Jeolog Prof. Dr. Cenk Yaltırak, deprem felaketinin ardından önemli açıklamalarda bulundu. Marmara’da şimdiye kadar toplanan tüm verilerin dağınık tespih taneleri gibi olduğunu belirten Yaltırak, “Marmara Denizi’nde beklenen depremler ile ilgili farklı açıklamalar okuyorsunuz ve kafanızda doğal olarak birçok soru oluşuyor. Öncelikle bilimde tartışmanın normal olduğunu bilmemiz gerekir. Bilim, yanlışlanarak ilerleyen bir çalışma disiplindir. Eğer bilimde yanlışlama olmazsa gelişme de olmaz ve ona artık bilim diyemeyiz. Farklı tartışmalar olması zaten elzemdir. Yeter ki tartışanlar çalışmalarında bilimsel metodları kullanmış olsun” dedi.
Rapor hazırladık
Marmara’da tek mi yoksa birden fazla mı fay olduğuna ilişkin konuşan Yaltırak, “Her şeyden önce her ne kadar farklı bilimsel çalışmalar yapıyor olsak da Marmara Deniz’inde deprem olacağı konusunda tüm yer bilimleri camiası hemfikirdir. Bu konuda bireysel ve kamusal tedbirlerin alınması gerektiğini yıllardır hepimiz söylüyoruz. Bu açıklamam Marmara Denizi’nde beklenen depremlerle ilgili olmakla birlikte, sizinle son birkaç gündür 50’nin üzerinde İTÜ’lü akademisyen arkadaşımızla birlikte Kahramanmaraş’ı ve 10 ilimizi etkileyen depremlerle ilgili gece-gündüz çalışarak bir rapor hazırladığımızı paylaşmak isterim. Bu ön raporun devamı da olacak. Bu çalışmaların gelecekteki depremler olmadan önce dikkate alınmasını diliyoruz” diye konuştu.
Dört fay segmenti var
“Marmara’da tek fay bulunmuyor. Marmara’da birbirini aşamalı izleyen dört fay segmenti var” diyen Yaltırak, “Bu segmentleri, Marmara’da birbirine 1 km'den daha yakın 22 bin km’den fazla sismik kesidi, özel bir yazılım ve süper bilgisayarlar kullanarak 1 buçuk yılda haritaladık. Elimizdeki sismik kesitler, 1974’ten beri Marmara Denizi’nde yapılan tüm deniz araştırmalarında toplanan verilerin neredeyse tamamından oluşmaktadır. Tek fay haritasının kaynağında olan veri miktarı ise bin 630 km'dir. Buna karşın 2001 yılında Kanada’da Prof. Dr. Ali Aksu tarafından toplanmış 3 bin 390 km veriyi, o tarihte Marmara’ya henüz hiçbir yabancı sismik araştırma gemisi gelmeden önce Kanada’dayken haritalamıştık. Kısaca tek fayın dayandırıldığı verinin iki katı kadar veri ile ta 2001 yılında çoklu fay haritasını Kanada’da yapmıştık bile” ifadelerini kullandı.
İkiden fazla şehir yıktı
Tüm bu verileri, görmek isteyen, incelemek isteyen tüm yerbilimcilere açabileceğini belirten Yalktırak, “Marmara’da 7.0’dan büyük deprem üretme potansiyeli olan dört fay segmenti bulunmaktadır. Marmara’da tarihsel olarak 1500 yılda (1999 İzmit depremi dahil) 38 adet deprem, ikiden fazla şehri ve çevresini yıkmıştır. Bunlar, Marmara Denizi’nde İzmit Körfezi, İstanbul Tarihi Yarımada ve Anadolu Yakası, Eski İstanbul ve Marmara Ereğlisi arasında kalan bölge, Batı Marmara’da Tekirdağ civarı ve Marmara adası civarında etkili olmuştur. İçlerinden bir grubu da Gaziköy ile Saros körfezi arasında ağır yıkım yapmıştır. Fakat bunların dışında üç tarihsel deprem var ki, Sakarya’dan Tekirdağ’a, Edirne’den Bursa’ya kadar tüm Marmara’da yıkıcı etkiye sahiptir” bilgisini verdi.
Matematik olarak imkansız
Marmara’daki tarihsel depremlerin, beş tane altışarlı grup, bir tane de üçlü grup olarak kümelendirebileceğini ifade eden Yaltırak, “Ayrıca Saroz körfezinde de dörtlü bir grup bulunmaktadır. Bu kadar çok yıkıcı depremin tek bir fayın zerinde olma olasılığı hiç yoktur. Yanal atımlı, uzunluğu 40 ila 110 km arasındaki fay segmentlerinin 7’den büyük deprem ürettiğini, 1999 Düzce’de ve 2023 Elbistan’da hep birlikte yaşadık. Bunlar 7.2 ve 7.7 büyüklüğündeydi. Tek bir fayın 38 depremi 1500 yılda üretmesi matematik olarak imkansızdır. Yıllık biriken atım, faylar arasında geometrilerine bağlı olarak dağılır ve faylar kendilerine has bir sürede depremlerini tekrarlarlar. Bu nedenle yanal atımlı Marmara faylarında 250 veya 500 yıllık bir periyod söylemek yerine her bir segmentin kendisine has bir periyodu olduğu, tarihsel depremleri açıklayan en yakın matematiksel çözümdür” dedi.
DİNAMİK BİR HARİTA OLUŞTURDUK
Yaltırak, “Son 1500 yılda Marmara’da doğudan batıya, arka arkaya en fazla 100 yıl içinde 7 deprem domine gibi birbirini izleyerek süreci tamamlamaktadır. Bunları anlatmaktaki amacım, ortadaki dezonformasyonu ve kafa karışıklığını gidermektir. Bilim herkesin anlayacağı şekilde anlatılamıyorsa, bilimi yapanlar yaptıkları işe hakim değildir. Pandemide olduğu gibi bilim, kendini, onların yaşamını doğrudan etkilediği noktada halka anlatmak zorundadır. Haritalar arasındaki farklılığın kaynağını anlatmak için en basit örnek şudur; 20 yıl öncenin tekniğini kullanan bir uzman doktor elindeki röntgenle bir organa bakarak hastayı kurtarmak için o organı almak gerektiğini söyleyebilir. Bir diğeri ise 10 yıl önceki ultrason teknolojisi ile organın belirli bir parçasını almak gerektiğini söyler. Biri de son teknoloji bilgisayarlı renkli tomografi ile sadece sorunlu olan hücreleri almayı çözüm olarak gösterebilir. İlk ikisi döneminin iyisi olmasına rağmen büyük olasılıkla hepiniz, daha çok veri üreten ve hastalığı kesin teşhisi eden bilgisayarlı tomografiyi tercih edersiniz. Bunu başarabilmek için ben ve araştırmacı arkadaşlarım, Marmara’da kendi ürettiklerimiz dahil üretilmiş tüm verileri biraraya getirerek üç boyutlu dinamik bir harita oluşturduk. Bu sistem, yeni veri geldikçe daha da ayrıntıya inebilmektedir. Aslına bu basit bir harita değil, devamlı hesap yapabilen üç boyutlu bir sistemin temelidir” dedi.