Babadan oğula siyaset tutmadı tutmuyor
Türkiye’nin siyaset tarihine baktığımızda birçok olayları, darbeleri , muhtıraları, koalisyonları , kurulan partileri ve tarihe karışan partileri görebiliyoruz. Bunların içerisinde ilginç olanlardan biriside yaşadığı zamana siyasi olarak yön veren liderler ve oğulları..
Türk siyasi arenasında eğitimli olmak, başarılı olmak , akademisyen olmak liderlik için yeterli olmuyor. Liderlerin kitlelere hitap edecek , kitleleri yönlendirecek bir rüzgârı da olmalıdır. Yani liderlerde karizma olmazsa olmaz bir durumdur.
Türk siyasi hayatının son 50 yılına bir göz atalım. Siyasete damga vuran liderlerin çocukları, babalarının koltuklarına talip oldularsa başarılı olamadılar.
Tuğrul Türkeş ..
Alparslan Türkeş'in oğlu Tuğrul Türkeş, 1954 yılında doğdu. Alparslan Türkeş'in en büyük oğlu olan Tuğrul Türkeş, 1997'de Alparslan Türkeş'in ölümünün ardından MHP genel başkanlığına adaylığını koydu. Ancak başarılı olamadı ve Devlet Bahçeli seçimi kazandı. Tuğrul Türkeş bunun üzerine partiden ayrılarak Aydınlık Türkiye Partisi'ni kurdu ve genel başkanı oldu. Ardından da seçimlerde DYP ile koalisyon yaptı. Fakat DYP'nin 2002 yılında baraj altında kalması üzerine Tuğrul Türkeş siyaseti bıraktığını açıkladı. Ancak Bahçeli, 2007 genel seçimlerin öncesinde Tuğrul Türkeş'i partiye davet etti. Ankara'da birinci sıradan milletvekili adayı gösterilen Tuğrul Türkeş, TBMM'ye girdi.
Ahmet Özal ..
26 yıl geçmesine rağmen ölümü bugün bile tartışılan eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın oğullarından Ahmet Özal da siyaseti denemek isteyen isimler arasındaydı. ABD'de okuyan Ahmet Özal, 21. dönem Malatya bağımsız milletvekilliği yaptı. Daha sonra önce Demokrat Parti'de Başkanvekilliği yapan Ahmet Özal, ardından Anavatan Partisi'nin 2009 mahalli seçimlerde İstanbul Büyükşehir belediye başkan adayı oldu. Son dönemde Ahmet Özal, "DP'nin başına geçmek istediğini" açıklamıştı. Ancak Özal bunda da başarılı olamadı.
Erdal İnönü ..
İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün oğlu Erdal İnönü, uzun yıllar yaptığı öğretim üyeliğinin ardından 1983 yılında siyasete atıldı. Sosyal Demokrasi Partisi'nin (SODEP) kurucu Genel Başkanı olan İnönü, 1986'daki ara seçimlerde İzmir Milletvekili seçilerek TBMM'ye girdi. 1987 ve 1991 genel seçimlerinde yeniden aynı ilden milletvekili seçilerek parlamentoda görevine devam etti. SODEP ile Halkçı Partinin birleşmesi sonucu kurulan SHP'nin Genel Başkanı seçildi. 1993 yılına kadar bu görevi sürdürdü. DYP-SHP koalisyonu döneminde başbakan yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev aldı. SHP'nin CHP ile birleşmesinin ardından koalisyondaki değişiklik nedeniyle Dışişleri Bakanı olarak kaldı. İnönü, Baykal'ın dönüşüyle siyaseti bıraktı ve 2004'ten sonra Sabancı Üniversitesi ve TÜBİTAK Feza Gürsey Enstitüsü'nde görev yaptı. İnönü 2007 yılında hayata gözlerini yumdu.
Aydın Menderes ..
1946 yılında Ankara'da doğan eski Başbakan Adnan Menderes'in en küçük oğlu Aydın Menderes'in siyasi hayatı yaşadığı talihsizlikler nedeniyle beklendiği gibi çok uzun sürmedi. Siyasete 1970'de Aydın'da Demokratik Parti'nin İl Başkanı olarak giren Aydın Menderes, 1977'de Adalet Partisi Konya Milletvekili oldu, 1978'de ise aynı partinin Genel İdare Kurulu Üyesi oldu. 12 Eylül sonrasında 10 yıl siyasetten yasaklılar kapsamında yer aldı. Yasakların kalkmasının ardından 4 yıl siyasetten uzak durdu. 1993'de kurucusu olduğu Büyük Değişim Partisi Genel Başkanlığına seçildi. 1994'de bu partinin birleşmesiyle Demokrat Parti Genel Başkan'ı oldu. 1995'de Refah Partisi'nden İstanbul Milletvekili olan Aydın Menderes 1996 yılında aynı partinin Genel Başkan Yardımcılığı'na getirildi. 1999'da Fazilet Partisi'nde İstanbul Milletvekili olan Aydın Menderes aynı yıl partisinden istifa etti. 3 Kasım 2002'de DYP'den Aydın Milletvekili adayı olan Menderes, geçirdiği kaza sonrasında kol ve bacaklarını kullanamaz hale geldi.
Serdar Denktaş..
1959 Lefkoşa Kıbrıs doğumludur. KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın oğludur. İsmi Kıbrıs Türklerinin bağımsızlık mücadelesiyle özdeşleşen Rauf Denktaş Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde Başbakan yardımcılığı yaptı. Kıbrıs Türk Federe Devleti'nin Devlet başkanı olan Denktaş, 1983 yılında KKTC'nin ilan edilmesiyle birlikte cumhurbaşkanı oldu. 2005 yılına kadar da yapılan seçimleri kazandı.
Serdar Denktaş ise siyasi kariyerine Ulusal Birlik Partisi'nde başlayan milletvekilliği ve bakanlık yaptıktan sonra Demokrat parti başkanlığına seçildi. 1996-2000 yılları arasında koalisyon ortağı olarak KKTC'de başbakan yardımcılığı yaptı. Ancak partisi hiçbir zaman tek başına iktidara gelmedi.
Monarşi ile babadan oğula yönetilen ülkelerin çizdiği olumsuz tablodan dolayı Türkiye'de yaşayan halkta ciddi bir muhalefet oluşmuştur.
Yani tabandaki halkta babadan oğula siyaset yapanlara karşı bir sempati değil, acayip derecede antipati mevcuttur.
Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi blok siyasetin getirdiği son noktada siyasiler daha kucaklayıcı ve yapıcı bir kullanmalıdır. Halka sempatik gelmeyen yada iletişimi doğru kuramayan siyasetçilerin önümüzdeki siyasi arenada hiçbir şansı olamayacaktır.
Kaldı ki babadan oğula yapılan siyasi hareketlerin etkili olmadığını ve uzun ömürlü olmadığını tarihin tozlu sayfalarında gördük, göreceğiz..