Ah canım vah canım
Özellikle son 5 yılda ülkemizde yaşananların neticesi olarak bir çok kişinin hemfikir olduğu bir tespit; Türkiye’de 4 şey olmayacaksın.
Çocuk, Ağaç, Sokak Hayvanı, Kadın!
Ben de elimden geldiğince destek olmaya çalışan biri olarak yaşadıkları sıkıntılara zaman zaman yakınen tanık olduğumdan bu listeye bir de üzülerek ‘ENGELLİLERi’ ekliyorum.
Çocuk...
Çocuk istismarı ve kayıpları sadece Türkiye’nin değil maalesef dünyanın da büyük bir sorunu. Hatta yakın zamanda Amerika’da patlak veren internet alışveriş sitelerindeki skandal ile bunun küresel bir sorun olduğu bir kez daha gözler önüne serildi. Küçücük bir çocuğun kılına verilen bir zararın geleceğimize atılan bir dinamitten farkı var mı?
Ağaç...
Bilinen bir gerçeği hepimiz henüz ilkokul sıralarında öğrenmiştik. Eli öpülesi öğretmenlerimiz bizlere erezyonun ne kadar tehlikeli olduğunu ve erozyonu (toprak kaymasını) engellemenin tek çaresinin ağaç dikmek olduğunu kafalarımıza kazımıştı. Yani bırakın var olan ağaçlarımızı kesmeyi, toprağımızın ayaklarımızın altından kayıp gitmemesi için her yıl binlerce ağaç dikmeliyken maalesef bizler maden kaynaklarımız ve yapılaşma uğruna ormanlarımızı yakıyor, onların da birer canlı olduğunu unutup ağaçlarımıza hiç acımadan kıyıyoruz.
Sokak Canlıları...
Sokakta yaşayan canlılarımız için toplumumuzun vicdan sahibi bir kesimi kendi canları yanıyormuşçasına mücadele verirken diğer bir kısmı ise hayata dair tüm intikamını çıkarırcasına yaşama hakkı konusunda bizlerden hiçbir farkı olmayan bu canlılara zulmetmeyi hak bayram zannediyor.
Kadın..
Kadın cinayetleri kaçıncı kez sosyal medyada ‘trend topik’ oldu, kaç kez günlerce manşetlerden inmedi sayısını bilmiyoruz ve sayıları da hızla artmaya devam ediyor. Bu yıl geride bıraktığımız 7 ay içerisinde tam 953 kadın öldürüldü. Bu kadar vahşet verici bir tablo karşısında en büyük çözüm önerisi olarak ‘İstanbul Sözleşmesi’ hala rafta bekliyor.
Engel Tanımayanlar...
Engel tanımayan dostlarımı sevdiğimi fırsat buldukça onlarla vakit geçirdiğimi beni yakından tanıyanlar bilir. Onların bizlere verdikleri yaşam dersini belki de hiç kimseden öğrenemeyiz. Yaşama tutunuşları, her an hepimizin hayatının değişebileceği gerçeğini bizlere en iyi onlar anlatıyor. Geçtiğimiz Pazar Günü ‘pazar pazar sosyalleşmek onların da hakkı’ diyerek özel gereksinimli çocuklarımız ve ailelerimizi yakından ve karşılıksız düşünen Avcılar Engelliler Derneği Başkanı Ahmet Halit Vardar’ın davetine icabet ettim. Onların tüm ihtiyaçlarını karşılamak adına hayırseverlerle buluşturan, çok keyifli vakit geçirmelerine sebep olan, tamamen gönüllülük esasına dayalı etkinlikler düzenleyerek sosyalleşmelerine imkan sağlayan örnek bir dernek ‘AVANDER’. Bir çoğumuz kendi derdimize bile yetişemiyorken başta Avcılar’da başlayıp ‘benim de ihtiyacıma kulak verir misin’ diye davet alıp kayıtsız kalamayan Ahmet Başkan’ın derneği bugün Batı İstanbul bölgesine etkin bir şekilde yayılmış durumda. Benim de gerek Omurilik Felçlileri Derneği gerekse Avander vesilesiyle bir çok engelli dostum oldu. Hangi sıkıntılarla mücadele ettiklerine de zaman zaman yakından tanık oluyorum. Yasalar karşısında da engel tanımayan bu dostların daha çok korunmaya ihtiyacı varken en azından dayanışmanın en güzel örneklerini sergileyen derneklerimiz sayesinde kendi evinden daha çok ihtiyaç sahibi ailelerin evlerini düşünenler var.
Ülkemizde Çocuk, Ağaç, Sokak Hayvanı, Kadın ve Engel Tanımayan olmayacaksın demek yerine bir gecede çıkacak kanunlara, caydırıcı emsal teşkil edecek, yaptırım gücü yüksek cezalara ve farkındalık yaratacak daha çok gönül dostuna ihtiyaç var. Yıllarca ahlar ve vahlarla hayıflanmak mı icraat yapıp sorunu kaynağında çözüp yola devam etmek mi?
İlkeli Söz; İnsan ya yaptığı iyiliklerle ya da yaptığı kötülüklerle anılır.