Sıcak savaş mı soğuk savaş mı?
İnsanoğlu yaratılıştan bugüne menfaat, üstünlük kavgalarına başlamış ve bedellerini en ağır bir şekilde ödemiştir. Habil ve Kabil ile başlayan bu kavga kıyamete kadar sürecektir. Çünkü insanın olduğu her yerde menfaat savaşları son bulmayacaktır...
Sıcak savaşta; devlet olarak, ordu olarak bir savaşa girersin ya kazanırsın?
Ya kaybedersin?
Ya ölürsün ya da öldürürsün!
Ya bir karış toprak alırsın yada bir karış toprak kaybedersin. Neticesinde ya bu deveyi güdersin yada bu diyardan gidersin!
Şanlı ecdadımız Çanakkale, Kafkas, Filistin, Irak, Galiçya, Romanya, Makedonya, Hicaz ve Kanal cephelerinde gençliğini, hayatını ve hayallerini feda ettiler. Ama bir karış toprağı vermediler. Canlarını çiğnettiler ama vatanlarını ve bayraklarını çiğnetmediler.
Sıcak savaşta başarılı olamayan şer odakları soğuk savaş planları yaptılar, yapıyorlar...
Önlerine 100 yıllık bir plan koyup kademeli kademeli planlarının gereğini yapıyorlar. Herkes kendi cibilliyetinin gereğini yapacaktır. Bundan hiç şüphemiz olmadı.
Kâfir kafirliğini, münafık münafıklığını yapacak! Müslüman da Müslümanlığını yapacak, yapmalıdır...
Bir Siyonist Yahudi diyor ki; “Biz Osmanlı’yı topla, tüfekle bu şekilde yıkamayız, bu ümmetin birlik ve beraberliğini bu şekilde bölemeyiz. Bu milletin arasına tefrika ve nifak tohumlarını ekmeliyiz. Çünkü bunların elinde Kuran, yaşantılarında ise Hz. Muhammed (s.a.v) ‘in izleri var. Bu millette kardeşlik, komşuluk ve birlik beraberlik var. Biz bu millettin elinden Kur’an-ı Kerim’ i Almaya çalıştık fakat canlarını hiç düşünmeden verdiler.
Biz bu milletin elinden Kur’an-ı Kerim’i almayacağız; biz, Kur’an-ı Kerim’den bu milletin evlatlarını uzaklaştıracağız. Kur’an’a çok yakın olacaklar fakat çok da uzak olacaklar. Biz onları öyle şeylerle meşgul edeceğiz ki kafalarını kaldırıp Kur’an’a bakacak vakitleri dahi olmayacak”.
Bir millet sıcak savaşta toprak kaybedebilir. Fakat soğuk savaş sıcak savaştan çok daha tehlikelidir. Soğuk savaşta dinin, imanın, şahsiyetin, kimliğin alayı gidiyor!
Son 100 yılda soğuk savaşta
nelerimizi verdik nelerimizi!
Kadir kıymet bilmez olduk! Artık her şey madde ile ölçülür hale geldi. Tabii, kadir kıymet bilenler var ama milyonda bir...
Komşuluk vazifelerimizi unuttuk veya unutturuldu. İlim ehli, irfan ehli, gerçek sanatçılarımıza toplumda saygı ve hürmet var idi. Şimdi ise kıymetlerini çok az insanlar bilir hale geldi...
Daha düne kadar ecdada hakaret etmek, eleştirmek ve aslı astarı olmayan iftiralar atmak büyük bir meziyet olarak görülüyordu. Şimdi ise rant ve madde uğruna televizyon ekranlarına taşınıyor.
Ne değişti acaba?
Hz. Ömer (r.a)'e tek gözü çıkmış bir adam geldi ve adalet istedi. Hz. Ömer, "Düşmanını görmem lazım, belki de sen onun iki gözünü çıkardın" dedi.
Toplum olarak birbirimizin haklarına olan hassasiyetlerimiz kaldı mı acaba? Adalet anlayışımız bile tahribata uğradı maalesef...
İnsanlar yalnızlaşıyor. Anne-baba, baba-oğul, anne-kız birbiriyle konuşamıyor. Herkes kendi dünyasını kurmuş gidiyor.
Toplum olarak herkes birbirinin durumundan yakınır hale gelmiş. Değerler unutulmuş ve kalanlar yozlaştırıldığı için bu manzara oluşmuş.
Bizi biz yapan manevi değerleri canlı tutulup genç neslimize aktarılırsa bu problemler sıcağı gören buzun eriyip gittiği gibi yok olup gidecektir.