Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara
Damga Manşet Haber Mustafa Kemal'in Sofya'daki aşkı!

Mustafa Kemal'in Sofya'daki aşkı!

Yazarımız Murat Kahriman, büyük bir araştırma sonucunda Mustafa Kemal Atatürk'ün Sofya'da katıldığı bir baloda aşık olduğu Dimitrina Kovaçeva'nın mezarını buldu. Mezara çiçek ekip süsleyen Kahriman, Atatürk ve Dimitrina'nın fotoğrafını da baş köşeye yerleştirdi. Kahriman, mezarın bakımı için yerel yönetimle de irtibata geçti

Okunma Süresi: 8 dk

Siyaseti biraz kenara bırakalım, hayatın en temel gereksinimlerinden olan aşka ve sevgiye karışalım istedim. Üstelik bu karışımı 19. yüzyılın dahi devrimcisi Mustafa Kemal’in unutamadığı aşkıyla yapalım mı? Hayatımızın bir parçası haline gelmiş depremin acılarıyla boğu-şan ülkeme sevgiden bahsetmek istiyorum.

İnsanın, insansız yaşaması imkansız. İnsan olarak sosyalleşmeden yaşamamız mümkün değil. Sürekli olarak hayatın akışında onlarca insanla yüz-yüze, yan-yana geliyoruz desem yalan söylememiş olurum ama bugün dünyanın en büyük firmalarının içinde sosyal medya devleri varsa bunda bu temel gereksinimin payı çok büyük. Bugünkü toplum, aşklarını çoğunlukla sosyal medya üzerinden yakalarken 1900’lü yılların başında Mustafa Kemal aşkını Sofya’da bir baloda yakalar. Henüz 30’lu yaşlarındaki Mustafa Kemal tam bir yağız delikanlı. Bir resmi balo davetini alınca, o günkü Türk kökenli Bulgar milletvekili İsmail Bey’den bu balo için bir Yeniçeri kıyafet getirmesini rica eder. Bu baloda Mustafa Kemal de doğal olarak gecenin yıldızı olur. Mustafa Kemal’in aşkıyla bir baloda tanıştığı yazıyor ama hangi balo ve hangi salonda olduğunu bulamadım. Kitaplardan bu balo salonun devlete ait bir mekan olduğunu ve muhtemelen o günkü Başbakanlığa ait bir mekan olduğunu düşünüyorum. Mustafa Kemal’in bildiğiniz üzere hayatında birden fazla kadın girdi. Rakamları, isimleri tartışmak istemiyorum çünkü bu onun hatırasına özeldir diye düşünüyorum. Ben onun gerçekten ilk değer verip, evlenmek istediği Dimitrina'dan bahsetmek istiyorum. Yılmaz Özdil’in Mustafa Kemal kitabında bu aşktan bahsettiğini, kitabı okuyanlar hemen hatırlayacaklardır. Beni en çok etkileyen, aşık olduğu Dimitrina’nın babasının bu aşka engel olması. Bu imkansız hale gelen aşkın Mustafa Kemal açısından da çok hüzünlü olduğunu yıllar sonra Ankara’ya gelen bir Bulgar tiyatro grubuna “Orda bir kızı sevdimi, vermediler” demesinden anlıyoruz. 2013 yılında Bulgaristan’da bu konuda bir belgesel yayınlanır. Bu aşkı teyit edenler; tanıkların yazdıkları ve ifadeleri kayda geçirilir.




Diğer tarafta kalan Miti (Dimitrina Kovaçeva) ne düşünüyordu?
Kasım 2019’un sonuna doğru, bizim şirketin Avrupa denetimlerine bakan koordinatör arkadaş “Muratcığım seni Bulgaristan’a gönderiyoruz” dediklerinde aklıma hemen Dimitrina geldi. Mustafa Kemal’le alakalı her şey benim için çok değerli üstelik konu onun sevdiği kadının şehrine gitmek ise tabii ki onun mezarını ziyaret etmek de benim ilgi alanıma giriyordu.
Gitmeden kitapları ve interneti epeyce karıştırdım. Çok şey vardı. Çok hüzünlendim, siz de okuyunca hikayesini epeyce hüzünleneceksiniz. O yıllarca ülkesi için çaba sarfederken, aşkını, hatırasını Bulgaristan’da bırakmış, ondan bize kalan o kocaman aşkını ülkesine vermişti.
Hasan Yılmazer’in 1966 10 Kasım Milliyet gazetesinde çıkan haberinden alıntılıyarak anlatayım. “Ablası Fani’yi son defa gördüğünde «Kemal’i bu gece rüyamda gördüm» dedi. «Bana Dimitrina Kovaçeva’nın kızı Ance arkadaşımızın «erciimanı Nairn* Yılmaeı U* konuşurken. birşeyler verdi fakat ne olduğunu anlayamadım.» Daha sonra Madam Fani bu olayı anlatırken gözyaşlarını tutamayacak ve «Bizim inancımıza göre bir insan ölümünden evvel ancak hayatta en çok sevdiği kişiyi rüyasında görür» diyecekti. 
Dimitrina sonra da çocuklarını istemişti iki gün daha hayatla mücadele etti Öleceğini biliyor, âdeta onu istiyordu. Bütün hayatı boyunca çektiği acılardan ancak öyle kurtulacaktı.”
Hikaye aslında daha derin…
Dimitrina’nı kızı Sofya Türkiye Büyükelçiliğinde memur ve annesinin öldüğü gün işe gelemeyeceğini söylüyor. Düşünsenize ne trajik bir durum; Dimitrina’nın kızı bizim ülkemiz için çalışıyormuş ve kimse bilmiyor. Sade bir başsağlığı dileniyor ama 9 Ağustos 1966’da ölen kişi Mustafa Kemal’in Mitisiydi. 



