AKP ve MHP seçmeninin iradesi yok mu?
Seçimler elbette kazanmak için yapılır. Buna kimsenin itirazı olmaz olamaz. Partiler kurulur, gelişir, plan ve programlarını yapar halka sunar. Halk ta eğer biat kültürü yoksa programa bakar ve beğendiği partiye oyunu verir.
O parti iktidar olur veya olmaz ama, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” olduğuna göre herkes halkın iradesine saygılı olmak durumundadır.
Yaklaşan mahalli seçimler öncesinde partilerin tavır ve davranışlarına bakıldığında hiç birinin diğerinden farkı yok.
Tümü halkın iyi yaşaması ve yaşam standartlarının artması için onlara, proje, rahat yaşam, demokrasi, hak, hukuk, çağdaşlık, huzur, kültür ve sevgiyle saygılı bir yönetim vaad etmesi yerine, onunla birleşelim, bununla ittifak yapalım ve seçimi kazanalımın derdinde.
Ne zaman ne yaptığı ve ne yapacağı belli olmayan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), birkaç hafta önce, “Biz her yerde adayımızı çıkaracağız. İttifakımız Cumhurda devam etmektedir” dedi. Buna Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), “Haydi bakalım herkes yoluna” diye cevap verdi.
Sonra ne olduysa MHP yedek olduğunu hatırlayıp, “Biz Ankara, İstanbul ve İzmir de aday çıkarmayacağız. Buna karşı, Adana, Mersin, Osmaniye ve Manisa’yı istiyoruz” dediler.
Buna duyan AKP üç büyük il için derin bir oh çekti. Ancak, daha önceleri, “Kuvvetli olduğumuz yerlerde aday çıkarmaz isek, seçmenimize ne deriz?” diyen AKP değerlendirme sonucunda MHP’nin istediği iller için kararını açıklayacağını belirtti.
Şimdi tam da burada, demokrasilerde ve egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu söylenen ülkemizde, genel seçimlerde ittifaklarla taraf olunmakla birlikte her seçmen kendi partisine oy verebiliyordu.
Mahalli seçimlerde ittifak bu ruha tam olarak uymamaktadır. Yerel de o yöreyi bilen tanıyan adaylar varken, partili vatandaşlar bir den önlerine konulan birine oy vermeye zorlanıyor.
Bu durum yurttaşın iradesinin yok sayıldığı anlamına gelmiyor mu?
Mesela Bahçeli Ankara’da gidip AKP’nin adayına oy vermeyi içine sindirebilecek mi?
Aynı duygu ve düşünceler diğer tüm partililer içinde geçerlidir. AKP’li seçmen partisine hizmet etmiş iktidarın nimetlerinden yararlanmış, şimdi gidip kendilerinin yardımcısı olan bir partinin adayına oy verecek öyle mi?
Bu dayatma değil de nedir?
Düpedüz vatandaşın iradesinin pazarlanması ve satılmasından ibarettir.
Bu durum aynı şekilde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve İYİ Parti içinde geçerlidir. BU iki partinin ittifakında da İYİ parti Ankara’yı istemektedir.
Şimdi bu devleti kuran CHP, devletin Başkenti Ankara’yı İYİ partiye vermesi ne kadar mantıklıdır.
BU nedenle ittifaklar yapılırken çok iyi düşünülmelidir. Vatandaş, iradesine el konulup yönlendirilmeyi benimsemeyebilir.
O nedenle; adaylarda il, ilçe ve beldelerine kimin yararlı olacağı, halkta karşılığı olan, kendisine hizmet edeceğine inanılan, ocu, bucu, oralı buralı ayırımı yapmadan, inanış ve kimliklere bakmayacak, halkın amca, dayı, bacı, diyeceği, kendilerine hakemlik yaparak haklarını koruyacağına inanılan bir aday olunca merak etmeyin halk sandıkta ittifakını yapar. Zaten yerel seçimlerde alınan oylarla genel seçimlerde alınan oyların farklı olması da bundan kaynaklanmaktadır.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Biz sandıkta ittifak istiyoruz. Orada yapacağız” diyerek bu duruma defalarca dikkat çekmişti.
Ayrıca yerelde ittifaklar, partililerin, hemşerilerin, adayların, meclis üyelerinin akrabalarıyla yapacakları dirsek temaslarıyla da bu ittifak sağlanacak ve hak eden kazanacaktır.
İnanıyorum ki ne zaman ne yapacağı belli olmayıp iradesini ortaya koyan, “Çarıklı erkan” denilen halk iradesini satanlara inat yukarıda belirttiğim özelliklerdeki adaylara sahip çıkıp, onları iktidara taşıyacak ve böylece iradesini satanları da, protesto edip onlara bir ders verecektir…