Justin, Çipras, Makron, Ali Koç’tan sonra sıra Muharrem İnce'de mi?
Batıda sosyal demokrat rüzgarları eserken, beraberinde genç ve ideal yöneticiler gelmeye başladı. Bu hareketin başlangıcını Kanada Başbakanı Justin Trudeau başlattı ve ülkesine Başbakan oldu. Şimdi kendisi de memnun Kanadalı da. Sokaklarda geziyor. Ne koruması var ne de onlarca makam aracı. Bazen bisikletle geziyor. Alışverişini kendisi yapıyor.
Arkasından bu değişim ve dönüşüm rüzgarları komşumuz Yunanistan da başladı. Çipras seçimlere girdi ve Yunanistan başbakanı oldu. Evinde oturuyor. Bir başbakan gibi değil de, o mahallenin eski bir sakini gibi.
Batmış ve bitmiş olan Yunanistan’ı toparladı Yunan halkının da ilgi ve sevgisini kazandı. Yetmedi Avrupa Birliği bu zamana kadar Yunanistan’a yapmadığı yardımı Çipras zamanında aldı. Eskilerde Kuzey Avrupa’dan ülkemize gelen turistler şimdilerde akın akın Yunanistan’a gidiyor.
Kanada, Yunanistan derken arkasından genç kuşağın temsilcisi bu kere Fransa da kendini gösterdi. Seçimlere giren Makron kazandı ve Fransa’ya Cumhurbaşkanı oldu.
Fransızlar memnun. Ülkesinin haklarını iyi savunduğu gibi halkına huzur, demokrasi ve refah getirdi. Avrupa Birliği'nde etkin ve saygın bir yeri var. Böyle olunca da sanayi ve ticareti geliştiği gibi, yabancılar tarafından en çok ziyaret edilen yer. Ülke gelirinin büyük bir bölümü bacasız sanayi sayılan turizmden. Paris’i ziyaret eden turist sayısı ülkemize gelen turistten fazla.
Geçtiğimiz günlerde Hollanda Başbakanı Mark Rutte’yi elindeki kahveyi döktüğü için paspasla temizlik yaparken izledik. İşin ilginç yanı Başbakan Rutte, temizlik yaparken, temizlikçiler de, “Aman Sayın Başbakanım sen dök biz temizleriz” demediler. Paspas ve el bezi ile döktüğü kahveyi temizleyen Başbakan’ı alkışladılar.
Özlediğimiz arzu ettiğimiz demokrasi bu işte. Ülkemizde olduğu gibi birbirine çamur atan, hakaret eden, “Aman ne yapsam da bir açığını bulsam” diyerek arayanlar değil.
Ülke bizim ülkemiz aynı teknedeyiz. “Bilmem kaç sene evvel böyle yapmıştın” diyenler değil. “hatasız kul olmaz. Aynı hataları biz yapmayalım” diyen yöneticileri çok özledik çoook.
Bu değişim ve dönüşüm rüzgarları ülkemizde de esmeye başladı. Bu hareketin öncüsü şimdilik Ali Koç gibi gözüküyor. Özlem ve demokrasi o kadar özümsenmiş ki, bu zamana kadar hiç görülmemiş bir oy farkıyla genç, dinamik, girişimci ve Atatürkçü Ali Koç yılların duayen ve yorgun Başkanı Aziz Yıldırım’a 14 bin oy fark atarak Fenerbahçe camiasının yeni başkanı oldu. Fenerbahçeliler Ali Koç’un başkanlığını sanki şampiyon olmuşlar gibi kutladılar.
Şimdi önümüzde çok önemli, Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimleri var. İktidar partisi içinde metal yorgunu olanların çoğunlukta olduğunu görmüş olmalılar ki, seçme ve seçilme yaşını 18’e düşürdü. Her ne kadar listelerde gençlerimiz olmasa da, bu bir başlangıçtır. Gelecekte olur ve bu bir kazanımdır.
Mitinglere baktığımızda gençler meydanlar da ağırlıklı olarak Muharrem İnce’nin etrafında toplandıklarına göre, batıda ezsen yenileme ve gençleştirme işlemini gerçekleştirmeye kararlı gibi görünüyorlar.
İnce, “Erdoğan’ın, çıraklık, kalfalık ve ustalık devri bitti. Şimdi emeklilik zamanı” dediğine göre, batıdan esen demokrasi, değişim, dönüşüm ülkemizde de esecek mi? Bekleyip göreceğiz.
Bu değişimin 8 Temmuz'da ya tamam ya da devam şeklinde sonuçlanacak.
Kimileri, “Esas metal yorgunluğu en başta, Yeter artık” derken, diğerleri ve özellikle sokak, “Tamam da ya geçtiğimiz seçimlerde olduğu gibi bir hile hurda, çalma çırpma olur mu?” endişesini taşıyorlar.
O nedenle olmalı ki, İnce, “seçim gecesi YSK’nın önüne avukat ordusuyla gideceğim” diyor.
YSK ise, can güvenliği bahanesiyle 150 bine yakın seçmenin yerinin değiştirildiğini açıklıyor. Eee, bu durumda sokağın endişelenmesine sebep oluyor.
Ayrıca hani terör bitmişti.
Yapılacak seçimlerin tüm bu endişelerin geride kalmasını ve aydınlık bir gelecek, refah, huzur ve çağdaş bir ülke olmazı sağlamasını diliyorum.