“Beyinle değil, akılla hareket et!”
Çok değil hepi topu 5-10 sene öncesine dönüp baktığımızda bir tatil heyecanı, merakı veya sevdasının esamesi okunmazdı.
Şimdi bakıyorum genci, orta yaş grubu ve hatta yaşlısı olmak üzere tatile şuraya buraya gideceğim deyip 1-2 yıl önceden rezervasyon yapar hale gelmiş.
Aman hele bide gitme günü geldi mi keyfine diyecek kalmıyor sanırsın cennetten tapu almış oraya gidiyorlar.
Ama ne hazırlıklar var 4-5 çeşit mayo bir o kadar kılık kıyafet gözlük derken aman sakın birşey unutma yarı yoldan geri gelinir almak için. Ee tabi eldeki telefon maşallah pozu hiç bitmek bilmeyen türden eski fotoğraf makineleri gibi değil.
Her kıyafetle en 200 tane poz, bu nasıl bir hazırlık Allah’ım senin huzuruna geleceğiz diye böyle telaş heyecan maalesef kalmadı. Ama bir tatil için yaptığımız hazırlık akıllara zarar.
E tabi burda ulus üstü bir algı da yok değil. Her sene kış ayında yaz tatili hazırlığı başlıyor yazın da kış tatili hazırlığı başlıyor.
Tv de reklam sosyal mecralarda reklam, gazetelerde bol bol reklam...
Birde tatil pazarlamacıları
var onlarda cabası.
Nedir bu tatil hızı böyle!
Nedir bu azim.
Bakıyorum şöyle arkadaş yıllık kenara 5 bin birikim yapabilecek kadar ancak kazanıyor.
Fakat tatilinden ne kerametse ödün vermiyor.
Asıl merakım şu 5 bin TL gibi bir ücretle 3-4 kişilik bir ailenin tatil beldelerinde 1-2 hafta tatil yapabilmesi mümkün değil!
Hal böyle olunca ne yapıyor aklı ile değil beyni ile hareket ettiği için tabiki krediye başvuru yapıyor. 25.000 TL kredi alıp tatile giden bir kişi aklı ile değil beyni ile hareket eden kişidir.
Çünkü beyin o şekilde yön verir fakat aklı ile hareket eden kişi ya ben niye gidip 5 yılda ancak biriktirdiğim parayı 1 haftada 20 saat deniz suyuna vereyim, 40 öğün de yemek parasına harcim diye düşünür.
Ama beyin yap der 12 aydır çalıştın herkes gidiyor senin gitmek hakkın der ve seni bankaya 25 bin TL borçlandırır.
Bu arada bir sürü de tatil resmidir
elde kalan...
Sözün bittiği yer dediğimiz yer işte tam burası....
Ya bırakın Allah aşkına ne tatili 10 sene önce ülkemize tatil oranı % 5 iken şimdilerde %70-80’lere çıkmış durumda.
Oysa bizim tatil deyince aklımıza doğup büyüdüğümüz baba ocağımız toprağımız gelirdi.
Her sene Ağustos Eylül arası biri gider bütün hazırlıklarını yapardı ve geri dönerdi tatil deyince 3-5 gün evimizde dinleneceğiz derdik.
Şimdi normal bir zamanı bir kenara koyalım diyelim tatil yapmak herkesin hakkı peki eyvallah!
16 Mart’ta dünyayı etkisi altına almış dünyayı tehdit eden covid19 sürecinde Kurban Bayramı tatilinde bir tatil Beldesine bir günde 300 bin araç nasıl giriş yapmış olabilir. Akıl almıyor inanın.
Ya kimse kusura bakmasın da Bunun adı cahil cesareti değilde ne?
Yazık değil mi?
Hepinizin çoluk çocuğu var annesi babası var hadi kendi canınızı 1 haftalık tatile feda ettiniz ya çocuklarınızı nasıl feda edebiliyorsunuz?
Bir plajda var 10 binlerce kişi birden aynı suya giriyor herkes potansiyel tehdit altında ve kişinin en yakınları başta olmak üzere onlar ve bizim içinde aynı tehditi oluşturmakta.
Ya hangi akılla gittiniz diyeceğiz ama siz aklınızla değil, beyninizin size verdiği koordinatlara ve komutlara uyarak gittiğiniz için ne desek nafile,
Herkes aklını başına alsın ölümü bayılmak mı sanıyorsunuz.
Plajda kaptığın virüsü birine bulaştırsan ve hayatını kaybetse kusura bakma ama katil oluyorsun katil! bunun adı kaza değil olsa olsa cinayete sebebiyet olur.
Atalarımız Cahilin gözü pektir derken ne kadar da haklıymışlar!
Tedbiri elden bırakmayın...