“Her birimize tek tek sorumluluk yükledi. O ilk sorumluluk benim, ikincisi ise siz parti üyelerisiniz.Parti meclisimiz 60 kişiden oluşuyor. 39'u erkek 21'i kadın. PM’nin yüzde 41.6’sı yenilendi. Yaş ortalamamızda 48 oldu. Bizi televizyon başında izleyen saygıdeğer yurttaşlarımıza, gençlerimize seslenmek isterim. Biz kapsayıcı bir siyaseti yaşama geçirmek istiyoruz. Sorun ortaksa, o sorunu çözmek için birileri talip olmalı. Türkiye'nin 18 yıldır, belki de daha uzun zamandır çözülemeyen sorunlarını çözmeye talibiz. Onlar siyaseti zenginleşmek için, biz halka hizmet olarak görüyoruz. Biz mal varlığımızı açıklıyoruz, onlar mal varlığını bile açıklayamıyor. Herhangi bir ülke lideri bile çıkıp bazen 'Mal varlığını açıklarız' diye tehdit ediyor, ancak yine de açıklayamıyorlar.
Siyaset geleceği görme sanatı
Sorunları 83 milyon olarak yaşıyoruz, bu sorunlar kiminle çözülecek. Hükümet dediğiniz organ kimden oluşuyor, 1 kişiden mi? 1 kişi bütün bu yetkileri toplamasına karşın neden sorunları çözemiyor? İktidar partisini destekleyen vatandaşlarımıza seslenmek isterim, 18 yıldır hangi sorunu çözdüler? Siyaset geleceği öngörme sanatıdır. Biz çağdaş dünyaya ulaşıyor muyuz, yoksa daha ileriye gitmeye çalışıyor muyuz? Siyaset yapan arkadaşlarımızın aile hayatları bile yoktur, oteller evleri olur yeri geldiğinde. Sorunu yaşayanları dinliyor, kaynağına gidiyorsan, o zaman sen gerçekten temiz, düzgün bir siyasetçisin. Sen ayak ayak üstüne atıp tatile gidiyorsan sen siyaset yapamazsın. Bir vatandaş sana ulaşıp derdini anlatabiliyorsa, çözebil ya da çözeme sen iyi bir siyasetçisindir. CHP'ye oy vermeyen hatta kapısının önünden geçmeyen bir vatandaşı dinliyorsam, herkese değer verdiğim, ayırmadığım, onları kazanmak istediğim içindir. Yetkin, işini bilen kadrolarla çalışmak zorundasınız. 21. yüzyılda 'her şeyi ben biliyorum' diyemez. Gelişmişliğin tanımı, küçük ayrıntılarda işbirliğine giden ülke, gelişmiş ülkedir. Sürekli itiraz eden, eleştiren değil, tam tersine eleştiren ama mutlaka çözümünü de ortaya koyan bir siyaset ortaya koyuyoruz. Çözüm beğenilir, beğenilmez ama bir sorun var saptamışız, bu nasıl çözülür dile getirmişiz. Bu herkesten önce iktidar partisine yarar. İktidar partisi, soruna bakış açımızı görür, eleştirir bizi, doğru değil de diyebilir. Toplumun aydınları da oturur bakar, eksiğimizi tamamlayabilir, yeni öneriler getirebilir.
İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır
18 yıldır bir kişi, Türkiye'nin hemen her yerine egemen. Valisi, kaymakamı kendi emrinde. Eğer 18 yıldır ülkeyi yönetiyor, on binlerce çocuk yatağa aç giriyorsa, bir sorun var demektir. Bir çocuk yatağa aç giriyorsa, bunun vebali ona oy verenlerdedir. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. Özellikle fakir aile çocuklarını buluyor, uyuşturucuya alıştırıyor, torbacı yapıyorlar. Nasıl oldu da uyuşturucu, fuhuş, kadınlara şiddet bu kadar arttı? Kimin vebali var, kim bu ülkeyi yönetiyor? Bir çocuk yatağa aç giriyorsa, sorumlusu Lale Devri'ni yaşayanlardır. Adana'da bir baba intihar etmek istiyor, polisler yalvar yakar vazgeçiriyor. Bu baba polislere, 'Senin iki çocuğun var, biri Sena, biri Nisanur, bir manavın yanından geçerken meyve görüp isterler diye montunu açıp görmesinler diye yapatıyor musunuz?' diyor. Size gerçek bir örneği anlattım. Vatandaştan oy aldınız, kim oy aldıysa o yönetecek. Devleti adaletle yönet dedik. Devletin dini adalettir, evet. Mülkün temeli adalettir. Adalet kutup yıldızı gibidir, yerinde durur, dünya döner. Devleti niye adaletle yönetmiyorsunuz? Adaleti bu hale kim getirdi? Oy veren vatandaşların oturup düşünsün. Atamaları yapan onlar, beğenmediği hakimi sürenler onlar, sonra adalete güven var diyorlar. Hayır bütün anketler, ankete güven olmadığını ortaya koyuyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde 'Adalet isteyen birisinin hapse atıldığı' bir ülke yok.
Tefecilere faiz ödediler
Bu kadar parayı saçıyorsanız, o parada alın teriniz yoktur. Her taraftan borç alıyorsunuz, ilerde sizi yönetmeye kalkarlar. 83 milyonu Londra'daki bir tefeciye teslim ettiniz. Borç alan emir alır, diyordu, aynen öyle oldu. 178 milyar dolar ödediler 18 yılda Londra'daki tefecilere. Bu ana para değil, ödedikleri faiz. Bu parayla ikinci bir Türkiye inşa edersiniz. Milyonlarca insan 'geçinemiyoruz' diyor, geçinemezsin senin alın terinin yarısı Londra'daki tefecilere gidiyor. Bu meclis yüzde 1.2 itibarı olan bir kuruma nasıl dönüştü? Rüşvet alan adamı milletvekili, bakan yaparsan, bu meclis bu konuma gelir. Devlet dediğiniz kurum liyakatle yönetilir. İşi ehline vereceksin. Bie vekil güreşçiden vekil olmaz diyor, AK Partili, bunu görüyor, dillendiriyor, ama partiden atılıyor. Dürüst, ahlaklı insanların dışlandığı bir parti niteliği mi kazandı orası?
Vatandaş nasıl geçinecek?
Bir pandemi süreci yaşadık, bu süreçten nasıl çıkarız diye nelerin yapılması gerektiğini madde madde saydık, büyük bir kısmını yapmadılar. İş yeri kapananlara siz iş yerinizi kapatın, size kısa çalışma ödeneği, 1168 lira vereceğiz. Diyelim ki 10 bin lira kazanıyor, hayır 1168 lira vereceğiz diyor. 3.5 milyon insan günde şu an da 39 lirayla geçinmek zorunda. Vicdanı olan herkese sesleniyorum, kim 39 lirayla geçinebilir? Verdikleri para da kişinin kendi parası, işsizlik parasından veriyorlar.
Damattan bakan olursa böyle olur
Siyaseti kirlilikten arındıralım dedik. Gelin bir siyasi ahlak kanunu çıkaralım, kabul etmediler. Geçen bir arkadaşım bir anket getirdi. Vatandaşların TBMM’ye güveni yüzde 1,2. Çok acı bir tablo. Bu meclis Cumhuriyeti kuran meclisti. Bunun sorumlusu kim?Eğer rüşvet alan adamı milletvekili yaparsan, bakan yaparsan, yolsuzluklar alır başını giderse bu meclis bu konuma gelir. Devlet, liyakatle yönetilir. İşi ehline vereceksin. Konunun uzmanı bir sürü insan var. Neden bunları devletin kadrolarında yetiştirmiyorsun? Damattan Hazime ve Maliye Bakanı, rüşvetçiden büyükelçi yaparsan siyasete gücen olmaz tabi. Dış politikada iflas ettik çünkü Dışişleri işlemiyor. Büyükelçi olmak üniversitede akademisyen olmak kolay mı? Bir Kızılay yöneticisi 'güreşçiden banka yöneticisi olmaz' diyor, Kendisi Ak Parti üyesi. Hemen AK Parti'den atıyorlar. O zaman siyaset sadece rüşvetçilerin, iş takipçilerinin yapacağı bir şey mi?”
Dolarla ihaleden vazgeçin
Dolar üzerinden ihaleye girilmemesi gerektiğini de anlatan Kılıçdaroğlu, “Bu, kendi aylığından kesilip işsizlik sigortasına yatan para. Bunlara asgari ücret dahi vermiyorlar ama kendi yandaşları 3-4 yerden maaş alıyor. Ahlakı olan bunu kabul eder mi?10 milyon işsizin olacak. Beyler bir eli yağda bir eli balda. Altında lüks arabalar şatafatlı yurt dışı seyahatler. Bunlar ahlakı nerede kaybettiler. Bütün bunlar olurken hep yapmayın dedik. Siyaset öç alınacak kin duyulacak bir alan değildir. Yanlış yapıyorsa söyleyeceksin. Ama batsınlar demedik. Çünkü batan devlet.İktidara yol gösterdik bunlar bildikerlini okudular. Ekonomik krizin başlangıcı, 13 Ağustos 2018. MYK üyeleri ve ekonomi kurmaylarıyla birlikte oturup tartıştık. Ve 13 madde halinde krizden nasıl aşılacağını açıkladık. Maddelerin birincisi sorun var, sorunları yaşayanlar var. Bir çağır bu insanları sor, biz buradan nasıl çıkabiliriz diye. İkincisi dolarla ihaleden vazgeç. Ya biz niye dolarla ihale yapıyoruz. Bir de çözümsüzlük durumunda adres olarak Londra’daki mahkemeyi gösteriyorlar. Biz bunları söyledik ama yapmadılar, kendi bildiklerini okudular. Sonuçta bu noktaya geldik” dedi.
Üretmezseniz muhtaç olursunuz
Üretmeyen herkesin muhtaç hale düşeceğini de aktran CHP Lideri, “Kriz derinleşti, işsiz sayımız 10 milyonu aştı. Kriz Saray'da yok, lale devrini yaşayanlarda yok. Onların mutfağında adını bilmediğimiz yemekler var. Saray'da yaşayanların cepleri dolar dolu. Bu parayı 83 milyonun alın terini sömürerek yaptılar.Pandemi ile birlikte ekonomik kriz daha da derinleşti. Son 2 gündür gördük ki durumu kontrol edemiyorlar. Üreten bir ülke olacaksınız ki paranız değerli olsun. Üretmezseniz dolar ve Avro'ya muhtaç olacaksınız. Müteahhit Türk, ihaleyi yapan Türk, ihaleyi niye dolar üzerinden yapıyorsunuz?” diye sordu.
Alınterini sömürüyorlar
Kılıçdaroğlu, “2019’da buhrandan çıkış toplantısı düzenledik. Kimseyi eleştirmedim, çözüm önerilerini sıraladım. Dedim ki bu önerilerle ilgili yasa değişikliği gerekiyorsa her türlü katkıyı vermeye hazırız dedim, kabul etmediler. 18 yılın sonunda iki katmanlı bir topluma geldik. Biri lale devrini yaşayanlar, diğeri ekmek kavgasında olanlar. Lale devrini yaşayanlar alın terini sömürerek yaşıyorlar. Öbürleri alın teriyle mücadele ediyor. Sosyal sigorta primi yatmıyor. Eşi ya da çocuğu hastalandığında doktor da bakmayacak onlara çünkü primi yatmıyor. Bir grup ay başını nasıl getireceğim diye düşünüyor” ifadelerini kullandı.
Okunma Süresi: 7 dk
İstanbul Ankara Arası Kaç Km ve Kaç Saat Sürer: Tren Var mı, Otobüs, Uçak Saatleri?
#Yaşam / 23 Kasım 2024
İstanbul Amasya Arası Kaç Km ve Kaç Saat Sürer: Tren Var mı, Otobüs, Uçak Saatleri?
#Yaşam / 23 Kasım 2024
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *