği ile gerçekleştirdiği müdahale alımı görevini, bu kez devlet desteği olmadan yapmaya kalktı. Fındığı, piyasanın üzerinde fiyat vererek regüle etmeye çalıştı. Nitekim o dönemde neredeyse fındık üreticilerin tamamı fındığını Fiskobirlik’e teslim etti. Ancak zamanın Fiskobirlik yöneticilerin ‘’evdeki hesabı çarşıya uymadı.’’ Fındık piyasası onların bekledikleri gibi yukarı değil aşağı yönlü hareket edince çanlar Fiskobirlik için çalmaya başladı. 2003-2007 yılları arasında bu çalkantılı süreç devam etti ve sonunda Fiskobirlik battı. Herkesin severek tükettiği birçok fındık mamulünün üreticisi ve hammadde tedarikçisi olan Birlik, tesislerinin kapısına kilit vurarak kapandı. Fındık üreticileri alacağının peşine düştü. Fındık piyasası yabancı sermayedarların eline geçti. Her ne kadar devletimiz Toprak Mahsulleri Ofisi’ni devreye soksa da, bu hamle yeterli olmadı. Çünkü Fiskobirlik üreticilerden aldığı fındığı işleyerek, fındık ezmesi, fındık kreması, fındık füresi gibi katma değeri yüksek ürünler üretiyordu. TMO ise aldığı kabuklu fındığı ya elinde bekleterek çürütüyor, ya da aldığı şekilde yani kabuklu olarak tekrar piyasaya sürüyordu. Müdahale fiyat noktasında bir nebze yeterli olsa da uzun vadede etkisi ‘cılız’ oldu.
2007 yılında gerçekleştirilen seçimlerin ardından Fiskobirlik’in Yönetim Kurulu Başkanlığına Sayın Lütfi Bayraktar seçildi. Bayraktar ilk 4 yıllık görev süresinde kurumun borçlarını ödemek adına radikal ve etkili kararlar aldı. Taviz vermeden, geri adam atmadan inandığı yolda aldığı kararların arkasında durarak çalışmalarını sürdürdü. Bayraktar’ın attığı adımlar çok tartışıldı. 2007 yılından 2012 yılına kadar Fiskobirlik’in üretici, personel ve tedarikçi firmalara olan borçlarını ödemek için çalışıldı. Kurumda yeniden yapılanmaya gidildi ve borçların çoğunun ödenmesi ile birlikte, kapısına kilit vurulan Giresun Entegre Fındık İşleme Tesisleri, 2012 yılında yeniden açıldı. 2015 yılı itibari ile milyonlarca liralık borç, 7-8 yıllık bir süreçte Başkan Lütfi Bayraktar öncülüğünde ödendi ve Fiskobirlik tekrar yükselişe geçmeye başladı. Bugün gelinen noktada ise son 5 yılda atılan doğru adımlarla birlikte Fiskobirlik tekrar eski günlerine döneceğinin sinyallerini vermeye başladı. Türkiye’nin her noktasında bayilikler oluşturulmuş. 100’ün üzerinde barkotlu ürün üretiliyor ve ürünler şimdi tüm marketlerin raflarını süslemekte.
Özellikle fındık kreması üretiminde dünyada söz sahibi olan bir firmanın son günlerdeki haram helal tartışmalarının ardından, Fiskobirlik’in ürettiği ürünler daha da ön plana çıkacaktır diye düşünüyorum. Halkımız bu tartışmalara kayıtsız kalmayacaktır. Fındık üreticisinin ve Türk fındığının önemli markası Fiskobirlik’e daha fazla sahip çıkacaktır.
Ancak Fiskobirlik devletimiz tarafından da desteklenmeli. Bugün gelinen noktada fındık artık Türkiye için stratejik bir ürün. İhraç ettiğimiz tarım ürünleri arasında açık ara her yıl birinci sırada. Ancak bu ihracatın neredeyse yüzde 90'ı doğrudan ya da dolaylı yollardan yabancı sermayedarlar tarafından gerçekleştirilmekte, fındığımız katma değerli mamul olarak değil, hammadde olarak ihraç edilmektedir. Bu durum fındık fiyatlarını ve dolayısıyla üreticileri de etkilemekte. Fiskobirlik konumu ve fındık konusundaki uzmanlığı göz önüne alındığında devletimiz tarafından kesinlikle teşvik edilmelidir. Güçlü bir Fiskobirlik, ülkemizi dünyada fındık piyasasında çok daha güçlü bir konuma getirecektir.