Müslümanların sekülerizm (dünyevileşme) hastalığı
Bugün konuşacağımız, tartışacağımız hatta üzerinde duracağımız en önemli konulardan biriside sekülerizm'dir. Dünyevileşmek, yani manadan, değerlerden uzak sadece madde ve kazanç..
Nedir bu sekülerizm (dünyevileşme)?
Sekülerizm; toplumda ahiretten ve diğer dinî, ruhanî meselelerden ziyade dünya hayatına odaklanılması yönündeki hareket, şeklinde nitelendirilir. TDK, sekülerizm kavramına karşılık olarak dünyacılık, dünyevileşme diye nitelemiştir.
Bu sekülerizm (dünyevileşme) Müslüman aleminin içerisinde bir veba hastalığı gibi günden güne yayılmaktadır.
Yarım asırdan bu yana bilhassa Müslümanlar giderek dünyevi bir yozlaşma yaşamaktadırlar. Başta körfez ülkeleri olmak üzere İslam ülkelerinde dünyevileşmenin inanılmaz bir hızla ilerlediğine hayretler içerisinde görmekteyiz.
Lüks ve israf Müslümanları esir almış, burnunun dibindeki fakir ve ihtiyaç sahiplerini göremez hale getirmiştir.
Halbuki peygamberimiz geçmişten günümüze işaret ederek şöyle buyurmuştur;
"Her ümmetin bir fitnesi (bir imtihan sebebi) vardır. Benim ümmetimin fitnesi de dünya malıdır." (Tirmizî, Zühd: 26)
Her geçen gün insanlar sekülerizm girdabının içerisinde kaybolurken maalesef yolunu en fazla kaybedenler Müslümanlar oluyorlar..
Güneşi görünce eriyen kar gibi Müslümanların infak, paylaşma, yardımlaşma ve kardeşlik duygularını sekülerizm (dünyevileşme) eritiyor, bitiyor..
Mal- mülk, makam-mevkii kaygısı artık hastalık haline dönüşmüş, bu kişiler hem kendilerine hemde çevresindekilerini tahribata uğratmaktadırlar.
Ağızlarından Müslümanlığı düşürmeyenler ve her cemiyette göğüslerini gererek bunu dile getirenler neredesiniz?
Yılda altı milyon insan açlıktan ölüyor!
Afrika 'da her dört insandan birinin aç ve her gün 24 bin insan açlıktan ölüyor!
Her yıl 0-15 yaş arası 15 milyon çocuğun yeterli besin ve temiz su olmadığı için hayatını kaybediyor!
Ülkemizde ise TÜİK'in açıkladığı nisan ayı işsizlik rakamlarına göre işsizlik 3.4 puan artışla yüzde 13 oldu. Lüks hayatlarından vazgeçemeyenler bu işsizlik oranlarını görmüyor mu?
Yine ülkemizde günde altı milyon ekmek çöpe atılmaktadır. “Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz, Allah israf edenleri sevmez” ayeti herkesin dilinde olmasına rağmen yüzde 99’u Müslüman olan ülkemizde bu kadar ekmeğin çöpe atılması nasıl izah edilebilir?
İbn Haldun, toplumların yıkılışını fetih, ganimet, konformizm, rehavet ve çöküş olarak açıklar. Bugünkü çöküşe giden toplumlar ise yokluktan değil, varlıktan, refahtan, israftan, taklitten, tüketim hastalığı ve marka hastalığından olacaktır.
Gün geçtikçe Müslümanlar sekülerizm (dünyevileşme) girdabından çıkamaz hale gelmiştir.
İlimsiz, irfansız, kültürsüz ve sanat’tan uzak toplumlar pusulasız gemiler gibidir.
Pusulası olmayan gemiler denizlerde batmaya mahkumdur.
İlimde, irfanda, kültürde ve sanatta değil,
Lükste, israfta, tüketimde ve markada yarışır hale geldik!