Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı az bulutlu
8°
Ara
Damga Manşet Haber Omuzlarında baş kalmayacak

Omuzlarında baş kalmayacak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İl Danışma Meclisi toplantısında konuştu. Erdoğan, "Daha İdlib şehitlerimizin cenazelerini kaldırmadan rejime tarihin en büyük kayıplarını verdirerek bismillah dedik" ifadelerini kullandı. Erdoğan, "Şayet bir an önce Türkiye’nin belirlediği sınırların dışına çıkmazlarsa, bir süre sonra omuzlarının üstündeki o başlar da kalmayacak" dedi

Okunma Süresi: 8 dk

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Kongre Merkezi'nde düzenlen AK Parti Ankara İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda katılımcılara hitap etti. Toplantıda partililere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine, Türkiye'nin bağımsızlığı, milletin birliği, vatanın bütünlüğü, bayrağın gururla dalgalanması, ezanların ilanihaye semâlarda yankılanması için toprağa verilen tüm şehitlere Allah'tan rahmet dileyerek başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hamdolsun, bir gül bahçesine girercesine toprağa düşen hiçbir şehidimizin kanını yerde bırakmadık, mücadelesini akamete uğratmadık. İdlib'deki operasyonlarımızı, meselenin sağduyu ve sulh yoluyla çözülmesini arzu ettiğimiz için sınırlı şekilde sürdürüyorduk. Bu amaçla diplomasi kanallarını son ana kadar etkin bir şekilde işletmek için çalıştık, çabaladık" diye konuştu.

Bundan böyle kararlıyız
Meselenin Türkiye açısından taşıdığı önemi, bu uğurda neleri göze aldığını muhataplarına her seviyede tekrar tekrar ifade ettiklerine değinen Erdoğan, "Ancak bizim bu hüsnü niyetimizin yanlış anlaşıldığını gördük. Bunun üzerine operasyonlarımızı, 34 askerimizi şehit verdiğimiz 27 Şubat tarihi itibarıyla rejimin tüm unsurlarını hedef alacak şekilde kapsamlı hale getirdik. Bu operasyona da 'Bahar Kalkanı Harekatı' adını verdik. Daha önce Fırat Kalkanı Harekatı'yla, Zeytin Dalı Harekatı'yla, Barış Pınarı Harekatı'yla neyi amaçlıyorsak, bu harekatla da aynı gayeyi güdüyoruz. Sınırlarımızın terör örgütleri ve gözünü ülkemizin topraklarına dikmiş zalim bir rejim tarafından kuşatılmasına, milyonlarca sığınmacının yükünün kalıcı bir şekilde üzerimize yıkılmasına izin vermemekte bundan böyle kararlıyız. Daha İdlib şehitlerimizin cenazelerini kaldırmadan, Rejime tarihinin en ağır kayıplarını verdirerek 'Bismillah' dedik” açıklamasını yaptı.

Adı var kendi yok
Kan dökülmemesi, can yanmaması, acı yaşanmaması konusundaki hassasiyetini zafiyet veya çekingenlik olarak görenlere, gerçek güçlerini göstermeye daha yeni başladıklarının altını çizen Erdoğan, "Şu ana kadar rejimin verdiği insan ve araç-gereç kayıpları, sadece bir başlangıçtır. Ülkemizi, etrafta çokça var olan 'adı var kendi yok' devletçiklerden biri sananlar olduğu anlaşılıyor. Biz bu gafillere, Türkiye'nin gerektiğinde 'baş veren ama baş eğmeyen" büyük bir devlet olduğunu gösteriyoruz" ifadesini kullandı. İşlerin bu noktaya gelmiş olmasından dolayı üzüntülü olduklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunun müsebbibi, arkalarına aldıkları güçlerin gölgesini kendi cüsseleri sanarak bize meydan okuyanlardır. Her biri canımızdan birer parça olan askerlerimizin hayatına kast edenleri yerle yeksan etmek boynumuzun borcudur. Yaşananlardan ibret almayanların bizi hala gözlem noktalarımıza saldırmakla tehdit etmeleri, akıllarının başlarına gelmediğine işaret ediyor. Şayet bir an önce Türkiye'nin belirlediği sınırların dışına çıkmazlarsa, bir süre sonra omuzlarının üzerinde o başlar da kalmayacak” teğkisini gösterdi.

Somut destek vermediler
Rusya ve İran'a bir kez daha seslenen Erdoğan, "Suriye'de bizim sizinle herhangi bir derdimiz yok. Türkiye'nin Suriye'deki mücadelesi ne toprak kazanma ne stratejik veya mezhebi üs edinme gayretidir. Biz Suriye'de, hem bu ülkeden kaçarak ülkemize yönelen milyonlarca kişinin yol açtığı insani krizi çözme hem de topraklarımızın güvenliğini sağlama mücadelesi yürütüyoruz. Her iki mesele de bizim için hayati öneme sahiptir" dedi. "Topraklarında 3,7 milyon, sınırları dibinde 1 milyonu aşkın kişiyi barındıran ne İran'dır ne Rusya'dır ne de diğer ülkelerdir" diyen Erdoğan, “Bu yükü tam 9 yıldır tek başına Türkiye üstleniyor. Batı'nın, sadece göçmen korkusuyla söyledikleri süslü sözler, gerçek hayatta somut karşılık bulmuyor. Biz yıllarca, 'Suriye'de güvenli bölgeler oluşturalım, rejimden kaçan insanları burada iskan edelim' çağrısı yaptık. Bu çağrımıza hiçbir Avrupa ülkesi somut destek vermedi, katkıya yanaşmadı. Sınırlarımızı açtığımız saatten beri Avrupa'ya yönelenlerin sayısı 100 bini aştı. Bu sayı yakında milyonlu rakamlarla ifade edilecek. Şimdi hepsi de sınırlarımızı açtığımız için feryat ediyorlar” ifadelerini kullandı.

Herkes payına düşeni alacak
“Bugüne kadar aklınız neredeydi?” diye soran Erdoğan, “Ya bu insanları kendi topraklarında onurlu bir hayata kavuşturacağız ya da herkes bu yükten payına düşeni alacak. Artık tek taraflı fedakarlık dönemi bitti. Lafa gelince ülkemize destek beyanında bulunan diğer kimi devletlerin de aslında kıllarını bile kıpırdatmadan gelişmeleri takip ettiklerini biliyoruz. Güya uluslararası düzeyde barışı, huzuru, güvenliği tesis için kurulmuş yapılar da toplantı yapmak, bildiri yayınlamak, kınamak dışında, sadra şifa hiçbir işe yaramıyorlar” dedi.

Rusya ve İran hedef değil
Türkiye'nin, mücadelesini herhangi bir ülkeye veya kuruma güvenerek değil, kendi yüreğine, kendi bileğine, kendi insanına, kendi imkanlarına dayanarak yürüttüğünü kaydeden Erdoğan, Yahya Kemal Beyatlı'nın 'Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi' şiirini okuyarak, "Gerisinde Allah'ın desteği, yüz milyonlarca dostumuzun duası, milletimizin yüreği olan bu fırtınanın nelere kadir olduğunu herkes görüyor, görecek" ifadesini kullandı. Türkiye'nin şu ana kadar Suriye'de ne Rusya'yı ne de İran'ı doğrudan hedef aldığını belirten Erdoğan, "Harekatımızda sadece askerlerimizin kanını döken rejim unsurlarını imha ediyoruz. Bu hassasiyetimize de saygı gösterilmesini bekliyoruz. Türkiye, her meselesini olduğu gibi Suriye'deki sorunu da kendi imkanlarıyla çözecek iradeye ve kapasiteye sahiptir. Böyle günler, aynı zamanda gerçek dostların ve sinsi düşmanların ayırt edildiği dönemlerdir. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler, bu ayrımı daha da netleştirecektir" diye konuştu.

Karşı hamlemizi yaptık
Mücadelenin şahsi tercihle değil milletin topyekün iradesiyle yürütüldüğüne işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti: "Suriye'de oynanan oyunu milletimizle birlikte gördük, teşhis ettik ve karşı hamlemizi yaptık. Bu millet, 15 Temmuz'da niye sokağa çıkmışsa bugün de Türkiye aynı sebeple Suriye'dedir. Bu millet, PKK'nın ve DEAŞ'ın saldırılarına karşı nasıl göğsünü siper etmişse bugün de Türkiye aynı sebeple İdlib'dedir, Suriye'nin diğer bölgelerindedir. Türkiye için Ege'deki haklarını korumak ile Libya'da başlattığımız inisiyatifle Akdeniz'deki haklarımızı müdafaa etmek arasında hiçbir fark yoktur. Ekonomik tuzaklara karşı verdiğimiz mücadele ile sınırlarımızı terör koridoruyla kuşatma girişimlerine karşı verdiğimiz mücadele aynıdır. Suriye meselesinde, milletimizin birlik ve beraberliğini bozmak, ülkemizin mücadelesine zarar vermek, düşmanlarımızı sevindirmek için aleni veya örtük şekilde yürütülen faaliyetleri sizler de takip ediyorsunuzdur. Kimsenin 'Suriye'de Rusya'nın ne işi var, Amerika'nın ne işi var, İran'ın en işi var, Fransa'nın ne işi var' dediğini duydunuz mu? Duymadık. Ama iş Türkiye'ye gelince, hemen 'Suriye'de ne işimiz var' yaygarasını basıyorlar. Kimler olduğunu biliyorsunuz."

ORTADA VAHİM BİR DURUM VAR
Birileri dönüp dolaşıp "Suriye'de ne işimiz var" ifadesini tekrarlarken şehitlerden birinin şehadetinden önce "Sizden ricam, sakın Suriye'de ne işimiz var diyenlerden olmayın. Gittim gördüm, tam da olmamız gereken yerdeyiz" mesajı verdiğini aktaran Erdoğan, "Meydanı, zahirde şehitler için üzülüyor gibi gözüküp, ağzını açtığında şehadet kavramına ve şehitlerimizin aziz hatıralarına hürmetsizlik yapan gafillere bırakmayız, bırakamayız" değerlendirmesini yaptı.

Erdoğan, "Bu ülkede maalesef 'Hayatta hiçbir laftan tiksinmedim, şehitler ölmez vatan bölünmezden tiksindiğim kadar' diyebilecek derecede alçalabilen ve maalesef şu anda CHP milletvekili sıfatıyla Mecliste yer alabilen kişiler var. Aynı kişi, 'Bugün Suriye'ye savaş açsak banko Esad'ı tutarım' diyerek, ülkemizin yürüttüğü mücadeledeki safını yıllarca önce belli etmişti. 'Esed ülkesini savunuyor' diyebilecek bir noktaya savrulan CHP Genel Başkanı'nın 'Söz veriyorum, biz gelirsek şehitler tepesi boş kalacak' ifadesi de bu zihniyetin bir yansımasıdır. Bu kişinin şehitlik kavramı ve şehitler tepesinin ne anlama geldiğini bilmediğini ümit ediyoruz. Çünkü bilmeden söylüyorsa, en fazla cehaletini sergilemiş olur. Fakat, şehitliğin ne olduğunu, şehitler tepesinin neyi ifade ettiğini bilerek bu sözü söylüyorsa, ortada gerçekten vahim bir durum var demektir."

BAY KEMAL SEN ŞEHİTLİĞİ BİLMEZSİN
Erdoğan, ülkenin ve milletin bağımsızlığı, onuru, güvenliği, geleceği için mücadele ederken hayatını kaybedenlerin ve özellikle de cephede son nefesini verenlerin şehit olduğunu söyledi. Darı bekaya uğurlanan asker, polis, jandarma, güvenlik güçleri ve bütün kamu görevlilerinin şüheda makamına yükseldikleri konusunda en küçük bir şüphesi olmadığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: "Tabii 15 Temmuz'da milletimiz sokaklarda şehit olurken, darbecilerin açtığı yoldan tankların arasından gittiği bir evde, kahvesini yudumlayıp televizyon seyreden birine bunları anlatmak elbette zordur. Ama şimdi ben burada bir şey daha söylüyorum; Bay Kemal sen kendi partinin geçmişini dahi bilmiyorsun. İki de bir 'Bu partinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk' diyorsun. Şimdi sana sesleniyorum; Gazi Mustafa Kemal Atatürk Çanakkale'de askerlerimize ne diyordu? 'Ben sizlere ölmeyi emrediyorum' diyordu. Bay Kemal, sen, partinin geçmişinden bile bihabersin. Biz bu şehitleri Bedir'de, Uhud'da, Huneyn'de, Hendek'te, Selçuklu'da, Osmanlı'da, Cumhuriyet döneminde, Çanakkale'de verdik. Bundan sonra da vermeye devam edeceğiz Bay Kemal, ama sen şehadeti bilmezsin, sen şehitliği bilmezsin. Bunu anlaman da mümkün değil. Çünkü sende o iman, o inanç yok. Bak rahmetli Arif Nihat Asya ne diyor 'Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor Şiiri'nde? Nasıl o duyguları dile getiriyor? Şehitler tepesinin niçin boş kalmayacağını anlatmak onun için pek mümkün değil. Şimdi burada, bu anlamlı şiiri bir kez daha tekrarlayalım ki nasır tutmuş yürekler titresin, milletimizin kalbi ferahlasın, şehitlerimizin ruhları şad olsun."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *