DEVA Partisi, 6 yıl sonra başlatılan 'Kobani eylemleri' soruşturmasında Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen'in tutuklanmasının ardından Kars Belediyesi'ne kayyum atanmasına yazılı açıklamayla tepki gösterdi.
Yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Ülkemizin uzunca bir süredir içinde olduğu demokrasi darboğazının yeni mağduru, Kars’ın seçimle iş başına gelmiş yöneticileri ve Kars halkının iradesi olmuştur. Kars Belediyesi’ne kayyum atanması süreci, Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in daha önce Anayasa Mahkemesi’nin tutukluluk için “hak ihlali” kararı verdiği soruşturmayla aynı sebeple tekrar gözaltına alınmasıyla başlamıştır. Ardından Kars Belediye Meclisi’nin bazı üyelerinin partilere göre üye dağılımını etkileyecek şekilde açığa alınmalarıyla devam etmiş ve nihayetinde hukukun temel ilkelerinin hiçe sayıldığı bir tabloyu ortaya çıkarmıştır." ifadesi kullanıldı.
Hukuka uygunluğu tartışmalı veya hukuka aykırılığı açık soruşturmalar yoluyla belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyum atanması bir iktidar rutinine dönüşmüştür. Kayyum politikasını reddediyoruz. Belediye Kanunu’nun 45. maddesine KHK ile eklenen bir fıkraya dayandırılan tüm kayyum atamaları, Anayasa’ya ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır. İstisnai bir şekilde, zorunlu ve hukuka uygun sebeplerle belediye başkanlarının işten el çektirilmesi halinde ise, belediye meclisinin kendi içinden seçim yaparak yeni başkanını belirlemesine imkan sağlanmalıdır. Fakat bu hakkın bazı belediye meclislerine tanınıp, bazılarına tanınmaması bir başka çelişkidir.
Atanan birçok kayyumun görev süresi boyunca belediye meclislerini toplantıya dahi çağırmaması, bürokratik görevlendirmeleri il dışından sağlaması, ihalelerde bile il dışı firmalarından hizmet almayı tercih etmesi hizmetlerde yerellik ve yerel katılım ilkesinin de tamamen devre dışı bırakıldığını göstermektedir. Çok temel bir demokrasi bilgisini hatırlatmak istiyoruz: Seçimlere ve seçim sonuçlarına saygı gösterilmesi, demokrasilerin en temel, olmazsa olmaz unsurlarındandır. Seçim hukuku; aday belirleme, kampanyalar, oy verme günü, sonuçların belirlenip kesinleşmesi gibi safhalardan geçtikten sonra seçilmişlerin seçilmiş olmaktan kaynaklanan güvencelerini de düzenler. Seçilmişlere sağlanan güvenceler, seçmen iradesinin güvence altına alınmasını hedefler.
Bir zamanlar valilerin seçimle gelmesi gerektiğini savunan bir siyasi anlayışın, belediye başkanlarının atamayla belirlendiği, atanmış kayyumluk makamlarının tayinle değiştirildiği ve seçmen iradesini yok saydığı bir noktaya gelmesi iktidar açısından son derece hazindir.”