Suçlular ve güçlüler
Birazdan okuyacaklarınızla ilgili benzer konularda siz de eminim benim gibi defalarca isyan ettiniz.
Ettiniz de ne değişti?
Dünya değişti.
Kullanılan teknoloji değişti.. İnsanların zevkleri, kıyafetleri, hayat tarzları değişti.. Sokaklar, caddeler, yaşam alanları değişti.
Takımların kadroları, tv programlarının içerikleri, siyasetin dengeleri değişti.
Değişmeyen tek şeyin değişim olduğu dünyada, değişime ayak uyduramayan bir tek Türk Ceza Kanunu kaldı desek, yeri var.
Şimdi bu noktada gelebilecek itirazlara karşın bir parantez açalım.
Bugüne değin ufak tefek yapılan değişiklikleri tabi ki kastetmiyorum.
Kökten bir değişiklikten bahsetiyorum.
Suçu teşvik eden değil, caydırıcı olan cezaların yer aldığı ‘Yeni Nesil’ Türk Ceza Kanunu’ndan.
Ben hukukçu değilim ancak sıradan bir vatandaş olarak böyle bir habere isyan etmemem elde değil.
Yine yürek yakan bir evlat acısı...
Gencimizin adı ‘Halit Ayar’ Halit, elektrik mühendisliği bölümünü bu yıl bitirmişti.. İstanbul Teknik Üniversitesi'nde ‘Yüksek Onur’ listesinde, çift anadalda eğitim alıyordu.
Yurtdışında Erasmus eğitimi almış ve önümüzdeki günlerde Berlin'de yüksek lisans eğitimine başlayacaktı.
Aynı zamanda kıtalararası yarışan lisanslı bir yüzücüydü.. Ailesinin gurur kaynağı, çevresinin sevgiyle takdir ettiği, parmakla gösterilen pırıl pırıl bir gençti.
Fakat günler önce arkadaşları ile Taksim'de bir durakta otururken, ‘Emrah Y.’ isimli 24 sabıkası olan bir mahkum tarafından bıçaklanarak hayatını kaybetti. Yanlış duymadınınız bu zatın bir değil, 5 değil, 10 değil, tam 24 kez sabıkası varmış. Ve bu suç
makinesi yine, yeni, yeniden suç işlemiş, mahkum olmuş. Ve tüm bunlara rağmen mahkum haliyle cezaevinden izinli olarak dışarı salınmış. Kanunlarımız gereği cezaevinden izin alarak çıkabiliyormuş!
İnsani hakkıymış!
Peki soruyorum; Bunun kaşı, gözü, saçı, başı, elleri, kolları, ayakları var diye buna insan diyebilir miyiz ki bunun bir hakkı olsun? Defalarca sabıkası bulunan bu zatı, değil izinli dışarı salmak belki de ömür boyu hapisten çıkarmamak gerek ama öyle yan gelip yatırarak değil. Hani o madenlerde yerin bilmem kaç metre altında canları pahasına kömür çıkaranlar var ya işte tam da onların yerine madenin en tehlikeli ve en zorlayıcı bölümlerinde saatlerce kan ter içinde devlet için bedelsiz çalıştırarak.
Bir taşla bir kaç kuş vurucaksın.
Kanunları değiştirirken tasarrufun bu kadar konuşulduğu ve ihtiyaç duyulduğu aşikar olan bu dönemde en başta hapishanelerden başlayacaksın.
Hapishaneler artık öyle yan gelip yatma yeri olmayacak.
Devlet için hem iş gücü elde edeceksin hem de akıttığı alın teri ile bir daha ceza almamak için aklını cezaevinde bıraktırarak salıvericeksin onu dışarı.. Bakalım başkasının canını artık bu kadar kolay yakıverecek mi?
Maalesef Halit, ülkemize değer kazandıracak, belki yüzme alanında bayrağımızı dalgalandıracak belki de dünya çapında bir bilim insanı olup dünyayı değiştirecekken değişmeyen kanunlarının kurbanı oldu.
İlkeli Söz; ‘İçten bir gülümseme ile tatlı dil belki de dünyayı değiştirir kim bilir!..’