Tam zamanı
Çınar ağacının bir diğer adının ‘Ulu ağaç’ olduğunu biliyor muydunuz? Doğumun temsilcisiymiş aynı zamanda çınar. O yüzden yerlerini henüz apartmanların almadığı dönemlere kadar bahçelerine çocukları doğduğunda bir çınar ağacı dikermiş aileler. Hem doğduğunu temsilen hem de çocukları bir çınar gibi uzun ömürlü, güçlü, kudretli olsun diye.
Sonra yapraklarını geç dökerse kışın geç geleceğini, erken dökerse sert geçeceğini anlarmış eskiden insanlar. O zamanlar televizyon, telefon yok tabi, nerden ulaşsın hava durumu tahminlerine? En güzel tahmin yine tabiat ananın kendisinde.
Osmanlı döneminde ise geçmiş ile geleceği birbirine bağladığına inanılırmış çınarın. Ömürü çok uzun olduğundan nesiller boyunca gelenek ve görenekler, bolluk ve bereket daim olsun düşüncesiyle.
Çınarın meyvesi yaprağıdır. Gücü temsil eden bu ağacın yaprağını bir keç kez kırıp parçalar halinde kaynayan suda demleyip tükettiğiniz de ise kemiklerinizin güçlenmesini sağlarsınız. Yaş ilerledikçe kemik erimesinin ayak sesleri duyulmaya başlar. Yaş ilerlemeden yatırım yapmak gerekir ileriki dönemlere.
İşte tam zamanı.
Sonbahar...
Yaprakların döküldüğü şu dönemde üstüne basmayın o çınar yapraklarının. Alın bir kaç tanesini götürün gittiğiniz yere. Demleyip içmeyi ihmal etmeyin bu dönemde. Zira önümüz kış. Güneşe pek hasret kalacağız. Yapay D vitamini takviyelerindense her şeyin azı karar çoğu zarar ilkesiyle en doğal olanını tüketin. Hatta çocuklarınıza dahi gönül rahatlığıyla bir kaç yudum içirebilirsiniz sonbahar akşamlarında.
Dedim ya doğal, üstelik bedava.
Eskiler bugünleri düşünmüş ekmiş zamanında, hem nesillere aktaralım hem de evlatlarımız uzun ömürlü olsun düşüncesiyle. Sadece dikince değil aynı zamanda tüketince.
Yoksa bir Çınar kolay yetişmiyor. Gidenlerin ardından ‘koca çınarı kaybettik’ deniyor ya. Giden biz olmadan, çok geç kalmadan, nesiller boyu, güçlü olmak için. Tıpkı bir ‘Çınar’ gibi..
İlkeli Söz; Mayın da sessizdir, ta ki üstüne basana kadar...