Bakan Selçuk, "Ortaöğretim tasarımından söz ettiğimizde, okul profili değerlendirme, tasarım beceri atölyeleri, e-portfolyo, e-rehberlik ve benzeri birçok proje, mesleki eğitimde yaptığımız birçok proje aslında bu vizyonun parçaları. Bu parçaların da her birisinin birbiriyle bir bağlantısı var. Yani birbirini tamamlayıcı etkiye sahipler. Bu çok önemli. Bu çerçevede de başka önemli husus şu, yaptığımız bütün projelerin fizibilitesinin olması ve bütün ortaya çıkacak olan değerlerin ne şekilde çıkacağı, hangi ay, hangi sene nelerin yapılacağı ve bir belirsizlik ortamı olmaksızın, ülkemizin eğitim sistemi hakkında bir görüş ortaya koyma imkanımız var. Bu durum bizi büyük ölçüde rahatlatıyor. Şundan dolayı, biz bu sistemi kurarken ekip arkadaşlarımızla beraber şöyle bir karara da varmıştık. Eğitim sisteminde, sistemlerin birbiriyle bağlantısını dikkate almadan asla herhangi bir değişiklik yapılamayacak ve bu değişikliklerin zamanı, zemini, yeri özellikle dikkate alınacak. Sürekli ifade etmeye çalıştığımız bir konu var. Diyoruz ki biz acele etmiyoruz. Çünkü acele edersek mevcut çözümlerimiz, bir sonraki problemlerimiz olur. Bundan dolayı eğer kendi iş ve işlemlerimizi yürütürken, acele edersek, bilimsel metot ve teknikleri, fizibilite raporlarını dikkate almaksızın, 'Şöyle yapsak iyi olur, böyle yapsak kötü olur' gibi bir genellemeyle yola çıkarsak elbette bir takım sıkıntılarımız olacak" diye konuştu.
Disiplinler üstü modeller
Ziya Selçuk, "Eğitim ekonominin ve demokrasinin ayrılmaz bir kurumsal parçasıdır. O sebeple yaptığımız eğitimin ekonomiyle bağlantısının ne olduğunu son derece önemsiyoruz ve öğretmenlerimizin sorusu da bu açıdan çok önemli. Diyorlar ki 'Neden dünyadaki gelişmiş dediğimiz birçok ülkenin liselerinde, ortaöğretim kurumlarında, 5-6-7 ders var da neden bizde 16-17 ders var' sorusunu sorduklarında bunun bir cevabının olması gerekiyor. Bu cevabı verirken, ders sayılarında azalmanın olması, deneyime yönelik eğitimin olması yani çocukların tecrübe ederek bir şeyler yapmaları, sadece bilgiyi hazır olarak alıp bunu tekrar etme noktasında başarılı olup olmadıklarının hafızaları ölçerek test edilmesi elbette doğru değil. Burada atölye ve laboratuvarların gerçekten kullanılması, sayılarının artırılması ve çocukların sadece teorik olarak bir matematik dersi değil, matematik uygulamalarıyla da ilişkilenmesi gerçekten çok önemli. Derslerde disiplinler üstü bir yaklaşımın edinilmesi bizim bütün derslerimiz belirli bir disiplin odağında yürüdüğü için bütün bunları parça parça ve ayrı bir vaziyette ele almak çocukların zihninde bir bütünleşme oluşturmuyor. Kavram üstünden disiplinler üstü ders işlemekle bunun sadece sosyoloji ya da tarih olarak işleminin başka bir sınırlılığı söz konusu. Tam da bu yüzden disiplinler üstü bir yaklaşıma doğru gitmemiz şart. Çünkü zaten çok başarılı bildiğimiz ülke eğitim sistemlerinde bunun artık sıradan bir iş olduğunu görüyoruz ve bizim böyle bir geçmişe ihtiyacımız var" dedi.
Ders sayıları nasıl olacak?
Selçuk, "9'larda 15-16 dersten söz ederken mevcut durumda şu andaki tasarımda 8 dersten söz ediyoruz. Bu 2 durum içinde rehberlik dersinin dahil edilmediği bir durum söz konusu. 10. sınıfta 15-16'dan söz ederken, 10 dersten söz ediyoruz. Bu böyle devam ediyor 11 ve 12. sınıflarda. Niye azaltıyoruz? Çünkü bir çocuğun 15-16 dersi anlaması ve bunu içselleştirmesi mümkün olmuyor. Bizim çocuklarımızın da ilgilerine, yeteneklerine ve hayatlarına uygun olan alanlarda derinleşmeye ihtiyaçları var. Böyle baktığınızda paydaşlarımızın bir diğeri anne babalar da soruyor. Diyor ki, 'Çocuklar sabahtan akşama kadar soru çözüyorlar.' Peki günlük yaşamda bir sorunla karşılaşınca neden afallıyorlar?" dedi.
Toplum istemese de yapacağız
Selçuk, "Eğitimle ilgili beklentiler hemen birkaç ayda değişsin isteniyor. Nurettin Topçu'nun tabiriyle 300 yıllık bir maarif davamız var. Dolayısıyla neden eğitim sistemi değişiyor, değişince de neden değişiyor sorularıyla muhatap oluyoruz. Önemli olan değiştirmek değil, ne yaptığını bilmek. Bizim 2023 vizyonuyla yapmaya çalıştığımız şey bütüncül bir fotoğraf vermek. Her adımı stratejik olarak atıyoruz. Bu bizi güçlendiriyor. Bunun için biraz zamana ihtiyacımız var. 3 yıllık bir takvim yayımladık. 'Şu ay, şu yıl şunları yapacağız.' dedik ve ayrıntılı olarak açıkladık. 'Hemen niye yapılmıyor?' diye soruluyor. Toplum istese de yapmayız. Çünkü öğretmen eğitimine yatırım yapmadan bir sistem değiştirilmesi doğru değildir. İçerik için yeterince hazırlık yapılmadan değişiklik yapılması doğru değildir. Her şeyin bir zamanı ve zemini var. Bu değişim için birtakım temel kavramlara da ihtiyacımız var" diye konuştu.
Sınavlar araç olacak
Bakan Selçuk, öğrencilerin görüşlerini aldıklarını ve tartıştıklarını belirterek, "Bize diyorlar ki 'Tamam çok güzel ama üniversite sınavı böyleyken nasıl olacak?' Kritik soru şu anda bu. Türkiye, okulları arasındaki imkan ve öğrenme farkı yüksek olan bu ülke. Bu tür ülkelerde de sınav araç olmaktan çıkar amaç haline gelir. Eğer biz okullarımız arasındaki imkan farklılıklarını azaltırsak belirli bir süreç içerisinde bütün dünyada belli ülkelerde örnekleri somut olarak görüldüğü gibi bizde de sınavın baskısı azalacak. Özellikle mesleki teknik eğitime yatırdığımız yatırımlarla orada yaptığımız çalışmalarla bu sistemin daha esnek olmasına katkı sağlıyoruz. Sonuçta ne bekliyoruz; sınav sisteminin zaman içerisinde baskısının azalmasını. Elbette bütün dünyada sınav var. Bizde de olacak ama sınav gerçek mahiyetine bürünecek, yani amaç haline gelmeyecek araç olacak. Bunun için biraz zamana ihtiyacımız var. Çünkü çok ciddi finansal yatırım bekleyen bir iş" şeklinde konuştu.
İlk sınav 2024'de
Bakan Selçuk, "Hem öğretmen eğitimi hem de buna benzer konularda. Ortaya koyduğumuz ortaöğretim tasarımına uygun bir yükseköğretim kurumları sınavı nasıl yapılır? Ortaöğretimdeki sınavların kendisi nasıl yapılır, yani ders sınavları nasıl yapılır? Bütün bunların cevabını ortaya koyup, çok kısa bir süre içerisinde bu sistemin ilk sınavı 2024 yılında olacak. Yani yeni başlayan sistemde yeni sınav denilen şey, 2024 yılına denk geliyor. O zamana kadar çok büyük süremiz var. Biz bunu çok daha kısa sürede netleştirmiş olacağız. Kendimize sorduk, bütün bunları tek bir sistemde nasıl buluşturacağız? Hepsi parça parça güzel, nasıl bütünleştireceğiz. Bunu bütünleştirmek asıl zamanı alan şey bu" dedi.