İstismarcılara sessiz kalmak şerefsizliktir
Bugün ki köşe yazımı yazarken utanç tablosu bu durumu köşeme taşıyıp taşımamakta kararsız kalsam da belki birkaç vatandaşımızı bilgilendirme imkânı bulurum diye yazmaya karar verdim. Umarım bazı kör noktalara ışık tutup aydınlatabilirim.
Değerli okurlarım, bilinmelidir ki ebeveynler olarak her daim çocuklarımızın dinini tanımasını ve en güzel şekilde yaşamasını isteriz. Çünkü çocuklarımızın ülkesine ve milletine faydalı bireyler olmasını isteriz. Evlatlarımızın ahlaklı ve adaletli bir insan olarak yetiştirmekte en büyük arzumuzdur.
Hal böyleyken dinimizi daha iyi öğrenebilmesi için tarikatlar, cemaatlar, kurslar, yurtlar ve yatılı medreselere çocuklarımızı teslim ediyoruz. Okul dönemlerinde bazen yarım bazen yatılı falan derken ebeveynler olarak bu yönde karar alıyoruz.
Ve çocuklarımızı ne olduğu belirsiz Allah yolundan şaşmış gözleri kör kalbi taş nefsine yenilmiş, helak olan Lut kavmini kendilerine idol seçmiş birkaç şerefsize denk gelmemesi nerdeyse imkansız bir hal almış. Susayım diyorum ama gönül razı değil. Buna susmak dilsiz şeytan olmak değil midir? Ümraniye’de bir Kuran kursunda tecavüze uğrayan dört yaşındaki çocuğun neler çektiğini düşünebiliyor musunuz? Bu sadece bir tanesi tabi, bir de ortaya çıkmayanlar var ki yürek yarası!
Elaleme namus, fazilet, erdem dersi vermeye kalkışmadan evvel; memleketin dört bir tarafında, “Din öğreteceğiz” diye açtığı denetimsiz, sorgusuz, sualsiz kurslarda, yurtlarda yüzlerce, binlerle gerçekleşen taciz ve tecavüz vakalarının hesabını kim verecek! Bursa’daki ‘Badeci’ şeyhin müritlerine yaptıklarını ise bahsetmek bile istemiyorum. Ahlaksızlık nedir diye sorsalar tam karşılığı diyebilirim.
Tüm vatandaşlarımıza şiddetle öneriyorum ki çocukların ergen yaşlarında en çok aile terbiyesine, aile ortamına sevgisine, şefkatine ihtiyaçları var. Küçük savunmasız çocukları belki evde yaramazlık yapıyor diye aile ortamından koparıp din tüccarlarının eline vermeyi doğru bulmuyorum. Ben evladımdan bir gün bile ayrı kalsam aklım fikrim onda kalır, gece uyanıp üstüne örter kontrol ederim. Bir anne bir baba emin olmadığı çaresiz ağlayarak yatılı kursa gitmek istemeyen evladını hangi vicdanla teslim edebiliyor bilmiyorum anlamıyorum anlaşılır bir durumda değil. Gelin vazgeçin bırakın kursları cemaatleri şurayı burayı kendi çocuklarımızı önce kendimiz ahlaklı ve erdemli bireyler olmayı hep beraber öğretelim.
Kimseye kastim yok ama bir cemaat düşünün seramik, meyve suyu fabrikaları, arazileri, daireleri, zırhlı arabaları hastaneleri, yatları katları her şeyleri var da var. Sorarım sizlere para dönen yerde Allah rızası olur mu? Şimdi düşünün Ahmet Hoca’nın yatı var, Mehmet Hoca’nın katı var. Sorsan dini onlardan iyi yaşayan yok onlardan iyi öğreten yok.
Para için dini eğitim vermek din tüccarlığından başka bir şey değildir. Daha kaç tane evladımız bu din tüccarlarının pis amellerine alet olacak. Ne olursunuz çocuklarınıza sahip çıkın sıra sizin çocuğunuza gelmeden iş işten geçmeden uyanın. Çocuklarınızın başına neler gelebileceğinin hiç garantisi yok. Bu cemaatlar, vakıflar ve dernekler yıllardır yoksulluğu istismar ediyor, yoksulluktan besleniyor...
Kimse şimdi çıkıp "ama hepsini böyle karalamaya hakkınız yok" demesin. "Bu münferit bir olaydır, kişisel bir suçtur" demesin! Orada ne kadar kirli işlerin döndüğünü hepimiz biliyoruz kabul edin. Ama kimi akıl yoksunluğundan susuyor, kimi de cebi dolduğundan. Olansa sadece çocuklara oluyor.
İster 3 yaşında olsun ister 13 yaşında olsun çocuk çocuktur. Bırakmayın kardeşim evlatlarınızı ne olduğu belirsizlerin yanına.
Millet olarak artık fabrika ayarlarına dönmenin zamanı geldi de geçiyor özümüze dönersek ancak sağlıklı erdemli bireyler yetiştirebiliriz.
Benden size bir dost tavsiyesi gerisi size kalmış.
Umarım birkaç kişiye faydalı bir yazı olmuştur.
Kalın sağlıcakla.