Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı az bulutlu
15°
Ara

Menfaatsiz iyilik var mı?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Menfaatsiz iyilik var mı?

Kurt günlerdir kendisini kovalayan avcılardan kurtulmak için koşmaktan bitkin ve karnı açtır. Artık koşamayacağını anladığında bir köylüye rastlar ve dile gelip yalvarmaya başlar. "Ey insanoğlu, ne olur beni kurtar. Beni yakalarlarsa öldürecekler, takadım kalmadı yalvarıyorum sana" Köylü bu kadar yalvarmaya kayıtsız kalamaz ve kurda yanındaki boş çuvala girmesini söyler, sonra da çuvalı sırtlayıp, kurdu çalılıkların arasında arayan avcıların arasından geçer ve uzaklaştırır.
Emin bir yere geldiklerinde kurdu çuvaldan çıkarır. Kurt azıcık soluklandıktan sonra da çok aç olduğunu fark eder ve köylüye şöyle der; "Sağ ol insanoğlu ama şimdi seni yemek zorundayım çünkü günlerdir açım ve ölmek üzereyim, avlanabilecek gücüm de kalmadı" Köylü isyan eder “Olur mu? Ben senin hayatını kurtardım sen böyle mi teşekkür edeceksin?" der, ama kurt "Ne yapayım? Yaşamak için senin iyiliğini unutmak zorundayım." diye cevap verir. Bir süre tartışıp durduktan sonra, karşılarına çıkacak üç canlıya doğrunun ne olduğunu sormaya karar verirler.
Karşılarına önce yaşlı topal bir kısrak çıkar, Kendisine durum anlatıldığında da kısrak; “Kurt haklı. Yaşamak zorunda. İyilik hoştur da hiç bir işe yaramaz. Ben yıllarca sahibime hizmet ettim, ona taylar doğurdum, arabasını çektim ama bakın işte yaşlandığımda beni kapıya koydu. Çok kızdım ama şimdi düşünüyorum da artık faydam yoktu" der. Bu cevap kurdu sevindirir tabi. Derken oradan geçmekte olan bir bekçi köpeğine rastlarlar ve ona da aynı soruyu sormaya karar verdiler. Köpek düşünmeden cevap verdi. "Bence de kurt haklı. Ben de yıllarca sahibime hizmet ettim, koyunlarını güttüm, evini korudum bana sadece kemik verdi ve bol bol da tekmeledi." Kurt artık ağzı sulana sulana köylüye yaklaşmaktadır ki karşılarına tilki çıkar.
Köylü ümitle tilkiye hikâyelerini anlatır ve yalvaran gözleri ile kısrak ve köpeğin söylediklerinden farklı bir yorumu bekler. Tilki ise zaten hep nefret ettiği kurda bir oyun düşünür ve keyiflenir "Her şeyi anladım da! Kurt kardeş sen bu küçücük torbaya sığmazsın ki! Gözümle görmeden inanamam!" Kurt düşünmeden torbaya girince de tilki torbanın ağzını sıkıca bağlar ve köylüye torbayı verir.
Köylü kurtulduğu için sevinç içerisinde ve minnettarlığını hissettirmek için tilkiye sarılır ve o anda tilkinin kürkünün yumuşaklığını, parlaklığını fark eder. Pazarda bu kürkün ne kadar çok para edeceğini düşünür ve yerden aldığı bir taş ile tilkiyi öldürür.
***
Her organizma o andaki duruma göre, gardını alır. Sevsek de sevmesek de, güzel, adil, zarif, ahlaki olmasa bile insanlar da artık böyle davranıyor. Acı ama gerçek. Orman kanununu nefsimiz olarak yönlendiriyoruz. Beklenti içinde olan her insan, bu hikâyedeki gibi iyilik gibi gözüken menfaat barındırır. Çıkar ilişkisi olan her türlü ilişkilerde mevcut. Adı: iyilik  Soyadı: menfaat
İnsan nefsinin kölesi olduğu her durumda, menfaat karşılığı iyilik yapacaktır. Mesele nefssiz olmak değil,nefsi tekamül ettirmekte. 
Menfaate dayalı yapılan iyilikler, gün gelir ortaya çıkar ve çıktığı zaman da kayıplarını fark eder. Tüm ilişkilerimizde mantığımızı kenara bırakarak, sadece duygusal pencereden bakarsak sonuç menfii bir av ve avcı ilişkisi olacaktır. 
Kendimizi önce kendi nefsimizden  korumalıyız. Nefsimizin mantığımızın öne geçmesinden korumalıyız. Duygusal olarak yola çıkmak, kendi koruma kalkanımızı zedeleyebilir. O yüzden kapılarımız iyiliklere hep açık olmalı elbette ama temkinli olmakta da fayda var.  İyilikler hep olsun ama duygusal zekâda aktif olsun. Menfaat içeren ilişkiler bitmeye mahkûmdur. Biterken de, hayatımızdan çalınmaması için dikkatli olmalıyız. Adalet ve hukuk insanın yüreğinde olursa, nefsimizi de yönetibiliriz diye düşünüyorum. 
Sevgiyle ve saf iyiliklerle kalın.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *