Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı az bulutlu
15°
Ara
Damga Manşet Haber Sokakla asla inatlaşılmaz

Sokakla asla inatlaşılmaz

AK Parti'nin belediye başkan adaylarını eleştiren ve “Millette karşılığı olmayan isimler aday yapıldı” diye konuşan Metin Külünk, Damga’ya yaptığı açıklamada, “Sokak kendisiyle inatlaşılmasından hoşlanmaz. Partimiz 31 Mart'ta hayal kırıklığı yaşayabilir” uyarısını yaptı

Okunma Süresi: 10 dk

AK Parti Genel Merkezi Siyasi Erdem ve Etik Kurulu Üyesi ve eski İstanbul Milletvekili Metin Külünk, Damga'ya konuştu. Daha önce aday belirleme sürecine tepki göstererek sokakta karşılığı olmayan adayların aday yapılmaya çalışıldığını anlatan Külünk, söz konusu iddialarının arkasında durdu. “Siyasette en önemli unsur; liyakat, ehliyet ve adalettir” diyen Külünk, AK Parti'nin liyakat, ehliyet ve adalet sahibi adaylarla yola çıkmadığını ima ederek gelecek seçimlerde hayal kırıklığı yaşayabileceğini ifade etti.

Toplumun beklentileri önemli
Siyasette esas olanın toplumun beklentileri olduğunu anlatan Külünk, “Siyaset aslında doğruları ifade etme sanatıdır. Siyasetin özeleştiri kabiliyeti ve doğruları ifade etme kabiliyeti doğru olduğunda milletle ittifak çok daha güçlü olur. Yoksa siyaset saklambaç oynamanın adı değildir. Ben aslında eleştirmedim, tespit yaptım. Neyin tespitini yaptım? Sokakta gördüklerimin tespitini yaptım. Yani bakkal Mehmet amca ne diyor? Simitçi Ahmet neden bahsediyor? İşadamı Ertuğrul bey ne istiyor? Dolayısıyla siyasette teşkilatlar toplumdan uzak olamaz. Toplumun beklentilerini karşılayabilme noktasında iktidarla bağ kuran güçlü bir mekanizmadır” dedi.

Halk ne anlar diyenler var
Halkla bütünleşme sağlanamadığı taktirde siyasette başarının gelmeceğini de vurgulayan Külünk, parti içerisindeki bazı çevrelerin; 'halk teşkilattan ne anlar' cümlesini kurduğunu da iddia etti. Külünk, “Sanki şöyle bir hava var. Halk parti teşkilatlarına karışamaz gibi bir düşünce var. Teşkilat ise bunun tam zıttı. Yürütme ile sokak arasındaki en güçlü bağdır. Eğer yürütmenin güçlü olmasını istersen teşkilat sokakla bütünleşmelidir. Ben şu cümleyi duydum; 'halk işine baksın teşkilata ne karışır. Onlar ne anlar' cümlesini ben maalesef duydum. Bu cümlenin esas olduğu bir yerde halkın iradesini iktidara taşıma gücü kaybolur” diye 
konuştu.

Biz sokaktan geldik
Kendisinin bunları ifade etmesinin normal bir durum olduğunu da belirten Külünk, hakkında yapılan eleştirilere de cevap vererek, “Bizim geldiğimiz siyaset biçimi, sayın cumhurbaşkanımızla 44 yıllık bir hukukumuz olarak ifade ediyorum; biz sokaktan geliyoruz, mahalleden geliyoruz, domates peynir ekmekten geliyoruz. Arabasızlıktan geliyoruz. Gerekirse kilometrelerce yolu aşkla yürümekten geliyoruz. Böyle bir siyaset kültüründen gelen bireylerin bulunduğu makam ne olursa olsun sokağın beklentilerini seslendirmelidir. Bu dolayısıyla bu benim inandığım bir şeydir ve o yüzden haykırıyorum” ifadelerini kullandı.

Beklentileri karşılamak lazım
AK Parti'nin mutlaka milletin beklentilerini karşılayarak ilerlemesi gerektiğini de vurgulayan Külünk, “İstanbul için konuşmuyorum. Türkiye geneli için konuşuyorum. Türkiye'nin bütününde AK Parti hareketinin başarmak zorunda olduğuna inanıyorum. Bu başarmanın referansında da milletin beklentileri karşılanarak ilerlenmeli. Ben iki buçuk yıldır söylüyorum bunları. İlk defa dillendirmiyorum” dedi.

Devlet topluma aittir
Dini veya farklı tüm cemaatlerin kendi mevzisine çekilerek, devletleşme arzusuna son vermesi gerektiğini de vurgulayan Külünk, şu ifadeleri kullandı; “Açık açık söylüyorum. Sol, sağ fark etmez. Dindar ya da dindar olmayan fark etmez. Türkiye'de sivil yapılar devletleşmeyi seviyor. Halbuki sivil yapı demek özgün ve özgürlük demektir. Sivil yapılar eğer devlette muktedir olmayı tercih ederlerse bu işi tehlikeli bir boyuta götürür. Oysa devlet topluma aittir hepimize aittir. Dolayısıyla iki buçuk yıldır ben bunu anlatıyorum; cemaatler, sivil yapılar devlete dahil olmalı müdahil olmamalı. Devleti ele geçirme mantığı ile hareket etmemeli. Bugün çok ciddi bir zihin ve eylem ahlakı problemimiz var. İdealist bir devlet adamı yetiştirmemiz lazım. İnsanlar grup üzerinden yetişip hareket ederse oraya gittiği yerde topluma göre değil geldiği yere göre hareket eder. Bu yapı üzerinden konuşmalıyız. Bütün cemaatler mevzisine çekilmelidir."

İl başkanlığını Yıldırım dillendirdi
AK Parti İstanbul İl Başkanlığı için de adının geçtiğini hatırlattığımız Külünk, söz konusu adaylık dedikodularının kendisinin dışında geliştiğini belirtti. TBMM Başkanı ve İBB Başkan Adayı Binali Yıldırım'ın kendisinin ismini dillendirdiğini öğrenen Külünk, “İl başkanlığı konusu benim iradem dışında oldu. Binali Yıldırım ve sayın cumhurbaşkanımız arasında böyle bir görüşme olmuş ve Yıldırım'ın gündeme getirmesiyle benim irademin ve bilgimin dışında konuşulmuş. Yoksa çok net ifade etmiştim; hiçbir talebimde beklentim de yok. Dolayısıyla Aralık ayına kadar sürekli iradem dışında ismimin il başkanlığıyla ilgili tartışılmasından dolayı herkese teşekkür ediyorum bu güzel bir şeydir. Binali Bey'in benimle ilgili cümlelerini duyduktan sonra gittim kendisine teşekkür ettim. O da bana düşüncelerini ifade ederek teşekkür etti. Ancak tabii ki her söylenilen olacak diye bir kural yok. Şu an bir il başkanı arkadaşımız var kendisine başarılarılar diliyorum” şeklinde 
konuştu.

Benim kapım herkese açık
Kendisinin her zaman herkesle iletişime açık bir insan olduğunu da anlatan Külünk, “Bizim AK Parti hareketiyle manevi bir bağımız var. AK Parti tabanıyla manevi bir bağımız var. Kapımız her zaman açık. Ofisteki halk günü hala devam ediyor. Kapım CHP'liye de, MHP'liye de bu topluma ait herkese açık. İnsani meselelerde referansım; hak, hukuk, adalettir. Yani insani meselelerde bir hastaneye yetişmesi gereken bir vatandaşın partisi mi olur? Veya bürokraside haksızlığa uğramış bir bireyin partisi olmaz. Parti içerisinde de öncelikle bunu esas almak lazım” ifadelerini kullandı.

metin külünk

FETÖ ile mücadele önemli
Toplumun beklentilerini karşılarken daima adaletli olmak gerektiğine dikkat çeken Külünk, bu durumu FETÖ operasyonları üzerinden de örneklendirdi. “FETÖ ile mücadele çok önemli” diyen Külünk, mücadele sürecinde kimi masum insanların haksızlığa uğramasının da yanlış olduğunu vurguladı. Külünk, “FETÖ ile mücadelede bir sapma sözkonusu değil. Ama yaklaşık 70 yıllık bir yapının FETÖ'nün 2 yılda tamamen tüketilmesi mümkün değil. Bu mücadele kesintisiz sürmelidir. Öbür taraftan FETÖ'nün arkasındaki akıl oyunu çok fonksiyonlu oynuyor. Karşımızda sadece x yok. X, y ve z var. Dolayısıyla FETÖ ile mücadelede, FETÖ ile hiçbir bağı olmayan insanları da dahil ederek süreç yanıltmasını iyi bilen bir yapı var” açıklamasını yaptı.

Olan garibana oldu
FETÖ ile mücadele noktasında yapılan haksızlıkları da ifade eden Külünk, “Biz 2 yıl evvel söyledik; bu örgütle mücadele stratejisini çok iyi belirlemeliyiz. Küçük yerlerde öğretmen veya gariban bir vatandaş bankalarına para yatırdığı için tasfiye olan öğretmen tasfiye oldu ancak o bankalara büyük paralar verenler, zengin olanlar yoluna devam ediyor. Büyük para verenler hayatına devam ediyor, 100 lira verenin hayatı mahvoluyor. Yani olan garibana oluyor. Ama burada şuna dikkat edelim; bir akıl, kirli bir el bu örgütün çelik çekirdiğini saklamak için çalışıyor” dedi.

Devlet travma yaşıyor
Türkiye'de özellikle 15 Temmuz sürecinin ardından devletin de bir travma içine girdiğini vurgulayan Külünk, “Sosyal olaylarda siyasi olaylarda hangi pencereden baktığınıza bakmak lazım. Ama ortaya bakın. Bu ülke 15 Temmuz gecesi bir işgal girişiminden çıktı. Atlantik ötesi bir yapı tarafından bu ülkeyi kontrol etmek üzere 15 Temmuz gecesi bu millet canını ortaya koyarak teslim aldı. Şimdi devlet bu travmayı atlatmaya çalışıyor. Bu süreçte şüphesiz karşımızdaki yapı bitmedi. O yapı kendini tekrar alana sürmek için olup biten gelişmeleri analiz ediyorlar. Türkiye'de hala sokakta karşılık bulmak, sokağı etkilemek için algı operasyonları yapılıyor” diye konuştu.

metin külünk

Hak hukuk adalet
Kendisinin siyasette 3 temel ilkesi olduğunu da ifade eden Külünk, “Hak, hukuk, adalet duygusunu gözetmemiz lazım. Bunu gözetemezsek güven olmaz, güven olmazsa huzur olmaz. Dolayısıyla temel bir doğru var. Devlet liyakat, ehliyet, adalet temelli olmalı. Şu anda o noktaya doğru mücadele ediliyor. Ama bu çok kolay bir süreç değil. Yani üst üste ağır travmalar yaşayan bir ülkeyiz. 10 sene evvel her sabah Ergenekon haberleriyle kalkıyorduk, 20 sene önce 28 Şubat'ı konuşuyorduk. Bütün bunlardan şikayet ederken bugün Ergenekon yok demek kendimizle çelişmektir. Ergenekon ve bu tip yapılar vardı. Ancak o dönemde bu Ergenekon soruşturmaları FETÖ tarafından sulandırıldı. TSK'yı tasfiye etmeyi amaçladılar” ifadelerini kullandı. 

50 yıllık kaostan kurtulduk
Türkiye'nin 15 Temmuz ile birlikte 50 senelik kaosu yendiğini de vurgulayan Külünk, “Kimse şunu konuşmuyor; FETÖ varsayın ki bugün ki gücünden devlette daha güçlü. O devlet milletin değil ki bir grubun devleti olacaktı. Sonra o devletin tüm kaynakları her şeyi tek bir merkezden kontrol edilecekti. Bunun dışarıda bulunduğu gruplar ne yapacaktı? Anlıyor musunuz? Dolayısıyla sivil yapılar sivil olmalıdır. Eğer sivilliğini kaybedip, devlette egemen olmaya çalışırsa, kurduğu bağlantılarla otorite kurmaya çalışırsa bir kaos çıkar. Türkiye 15 Temmuz ile birlikte 50 yıllık bir kaostan kurtuldu. Bu örgüt açık bir şekilde suçüstü olunca biz 50 senelik bir kaostan kurtulduk. Bunlar ne istiyordu devleti kendi ellerine almak. Öyle devlet olur mu?” diye sordu.

Koltuk derdim yok
Kendisinin hiçbir şekilde bir beklenti içinde olmadığını da anlatan Külünk, AK Parti hareketinin daha da başarılı olabilmesi adına tavsiyelerde bulunduğunu anlattı. Külünk, “Biz süreci koltuk üzerinden güç üzerinden bir yerde olmak için değerlendirmiyoruz. Bu ülke bizim. 7 sene milletvekili olduk şimdi değiliz. Ama ülkemize karşı sorumluluklarımız ortadan kalkmıyor. Aynen devam ediyoruz. Halkın talep ve iradesi var buna da biz saygı duyarız” dedi.

Milletvekili adayı olmadım
Neden tekrar milletvekili olmadığı yönündeki sorumuzu da yanıtlayan Külünk, kendisinin aday olmak istemediğini belirtti. Külünk, “Ben o konuda hiç yorum yapmadım. Açık söyleyeyim ben 2018'deki manzarayı görünce aday olmayacağım dedim. Ve 24 Haziran seçimlerinden önce de ben adaylık başvurusu yapmayı düşünmedim” dedi. 24 Haziran seçimlerinin sonuçlarını tahmin etmeyi de başaran Külünk, 31 Mart için ise AK Parti'yi uyardı. Külünk, “Sokak kendisiyle inatlaşılmasından hoşlanmaz. Ben bunu bilir bunu söylerim” diye konuştu.

Bu topraklar rahmet akıllıdır
Türkiye'de hiçkimsenin birbirine küsmemesi ve sırt çevirmemesi gerektiğini de kaydeden Külünk, “Ters düştüğümüz arkadaşlarımız oldu. Belki birbirimize itirazlar ettik ama insani boyutta asla iletişimimizi kesmedik. Mesela benim en candan arkadaşlarımdan birisi 12 Eylül'deki Kurtuluş Hareketi'nin liderlerinden birisiydi. Şimdi bu arkadaşıma gel desem hemen gelir o çağırsa ben de giderim. Çünkü karakteri sağlam. Benim yaklaşık 27 yıldır Alevi camiasının önemli isimlerinden birisi benim can abimdir. Bir şeyi ıskalamamak lazım. Bu topraklar bizim. Siyaset yapabiliriz ama bu toprakların rahmet akıllı olduğunu unutmamak lazım. Bu topraklar insan merkezlidir. Bunu bilirsek sıkıntı yok” dedi.

Birbirimizi kucaklamamız gerekiyor
Ayrışmaların önüne geçmek için halkla bütünleşmek gerektiğini anlatan Külünk, “Toplumdaki ötekileştirmeyi de aşmak zorundayız. Toplumda birbirimizi iterek var olamayız. Aldığım en önemli tepkiler farklı kanatlardan aldığım tepkiler. Onlar bizim bu anlamdaki duruşumuzu sahipleniyorlar. Mesela bir CHP'li ya da MHP'li bir derdi varsa beni tereddütsüz arayabiliyor. İşte eşimin arkadaşları, onun arkadaşının arkadaşı gibi. Şimdi biz siyasetin tepe noktalarında karşılıklı olarak polemik yaşıyoruz. Ancak biz toplumsal olarak tüm katmanlarda birbirimizi kucaklayan bir akıl olmalıyız. Türkiye ile ilgili birbirimize itiraz cümlelerimiz varsa da bunları uygun zeminlerde paylaşmalıyız” ifadelerini kullandı.

Korumam yok tek dolaşırım
Halk içerisinde “Metin abi” ismiyle anıldığını ve sevildiğini de anımsattığımız Külünk, bu durumun temel sebebinin halktan biri olmak olduğunu söyledi. Külünk, “Mutlaka haftada bir kez kalabalık yerlerde dolaşırım. Korumam yok. Tek dolaşırım. Allah bize yeter. Biz sonuçta sahipsiz değiliz. Bizi yaşatan koruyandır. Mutlaka haftada 1 düzenli kalabalıklar içinde dolaşırım. Bunun temel sebebi derdini anlatamayan bir vatandaşın beni görünce anlatmasıdır. Böylece en azından konuyu dinliyorum. İnsanlara yardımcı olmaya çalışıyorum. Milletvekilliğim dönemimde de ondan önce AK Parti'nin kuruluş döneminde de 44 yıllık siyasi hayatım boyunca insan yüreğiyle var olmanın mücadelesini verir. Ben buna inanıyorum” şeklinde konuştu.

CHP’liler küskün
Devletin cemaatler gibi herhangi bir siyasi partinin tekelinde olmasının da doğru olmayacağını vurgulayan Külünk, şu an ki tabloda CHP'lilerin ülkeye kendini ait hissetmediğini söyledi. Külünk, “Bir CHP'li ya da başka türlü bir muhalif kendini şu an ülkeye ait hissetmiyor. Hükümet değişikliği sistemi cumhurbaşkanımız gibi güçlü bir liderle toplumun bu anlamdaki tartışmalarını bitirebilecek bir güç. Türkiye'deki kaynak transferinde dar alandan milletin geniş alanına yönelik adımlar atılması Türkiye'yi çok rahatlatır. Herkes kendini bu ülkeye ait hisseder. Dolayısıyla buna eğilmek lazım” dedi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *