Gazetecilerle bir araya gelen Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. 42 yıldır Esenyurt'ta yaşadığını anlatan Bozkurt, vatandaşa karşı sorumluluk taşıdığını belirterek bu nedenden dolayı da uzun zamandır siyasetin içinde olduğunu söyledi. Bozkurt, “Siyaset bizim ailemizde var. Dededen beri siyasetle ilgili bir ailenin çocuğuyum. Öğrenciyken SODEP'e üye olmuştum. Aralıksız olarak siyasete devam ediyorum. Türkiye'nin iyi yönetildiğini düşünmüyorum. Bu yanlışlıklar kaderimizde değil. Tek neden yanlış yönetim şekli kaynaklarımızı doğru kullanamamak, kültürümüzden kopmak. Yolunu kaybeden bir ülkede yaşadığımız için siyasete zaman ayırmanın bir sorumluluk olduğunu düşündüm. Bunun vatandaşlarımıza borcumuz olduğunu düşündüğüm için siyasete girdim. 2009 yılında ilçe başkanlığı yaptım. Daha önce başka görevlerim de var ama 2014 yılına kadar ilçe başkanlığı yaptım. Sonrasında aday adayı olduk daha sonra aday olduk. Şimdi imkanımız var. Türkiye'yi düzeltmek için çalışacağız” dedi.
Borcumuzu 6 ayda öğrendim
Esenyurt Belediyesi'ne dair birçok gerçekliği uzun bir zaman diliminde öğrenebildiğini anlatan Bozkurt, “Bizim açıklığa ihtiyacımız var. Açıklık sorunları kapatmamak demek. Ne kadar açık olursak hem siyasetçiler hem vatandaşlar bundan yarar görür. Ben aday olurken Esenyurt'un 600 milyon civarı borcu olduğunu düşünüyordum ama geldiğimde 830 milyon borcumuz var dediler. Bunun içinde yapılandırma borcu var mı yok dediler. Onları da koyun dedim. Yapılandırmadan sonra borcumuz 1 milyara çıktı. Bu diğer yapılandırmanın envanteri de yok. Yani kime ne kadar borcumuz var kayıtlı olmadığını envanter olmadığını gördük. Bunların tamamını yani borcumuzu öğrenmem 6 ay sürdü. Şu an 2.2 milyar civarında borcumuz var” diye konuştu.
Çöpten 25 milyon tasarruf ettik
Davalar ve ihaleler üzerinden de örnekler veren Bozkurt, “Belediyemiz hakkında açılmış bir sürü dava var. Öğrendik ki belediyemiz hakkında 6 bin 800 daha var. Şu anda aleyhimize devam eden 5 bin 600 tane dava var. Bu davaların çoğu kamulaştırmasız el atma. Ne demek bu? Vatandaşın malına el atmışız veya parçalayıp başka başka yerlere aktarmışlar. Bu davaların çoğunluluğunu kaybedeceğiz. Çünkü vatandaş çoğunlukla haklı nedenlerle dava açmış. Başka bir olumsuzluk arsa envanterimiz yok. Ben henüz daha sonuçlanmak üzere ne kadar kaç tane arsamız kaç tane binamız nerede var tespit etmiş değiliz o da yeni bitmek üzere. Personelle ilgili maalesef kurumsal yapıya uygun bir yapılanma olmamış. Bunu niye anlattım. Birilerini kötülemek için değil hangi zeminde olduğumuzu anlamanız için söylüyorum. Başarıyı başarısızlığı tartarken bunlara bakmak lazım. Şimdi ben nerede olduğumu tespit etmezsem beni nasıl değerlendireceksiniz? İhalelerle ilgili örnek vereyim. Sadece çöp ihalesinde geçen seneyle bu sene arasında belediyenin ödediği para arasında 25 milyon lira fark var. Daha az ödemişiz. Bunu söylerken enflasyon farkını katmıyorum. Bir de yüzde 15 civarı enflasyon var. Bunu da katarsak sadece çöp ihalesinden 35 milyon lira karımız var. Bu da geçmişte işlerin nasıl verildiğine dair bir örnek” ifadelerini kullandı.
Yolumuzu kaybetmişiz
Esenyurt'a umut olmak için yola çıktıklarını da vurgulayan Bozkurt, “Bizim burada olmamızın sebebi var. Esenyurt'ta yola çıkarken umudun şehri kardeşliğin şehri dememizin sebebi gençlerimiz. Başka bölgelerden; Kars'tan, Ardahan'dan, Erzurum'dan, Hakkari'den, Samsun'dan birçok farklı yerden buraya umutla gelmiş vatandaşımız var. Onlara umut olmalıyız. Esenyurt'un birçok sorunu var. En önemlisi ahlaken kültür olarak bağlarımızla kopmuşuz. Değer yargılarımızı unutmuşuz. Gerçek bu. Yolumuzu kaybetmişiz. Hangisi doğrudur hangisi yanlıştır kime ne yaptığınıza göre değişiyor. Benim yakın geçmişte anımsadığım bir yanlış yaptığınızda herkes sizi doğru yola sokmak için ayıplardı. Oto kontrol sistemi vardı şimdi bu yok. Birinci sorunumuz bu .Yani çalışmadan üretmeden kendine çaba sağlamaya çalışan çokça insan var. Kamunun hakkını kendine aktarmak için çaba sarf eden çokça insan var. Toplum biz böyle yapmayacağımız için bize destek verdi ama biz yanlışları düzeltmek için sizden yardım istiyoruz. Bizim çalışmayı üretmeyi ayıplamamız lazım. Çalışmadan para kazanan insana helal olsun diyoruz. Ayıp bu. Bu anlayışı değiştirmemiz lazım. Çalışmak üretmek onurlu bir şey. Paylaşmak da ahlaklı bir şey. Hakça, adaletçe paylaşmayı öne çıkarmak lazım ki rekabet olsun” dedi.
Eğitim deforme edilmiş
Bahsettiği şeylerin düzeltilmesi için eğitimin önemine de dikkat çeken Bozkurt, “Bunların gerçekleşmesi için maalesef eğitim olanaklarımız deforme edilmiş. Esenyurt çok hızlı çoğaldı. Büyüdü demiyorum. Büyüme planlı bir şeydir. Bugün eğer Esenyurt basında en çok kötü şeylerle anılan bir ilçe ise bunda eğitimsizliğin önemli bir etkisi var. 2 bin 700 sokağımız var neredeyse hepsinde sorun var. Plansız yapılmış. Başkalarının yapması gereken işleri yapmışız. Dolayısıyla bu büyüme değil çoğalmadır. Ama altyapıyı değiştirmemiş. Örneğin okullarda 50 60 kişilik sınıflarda okuyan çocuklarımız var. Bu bir intihar” şeklinde konuştu.
Kampüs liseler yapacağız
Eğitimle ilgili planlarından da söz eden Bozkurt, “Kampüs Lise yapmayı planlıyoruz. Her kampüste 1'êr tane sanat lisesi gibi sağlık lisesi gibi farklı branşlardan birçok lise aynı yerde olacak. Eğer kampüs liseyi yaparsak mevcut liseleri de ilkokul, orta okul olarak kullanacağız. Liselerde kötü bir ilkokul eğitiminden gelen çocuklarımız nitelikli eğitimler alacak. Esenyurt'ta birçok mahallede aynı yerden gelen vatandaşlarımız var. Mesela Yenikent'e bakın göçmenler var. Saadetdere'de Trakyalılar Karslılar var. Ama KampüsLise'yi yaptığımızda Türkiye'nin farklı coğrafyalarından gelen çocuklar birbirlerini tanıyacaklar. Farklılığın büyük bir zenginlik olduğunu görecekler. Ortak etkinlik alanları olacak. Kapalı spor salonları olacak, yüzme salonları olacak, yemekhaneleri olacak, kütüphaneleri olacak dolayısıyla birbirlerini anlama fırsatı bulacaklar. Siyaseti ayrıştırmayla yürütüyorlar. Örneğin Fen Lisesi veya İmam Hatip'teki arkadaşımız aynı masada buluşacaklar dolayısıyla sorumlulukla hareket edip birbirini anlayacaklar” dedi. MEHMET MERT