Miti’nin doğum günü 28 Ekim 1892
Size ilginç bir benzerliği daha anlatayım; Dimitrina 28 Ekim 1892’de dünyaya gelmiş. Yani Mustafa Kemal’in yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz dediği günde. Mustafa Kemal’in bugünü seçmiş olmasının Mit ile ilgili bir sebebi olabilir mi? Bilemiyoruz. Aşkının doğum günü ile ülkesinin doğum günü aynı...

Mezarı bulma serüvenimiz
Sofya’daki denetim bir günlüktü ama benim bir günüm daha vardı, o kalan bir günü rapor yazmak, kontrol etmek için kullanacaktım ama geceden çalışmaya karar verdik Sevinç’le. Sevinç Varna’da yaşayan Türk kökenli denetimci ve çevirmenim. Bir önceki dönem de Türklerin partisinden milletvekili adayı. Atamızı o da çok derinden seviyor. Denetimlerim boyunca firmalarla aramda köprü olmuştu. Miti’nin mezarını bulmak istediğimi ona söylediğimde, bana büyük bir zevkle yardımcı olmak istediğini söyledi. Biz de denetimin akabinde hemen düştük yola. Merkez mezarlığı meğer benim denetlediğim fabrikaya yürüyerek 15 dakika falan ama 5 dakikada Sevinç’in arabasıyla daldık mezara. İlk sorular güvenliğe, ordan ofise ve sonunda 11 numaralı odaya danışmaya. Ben anlatırken mezarlıktaki danışman arkadaş hemen internette hikayeyi aramaya koyuldu. Bizden daha istekli bir hali vardı. Hikaye epeyce ilgisini çekmişti. Öldüğü tarihi, resmi ismini söylediğim halde ilk başta ne yazık ki bulamadık. Sonra, bir de “Miti” olarak bakabilir misin? dedim. Evet, onu sisteme Miti adıyla kaydetmişlerdi. Çocuklar gibi sevinip birbirimize sarıldık. Elime bir harita tutuşturdu. Teker teker, yavaş yavaş anlattı nasıl gidileceğini. Biz çok heyecanlıyız o an, ben çıldırıyorum sevinçten, onu bulduğum için çok mutluyum. Haritadan nerede olduğunu anlatırken sırayı sormamımışız. Merkez mezarlığı 26. Parsel, 27 sıra ama ana kapıdan girerken sanırsam 4. sıra ama artık danışmanlar size yeri çok rahat gösterecektir. Onlara mezarı düzenlemeye gittiğimizde Türkiye’den getirdiğim lokumu hediye ettim. Çok sevindiler. Hak etmişlerdi. Miti’yi mezarlıktaki kayıtlardan ararken iyi ki devam etmemişler yoksa Atatürk Cumhuriyet’i nasıl kurardı dedim. Boş boğazlık işte. Hayır, dedi aksine daha iyi olurdu Türkiye’de işler demişti. Kim bilebilir ki? 
Mustafa Kemal’in bu aşkı onun için önemliydi. Atamızın öldükten sonra özel eşyaları arasından bir tek Miti’nin fotoğrafı varmış. Bunu teyit etmek gerekli ama Bulgaristan’da bana öyle söylediler. 

Mezarı bulduk
Atamız’ın sevdiği kadının mezarı aslına bakarsanız çok kolay bir yerde ama biz şu sıra meselesini bir yerde yazmadığı için hangi taraftan başladığını anlamadık. Epeyce sonra; sanırım parseldeki bütün mezar taşlarını okuduktan sonra ancak bulabildik. Bulduğumuz anı fotoğraf ve videoya kaydettik. Biz de dokunma hastalığı vardır bilirsiniz. 
Ben, elimi toprağın üstüne koydum. Bir dakikalığına gözlerimi kapadım ve ona olan saygımı sessizce ifade ettim. Fatiha da okumadık değil. Gözüme ilk başta zor gelen şey çok kısa zamanda bu şekilde hemencecik gerçekleşince çok sevindim. Bir şeyi istemek sanırım bir işin gerçekten yarısı, sonrası başlamak ve kendiliğinden olaylar gelişiyor. Akşam 17:00'de mezarlık kapandığından Miti’ye elvada dedik ve ertesi gün daha erken bir saatte geleceğiz diyerek otelimize döndük.

Final
Ertesi gün benim için büyük gündü. Çiçeklerimizi aldık. Önce çiçek bırakalım demiştik ama kalıcı olsun diye çiçek ekmeye karar verdik. Miti umarım bizi hissetmiştir. Ailesinin çiçekleri ve sebebini anlasın diye Bulgar harfleriyle “Mustafa Kemal 1913” diye yazdırdık. Birlikte hiç fotoğrafları yoktu ama biz Sofya’daki fotoğrafçıdan biraz uzak kalmış olan iki ayrı fotoğrafı daha yakınlaştırmasını istedik. Onu da ahşap bir çerçeveye koyup mezara bıraktık. 
Yolu Bulgaristan Sofya’ya düşenlerin; Atamızın sevdiği kadının mezarına gitmelerine vesile olursam ne mutlu bana. 
Son bir not daha eklemem lazım. Dün gece uykum sürekli kaçıyordu, epeyce bir huzursuz oldum. Oda da zaten biraz soğuktu. Gece sanırım 4 gibiydi. Sıkıntıdan dışarı çıktım, bir kısa puro yaktım, merkezde kaldığım için hayat hala devam ediyordu. Otelin karşısındaki diskodan hala sesler geliyordu. Yok, oraya değil kafama göre yollara düştüm. Biraz yürüdükten sonra aklıma Miti’nin yıllarca kaldığı ev geldi. Sokağın ismini google'dan Türkçe Layoş Koşut yazınca çıkmıyor. Ankara’da da böyle bir cadde var. Burdaki adının Ünlü Macar Kralı devrimci Lajos Kossuth’dan aldığını buldum. Epeyce macera yaşadım anlayacağınız. Bütün bunları araştırıken bir taraftan da yürüyordum, adresi bulup yazdığımda cadde karşımdaydı zaten. Beni gece boyunca uyutmayan, sabahın 4’ünde beni o caddeye getiren neydi acaba? 
Bu satırları Bulgaristan Sofya merkezdeki Nedelya Kilisesi'nin karşısındaki bir cafenin bahçesinden yazıyorum. Birkaç saat sonra uçağıma binip İstanbul’a döneceğim. Çantamda mezardan aldığım bir avuç toprak var. Onu Anıtkabir’e bırakacağım. Umarım bir bağlantı yaratmış olurum.
Haydi hoşça kalın ve sakın aşksız kalmayın, hep sevgiyle büyüyün…





Büyük aşkın filmini çektiler
Atatürk'ün 1913 yılında askeri ataşe gittiği Bulgaristan'da aşık olduğu general kızı Dimitrina Kovaçeva'yla ilişkisi film oldu
Atatürk'ün Makedonya'daki sevgilisinin ardından şimdi de Bulgar sevgilisi ile olan aşkı film oldu. Mustafa Kemal ile General Stilyan Kovaçev’in kızı Dimitrina Kovaçeva arasındaki ilişkiyi konu alan filmde, Atatürk’ün sevgilisine neden kavuşamadığı da anlatılıyor. Sofya merkezli International Film Service tarafından yapılan belgesel filmde, Atatürk’ün Bulgaristan'a ve Bulgar kızı Dimitrina Kovaçeva’ya duyduğu aşk anlatılıyor. Belgesel, Bulgar basını tarafından da yakından takip ediliyor. Bulgaristan’da yayımlanan Standart gazetesinin haberinde, Mustafa Kemal'in "1913 yılının sisli bir gününde askeri ataşe olarak Bulgaristan’a gittiği" bildirililiyor ve Atatürk için "Yakışıklı ve kolay iletişim kurabilen Avrupai tavırlı biriydi" tanımlaması yapılıyor. Gazetedeki haberde, Mustafa Kemal Atatürk’ün Sofya’da bir gazinoda eski Bulgar Savunma Bakanı General Stilyan Kovaçev’in ikinci kızı Dimitrina Kovaçeva ile karşılaştığı ve bu sırada İsviçre’de müzik ve edebiyat eğitimi alan Dimitrina'nın Bulgaristan’a yeni döndüğü belirtiliyor.

(19 Nisan 2016 tarihli Hürriyet gazetesi haberi)

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *