Geleceğin en büyük sorunu “GDO”
Genetiği Değiştirilmiş organizmalar bizi yavaş yavaş tüketiyor. Peki neden ? GDO hani tadından doyum olmayan salatalıklar, domatesler, sebzeler ve meyveler varya işte o tatları bile aldı elimizden.
Peki ne oldu?
Ne mi? Oldu!
Neler olmadı hani o pişmiş tavuğun başına gelmeyen herşey bizim tohumlarımızın başına geldi.
Pişmiş tavuktan da beter durumdalar... Ne organik tavuğumuz kaldı ne tohumumuz... Kaldı ise de belki bir kaç çiftçide kalmıştır.
O da bir seneye kalmaz, toprak verim vermeyeceği için o ata tohumlarımızda yok olacaktır.
Peki sizce? Sadece yok olan ata tohumları mı?
O kadar olsa yine şükür etmeye alıştırılmış bir millet olduğumuz için şükür eder geçerdik!
Ama yok olan umutlarımız, geleceğimiz, topraklarımız yok olan sağlığımız çocuklarımız, memleketimiz, vatanımız, yurdumuz... Ne zaman ki Osmanlı’nın genetiği ile oynamaya başladılar bu bir mesajdı ulusüstü güçler yada malum karanlık dengeler bizi şükür etmeye mahkum ettiler.
Hani bir ata sözünde demişler ya “Önce eşşeğini kaybettirirler sonra da buldururlar.”
Bizi de aza kanaat ettirdiler işte!
Topraklarımız GDO denen zehir tohumlardan dolayı tehdit altındadır.
Toprağı verimli olmayan bir ülke gün gelir bir kuru ekmeğe muhtaç olur.
Ekmeğe muhtaç olmamak mümkün değildir.
Çiftçi artık ata tohumu ekmiyor çünkü ata tohumu 1/10 verirken zehirli genetiği değiştirilmiş tohum 1/20 veriyor hal böyle olunca geçinemeyen çiftçi istemeden topraklarına zehirli tohumlar ekiyor.
Farkında değil belki de toprağı çocuklarını yok ettiğinin.
Peki ne yapacağız işte burasıda yorucu bir süreç desek yeridir.
Belki 15-20 yıldır topraklarımızı ilaç olmadan ekin vermez hale getiren GDO’lu tohumlar böcek kurt girmesin diye ekinlere başta veriliyor.
Bu sistemde toprağımızı her geçen gün kısırlaştırmaktadır.
Zehirli ilaçlara maruz kalan bir toprak belki 5-10 yıl ürün ekilmeden bakılması gerekiyor ki yeni mahsul elde edilebilirsin.
Tabi sürede de ülkemizi ithalata daha çok ihtiyaç duyacak iç ve dış ticaret hacmimizde ciddi sorunlarda bizi bekleyecektir.
Ve belki biz çok görmeyiz bu olumsuz süreci ömrümüz yetmez ama çocuklarımız o süreci en çıplak şekilde yaşayacaklar.
Şimdi ya çocuklarımıza ekin veren bir toprak bırakacağız yada onların geleceğini tahrip edilmiş bir nesil bir ülke bırakacağız.
Kısa vade değil uzun vadede planlar yapmalıyız.
Şimdi belki okumuş olmanıza rağmen çok bu konuya takılmayacaksınız.
Bunu tahmin edebiliyorum çünkü genetiği değiştirilirken sadece para elde etmek gıda kontrolünü elde tutmak için değil bu çabalar ulusüstü karanlıklar eller toplumsal ahlakımızı ruh sağlığımızı, genlerimizi bile tahrip ediyorlar.
Genleri sağlığı tahrip edilen bir neslin tarih sahnesinde 5 kuruş değeri olmayacaktır.
O karanlık ellerse tarih sahnesinde istedikleri gibi cirit atacaklardır.
Sanırım bu durum en başta vatanları için can veren atalarımızın kemiklerini sızlatacaktır.
GDO’ya birgün veda etmek dileğiyle...
Kalın sağlıcakla.