Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Şiddetli yağmur
4°
Ara

Neden üretemiyoruz?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Neden üretemiyoruz?

Cumhuriyet 97 yaşında! Biz halen emeklemekle meşgulüz. Çünkü tembelleştirildik, balık tutmayı değil, yemesini öğrettiler. Bize çalışarak üretmeyi değil, hazır almaya sevk ettiler. Benim doğduğum köyde 90’lı yıllara kadar buğdayımız, domatesimiz, salatalık, patlıcan, biber, sebze meyve her şey doğaldı. Ya şimdi ne tüketiyoruz bilmiyoruz bile? İsrail tohumları, kırmızı domates tohumları DNA’sı ile oynanmış HİBRİT tohumları soframıza yerleştirdiler. Hatırlayınız domateslerimiz mısırlarımız şekilden şekle girerdi olgunlaşana kadar bahçelerimizden mis gibi domates sebze meyve kokuları gelirdi. Çok az kalan tohumlarımızı yok ettiler. Bizleri hormanal beslenmeye mahkûm ettiler.  2017 yılı resmi verilerine göre her 55 çocuktan bir tanesi otizmli dünyaya gelmektedir bunun yanında resmi olmayan rakamlara göre 35 çocuktan biri bu kaderi yaşamaktadır. Otizm bir metabolizma hastalığıdır bir engel veya yetersizlik grubu değildir. Otizm’li doğmak kader değil teslimiyetin, esaretin bedelidir. Bu bir oyun değil sadece milletimize geleceğimize biçilen oldukça pahalı bir kefendir.
Çocuklarımız sağlıksız dünyaya geliyor sağlıklı gördüğümüz çocuklarımızın bir çoğu da ne yazık ki normal zeka ile sınır zeka arasında sıkışmış haldedir. Çocuk annenin rahmine düşer düşmez yediği hormanal ürünlerden nasibini almaktadır. Dolayısıyla hormanal beslenen bir çocuk mutlaka bir takım uyaran eksikliği ile yaşamını sürdürmeye başlıyor genetiği ile oynanmış tohumların vatandaşlarımızın üzerinde bırakmış olduğu tahribatları yazmaya kalkarsak buradan Amerika’ya yol olur. Örneğin yetersiz veya zeka seviyesi çocuklara sahip ailelerin yüzde 80‘ i aile içi şiddet tartışma kavga eksik olmamaktadır. Yüzde 30’u çözümü boşanmada aramaktadır. Yüzde 20’i oranında çocuklar tembel, sorumsuz ve aptal sanılarak şiddete maruz kalıyor.  Yetersizliklere sahip olan çocukların tedavi ve eğitim giderleri için aile devlet ikilisi ciddi harcamalar yapmak zorunda kalıyor. Bu durum eğitim ilaç doktor derken ülke ekonomisine bile ciddi anlamda zarar vermektedir.  Önce sağlığımızı bozuyorlar sonra paramızı.
Üstelik sadece çocuklar sağlıksız doğmuyor yüz binlerce vatandaşımız şuanda şeker, böbrek, tansiyon, kalp, karaciğer, damar tıkanıklığı ve mide problemleriyle baş başa. Bu kader değil ancak tüketilen hormonal HİBRİT yiyeceklerden oluşabilir.
2001 yılınca Geogle Bush bir açıklama yapmıştı; "İstiyorum ki bütün dünyayı Amerika doyursun.” Şimdi demek istediğim perdenin arkasındaki oyunu anladınız mı?
Biz teslim alınamayacak bir milletiz gıda terörü ile esaret altına kontrol altına alıyorlar.
Tarihle yaşıt bir neslin son devletiyiz buna rağmen geleceği ipotek altına alınmış bizden sonraki nesillerde tehdit altındadır. Hormonal gıdalarla önce hastalığı işliyorlar sonra hastanelik edip ilaç satıyorlar kısacası hastalığa göre ilaç değil ilaca göre hastalık türetmekte sağlık terörünün üstüne yok.
Yıllarca Osmanlı dünyaya diz çöktürdü fakat adaletle hükmetti Amerika ise zorbalıkla esaretle ve kalleşçe bir sistemle tehdit etmektedir. Zehirleyerek hasta ve muhtaç ederek birçok kirli oyunun kuruculuğunu üstlenmektedir.
Avrupa hibrit GDOlu tohum satan bazı firmalardan ciddi tazminat almış ve genetiği ile oynanmış tohumları red etmektedir.
Şöyle birazda üreten bir ülke olan İran’dan bahsedelim. Sanayi gıda tarım gibi birçok üretimi kendi içinde üreten İran’a neden Amerika İsrail veya başka dünyayı yöneten aileler yön veremiyor.
Çünkü İran ambargo uygulansa bile bundan        etkilenmiyor kendi yerli kimyasal silahı bile olan bir ülkedir.
Ya biz ne haldeyiz! Amerika 1 ay ambargo uygularsa depolarımız dibe vurur kıtlık başlar. Düşünün ki bizlere yedirdikleri ürünler sadece sağlığımızı bozmuyor genetiğimizi de tahrip etmektedir.
Topraklarımız kısırlaştırılıyor, ithal tohum eken gelecek mahsul dönemi için yerli tohum bulsa ekmek için zehirden nasibini alan toprakta mahsul vermiyor.
Bunun adı yarınlarımız tehdit altındadır biz nesil olarak canını kanını Çanakkale’de Sarıkamış’ta Kurtuluş Savaşında Yemen’ de vatan için can veren dedelerimize minnetle yad ederken bizim torunlarımızda ardımızda lanet okuyacaklardır.
Torunlarımıza teslim alınmış 4 bir yanı kuşatılmış deposunda buğday bile olmayan bir ülke gelecek bırakacağımız için kendimizden utanmalıyız. Tabi utanacak yüzümüz kalmışsa… Hiç kimsenin kaldıramayacağı utançları yaşamamak adına derhal tüketen değil üreten bir ülke için yeni bir yol yeni bir hal almalıyız.
Hani bizim ziraat gıda mühendislerimiz hani bilim?
333 adamlarımız, yazarlarımız, profesörlerimiz, akademisyenlerimiz, hocalarımız nerdesiniz? Kaleminizi, bilgilerinizi, düşünce ve fikirlerinizi hangi emperyalist güçlere hangi global firmalara kaç paraya sattınız söyleyin.
Kefen biçilen sizin de çocuklarınız torunlarınız değil mi? Milletimize biçilen kefene kim veya kimler göz yumuyorsa hem yedi cihanda hem de ahirette iki elimizde yakasında olacaktır. 
Yarınlara umut olması dileğiyle…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *