Reklamı bol icraatı kısır
Son yıllarda yaşadığımız siyasi gündemler hayatımızın hemen hemen tamamına girdi. Yediden yetmişe bütün toplum sabah akşam siyaset konuştular. Yeri geldi uzun uzun tartıştılar, eleştirdiler, yeri geldi ayrıştılar, yeri geldi aynı sorunları, sıkıntıları dile getirdiler... Siyasi partilerin büyükşehir adayları, ilçe belediye başkan adayları, meclis üyesi adayları kendi üzerine düşeni gece gündüz, sabah akşam demeden çalışarak gösterdi.Kâh kapı kapı dolaştılar, kâh sokak sokak gezdiler , kâh güldüler, kâh hüzünlendiler...Bir vatandaş olarak geçtiğimiz yerel seçimlerdeki yarışa hep birlikte şahit olduk. Halk, tercih iradesini sandıkta kullandı ve yerel yöneticilerini seçti. Seçim kampanyasında yapılan konuşmalar güzel, vaatler güzel, yapacağım denilen yatırımlar güzel ... Şimdi ise halk seçtiği yerel yöneticilerden hizmet bekliyor.
Halk belediye başkanlarında ne bekliyor
- Neşeli, Güleryüz
- Samimiyet
- Tevazu
- Az konuşan, çok iş yapan
- Gösterişten uzak ,israftan uzak, sadelik ve az reklam , bol icraat bekliyor...
Neler beklemiyor...
- Somurtkan, agrasif bir yüz
- Yapmacık, samimiyetsiz bir tavır
- Kibir, enaniyet
- Çok konuşan, az iş yapan
- Etrafında ordu gibi korumalar, lüks arabalar ile israf
- Bol reklam değil, bol icraat bekliyor...
Neredesiniz hayırsever
dernekçiler!
Toplumdaki demokrasinin sağlanması noktasında STK( Sivil Toplum Kuruluşları) ve dernekler maalesef üzerine düşeni layıkıyla yerine getiremedi.Seçim zamanında sahneye çıkan , boy gösteren ve kendilerini kasıla kasıla kanaat önderi olarak tanıtanlar neredesiniz? Seçim bitti sizlerde gündemde değilsiniz ! Sadece seçim zamanında mı boy boy fotoğraflar çekip, sonrasında kendi kabuğunuza çekileceksiniz ! Reklamı bol fakat icraatı kısır olan yöneticilerin topluma hiçbir faydası yoktur! Dernekler sadece cenazelerde mesaj atan ve taziye yerine kullanılan bir yer haline gelmiştir. Sadece cenaze...Bu STK ve dernekler niçin çalıştay yapmazlar!Sosyal , kültürel çalışmalar yapmazlar ! Tertemiz gençlere sahip çıkıp onların eğitimlerini, kültürlerini ve dünyaya bakış açılarını zenginleştirip onları topluma faydalı birey olarak kazandırmazlar! Yakın zamanda üniversite tercihlerini yapacak gençlerimize , üniversite hayatında maddi ve manevi destek için bir araya geldiniz mi ? Gençlerin eğitimi ve kariyerleri için bir çalıştay yaptınız mı? Asıl vazifeleri dayanışma ruhu tesis edip gelecek nesillere aşılamazlar! Ve çok enterasan bir durum bu STK ve derneklerde yıllarca aynı simalar , aynı sözler ve aynı düşünceler...Siyasetin arka bahçesi haline gelen dernekler revize edilmelidir ! Siyasi tarafgirlik, şan, şöhret ve makam peşinde koşan yöneticiler revize edilmelidir ! Dernekçiliğin uzun vadeli ve toplumun her kesimine dokunması için yönetici kadrosu eğitimli, tecrübeli ve en önemlisi oturduğu koltuğu bir vasıta olarak görmemesi gerekir! Bu yönetici kadrolar; yeri geldiğinde vakitlerinden, yeri gediğinde imkânlarından fedakarlık yapmalıdır. Aksi halde yöneticiliği; bitmek bilmeyen meslek haline getirenler, insanlar tarafından şöhret olmak isteyenler, nefsi çıkarlarını gözetenler ve reklamın dışında hiçbir proje üretmeyen yöneticiler! Farkında olmadan toplumun birlik ve beraberliğine darbe vuruyorlar !
STK ve Derneklere Hatırlatma
1- Derneklerde farklı konu ve zamanlarda sohbet, konferans, geçmişten gelen kültürlerimiz ve bilgilendirme programları hazırlanmalı, gençlerimiz idealist ve aktivist düşünceler çerçevesinde topluma nasıl faydalı olabilirler konusunda aydınlatılmalıdır.
2- Bütün gençleri kapsayacak projeler üretilmeli ve hayata geçirilmelidir. Gençlerin eğitim ve kariyerleri için çalıştay yapmalıdırlar.
3- Proje üstüne proje üreten, daha büyük hedefleri olan, bulunduğu toplumu bir adım daha öteye taşıma derdi olan kişilere sahip çıkmalı ve yönetimde söz vermelidirler.
4- Dernekler siyaset üstü bir mecralardır. Dernekler tarafsız ve ayırt etmeden her vatandaşa hizmet etmelidir. Son söz olarak , becerememek ile ihanet arasında ince bir çizgi vardır. Bir yönetici seçilir veya atanır, lakin bazen eğitimi, bilgisi ve fıtratı gereği başarısız olabilir. Bu gayet doğaldır, hayatın bir parçasıdır. Bu yüzden üyeler de, toplum da anlayışla karşılar. Fakat beceremediği halde koltukları işgal edenler, toplumun kazanımlarına engel olmaları sebebiyle kul hakkına girerler, vebali büyüktür. Aynı zamanda bu tutum içinde olmak topluma yapılan bir ihanettir.