Başımıza taş mı yağsın!
Yandı yüreğimiz hem de pare pare... 4 seneye ne acılar sığdı. Leyla oldu acının adı, Eylül oldu.
Gün oldu güneş doğdu ama minik çocuklara yaşatılan acılar son bulmadı.
Ne oldu toplum olarak bize, hani başımızda taşıdığımız insanlık mertebesine ne oldu?
***
Günahsız, masum ve savunmasız çocukları öldürmese bile ruhlarını katledenler semanın ve yerdekilerin azabından muhakkak nasibini alacaktır.
Ama biliyoruz ki sadece cezalar hiçbir zaman caydırıcı olmayacak.
Kaç ananın daha evladının toprağını öpmesi lazım, kaç minik bedenin acılar içinde kıvranması gerekiyor.
Hiç sorgusuz sualsiz bir şeker için katilinin elini tutup giden Eylül'e acımadılar.
Leyla ise açlıktan ağlaya ağlaya göçtü bu yaşamdan.
***
Oysa kokuları daha analarının burnunda...
Onlardan arda kalan kıyafetleri koyunlarında...
Millet olarak git gide lut kavmine benziyoruz.
Taşlar mı yağmalı başa, ebabil kuşları mı gelmeli yoksa dağlar, taşlar, denizler, yer gök dile mi gelmeli...
Herkes önce kendi ailesinden pay biçmeli karar verirken kınıyorum diyen milletvekilleri, bi kereden bişey olmaz diyen bakanlar da dahil.
Herkesi görev başına davet ediyorum.
Oy oy diyen istediğini alan tüm siyasilere de sözüm var.
Sizin çocuğunuz olsaydı da kınayıp geçebilecek miydiniz, ya da bir kereden bir şey olmaz diyebilir miydiniz?
Bu kadar istismar, bu kadar masum ölüm birileri bize bir mesaj mı vermeye çalışıyor anlamış değiliz.
Soruların yüzlercesi cevapsız dönüyor başımızda.
Bana sorarsanız, çocuk istismarının karşılığı idam olmalı!
Bu kadar net!
***
Bu konuda bir düzenlemenin henüz resmi olarak yapılmayacağını biliyorum.
Ama en ağır ceza neyse, onun uygulanması gerektiğine inanıyorum.
52 oyla seçilen 81 milyonun 1. Devlet Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a da büyük görev düşüyor.
Bu Aziz milletin kınayacak halide gücü de sabrıda kalmamıştır.
Bizler anayız, babayız, amcayız, teyzeyiz.
Hepimizin yüreği ayrı ayrı kan reva içinde.
Kınama değil her türlü istirmarcı alçaklara gereken cezaların verilmesini talep ediyoruz.
Bu masmavi gökyüzünün altında şen çocuk kahkaları yükselmeli artık göklere, ağlayan anaların feryatları değil. Bir çocuğun gülümsemesi kalmalı akıllarda, dehşet dolu son bakışları değil.
Hepimiz çocuklarımızı bilinçlendirelim önce yakın çevremiz sonra yabancılar hakkında.
'HAYIR' demenin yollarını öğretelim onlara.
Yoksa tehlike hem çok büyük he de çok üzücü!