'Mardin Dinlerin, Dillerin ve Medeniyetlerin Başkenti' isimli kitabıyla sizleri Mardin'de güzel bir yolculuğa davet eden Gazeteci ve Yazar Mehmet Remzi Tanış, Mardin'e şimdiye kadar hiç gitmemiş olanları adeta Mardin'de güzel bir yolculuğa çıkarıyor
Gazeteci Yazar Mehmet Remzi Tanış, 'Mardin Dinlerin, Dillerin ve Medeniyetlerin Başkenti' isimli kitabıyla herkesi Mardin'de keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. Mardin'in coğrafi ve tarihsel özelliklerinin işlenip anlatıldığı kitapta birden çok yazarın Mardin hakkındaki yazı ve görüşleriyle, deneyimlerini de okuyabilmek mümkün. Mardin'in bütün ilçelerinin ayrı ayrı işlendiği ve şehrin yerel sanatçılarının, siyasilerinin de görüşlerinin yer aldığı kitap Mardin'e dair güzel bir ansiklopedi olma niteliği de taşıyor.
Mardin sevgisi güç veriyor
Kitabın önsözünde Mardin sevgisinin kendisine büyük bir güç verdiği kaydeden Mehmet Remzi Tanış, “Aşkla çıktığımız hizmet yolculuğumuzda, Mardin için çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Mardin'e olan sevgimiz ve sizlerin desteği yaptığımız çalışmalarda bize güç veriyor. Her gün yeniden keşfedilen Mardin; bir sırdır, sevdadır, sevdalılar diyarıdır. Bu şehir hem can hem de canandır. Yüzyıllar boyunca seyyahlar, şairler, komutanlar ve devlet adamları Mardin'e olan hayranlıklarını dile getirmişlerdir” dedi.
Mardin'i ileri taşımalıyız
Mardin'i ileri taşımak için çalışacaklarını da anlatan Tanış, önsözün diğer bölümünde şu ifadelere yer verdi; “Mardin'de kültür ve sanata yön vermek, herkese ulaşmak, kadim kültürümüzün enstümanlarını da unutmadan modern dünyayı takip etmek ve dünya kültür başkentlerinden biri olan kadim şehrimizi daha ileriye taşımak gibi önemli bir görevimiz olduğu bilincindeyiz. Zevkle yürüdüğümüz yolda tüm Mardinlileri ve Mardin sevdalılarını yanımızda görmenin sevincini yaşıyor ve kendimizi sizlerle çok daha güçlü hissediyoruz. Öncelikli hedefimiz; Mardin'imizi Türkiye'nin önde gelen kültür, kongre, turizm ve sanat merkezi konumuna getirmek, kültür ve sanat etkinliklerinde hizmet ve yatırım kapasitemizi artırmak. Bu doğrultuda hedefimiz; hız kesmeden, yorulmadan ve yılmadan çalışmak olmalı. Başarmak için ihtiyacımız olan tek şey ise değerli desteğiniz.”
10 adımda Mardin'e giriş
Kitabın ilk bölümünde 10 Adımda Mardin'e Giriş kısmı yer alıyor. “Gündüzü seyranlık gecesi gerdanlık derler Mardin için...” cümlesiyle başlayan bu bölümde Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanan Saffet Emre Tonguç'un yazısı yer alıyor. Mardin ve Mezopotamya'nın ilişkisinin de işlendiği kitapta Atatürk'ün Mardin'e gelişi ve şehirle olan ilişkis de konu alınıyor.
21 Kasım Onur Günü!
Mardin tarihine yönelik çok sayıda bilginin işlendiği kitapta 21 Kasım tarihine de özellikle dikkat çekiliyor. 2011 yılında bu yana 21 Kasım'ın Mardin'de düşman işgalinden kurtuluş günü değil de Onur Günü olduğuna vurgu yapılıyor.
Toledo'yu satmak Mardin'e bakmak!
Kitapta çok sayıda gazeteci ve yazarın Mardin hakkındaki fikirlerine de yer verilmekte. Bunlardan bir tanesi de Hıncal Uluç'un kaleme aldığı; “Toledo'yu satmak Mardin'e bakmak” yazısı. Uluç'un yazısında işlenenler ise şöyle; “Bir yandan nasıl haz alıyorum, yaşadıklarımdan.. Ve de bir yandan nasıl kahroluyorum.. Yani hüngür hüngür ağlamak geliyor içimden, alenen..
Toledo'yu dolaşıyoruz.. İspanya'nın en eski kentlerinden biri.. Aynen muhafaza etmişler.. Dört yanı nehir, ortada bir tepe.. Tepede, surlar içinde tarih.. Korku insanları nerelere kaçırmış.. Muhteşem bir ova orada dururken, tepeye, güçlüklerin içine yerleşmişler.. Ama güçlükler istilacılar için de var.. Önce suyu aşacaklar, sonra tepeye tırmanacaklar. Onlar güç bela bunu yapmaya çalışırken, surların arasında oturan Toledolular da onları keklik gibi avlayacak.. Hesap bu..
Diyelim bütün bunları aştılar girdiler içeri.. Öyle "Hüryaa" girmeleri söz konusu değil.. Yer yer kollarınızı açtığınızda iki duvara değeceğiniz kadar dar sokaklarda gene teker teker avlanma durumundasınız.. Bu dar sokakların bir sebebi de iklimmiş.. Tam Ankara'nın kara iklimi.. Bir de tepede düşünün, soğuk ve rüzgarı, hani arkadan tık yapınca kulak düşer ya, öylesi.. Rüzgar esmesin diye daracık daracık sokaklar..
İşte o daracık, daracık, sokaklarda trekking yapıyoruz.. Tepe ya.. İnişler, çıkışlar.. Biz Arap kapısından girdik.. Üç kapısı var kentin.. Üç mahallesine açılan.. Yahudi, Arap ve İspanyol.. Yahudileri hem de nasıl temizlediklerini en iyi biz Osmanlı torunları biliyoruz. Kaçabilen soluğu buralarda almış. Kalanları "Biz Hıristiyan olduk" demelerine bile bakmadan halletmişler.. Bir iki Yahudi evi muhafaza edilmiş, bir de sinagog, ama boş. Sinagog kapalı..
Arap mahallesinin içinde kalmadık. Bir iki aile hala yaşıyormuş, ama Araplar izleri ile hala orada.. Mesela mimarileri.. Endülüs tarzı binalarda okunuyor.. Bir de kentin ününü dünyaya taşıyan mücevherciler, hala Şam İşi yapıyorlar..
Daracık sokaklar, kafe, restoran, antika ve hediyelik eşya satan dükkanlarla dolu..
Toledo bıçakları dünyaca ünlü imiş.. Demire su verilir ya, çelik yapılırken.. Bura nehrinin suyunun benzeri dünyada yokmuş da, ondan bulunmaz Bursa bıçağı imiş Toledo bıçakları..
Bir de Hıristiyanlar için hac yeri gibi bir katedral var tabii.. Avrupa'nın en büyüğü değil, ama en güzellerinden biri.. Önemi.. Papa'dan sonra en itibarlı Katolik kardinalinin makamı burası.. Bura da önemli bir ziyaretgah..
Sokaklar Japon dolu, Alman, Fransız, İtalyan dolu.. Türk dolu..
Dünyanın dört bir yanından gelen insanlar her mevsim Toledo'yu dolaşıyor, oraya tonlarla dolar, euro bırakıyorlar. Döndüklerinde aynen benim gibi Toledo'yu yazıyor, anlatıyorlar.. Yeni yeni insanlar buraya gelmek, görmek için can atıyorlar..
Toledo, İspanya'nın turizm merkezlerinin başında geliyor. İspanya turizmi dünya rekorları kırıyor..
İşte kahrolma sebebim de bu..
Nasıl bir keyif içinde geziyorum Toledo'yu.. Ve de aldığım her haz, misliyle kahır olarak dönüyor bana.
Çünkü nereden bakarsanız bakın on Toledo edecek Mardin'den, benim Mardinimden dünyanın haberi yok.. Nasıl olsun ki, daha bizim haberimiz yok..
İnanın, hiç abartmıyorum.. Aynen Toledo gibi Mardin ovası dururken tepeye kurulmuş eski Mardin bugün aynen duruyor.. Toledo'dan bin eski.. Toledo'dan bin güzel.. Dünya tarihinin en eski kiliseleri burada.. Mardin, dünyanın en eski yerleşim merkezlerinden biri.. Yani kentleşmenin, yerleşmenin ilk örneklerinden biri değil sadece, Hıristiyan dininin ilk izleri de burada..
O Şam işi denen mücevherciliği gelin Mardin'de görün..
Mardin'e turistik amaçla giden Türk biliyor musunuz çevrenizde.. Ya da Mardin'e tur düzenleyen bir şirket duydunuz mu?..
Niye duyasınız ki?.. Kim duyuracak ki?..,
Mardin'e gidin de eski Mardin'e, kaleye gitmeyi deneyin.. Askeri bölge sokmazlar ya.. Diyelim girdiniz.. Ne yapacaksınız ki.. Nerede o cafeler, restoranlar.. Nerede o antika, hediyelik eşya satan dükkanlar..
Mardin'in yeni tarafında kahveler var.. Yığınla işsiz ve umutsuz insanın bir çay içerek akşama kadar boş bekledikleri kahveler..
Mardin'i devlet bilmiyor.. Mardin'i medya bilmiyor.. Mardin'i Mardinli bilmiyor..
Nerde Mardinliler.. İşadamları.. Milletvekilleri.. Gazeteciler..
Erkan Mumcu.. Erkan Mumcu diye çığlık atacağım.. Ayıp.. Her şey mi devletten beklenir yahu.. Minnacık bütçesi ve komik olanakları ile Turizm ve Kültür Bakanı hangisine yetişecek bunların..
Medya.. Dönüp dolaşıp medyaya geliyorum..
Bu ülkede medya görevini yapsa, pek çok çarkı harekete geçirir.. Ama medyada Mardin'i gidip gören, Mardin'in farkında olan mı var..
Yolları düşerse gider Toledo'yu ağızlarından sular akarak gezerler, ama ruhları bilmez ki, hem de nasıl bir Toledo, kaç Toledo Türkiye'de var?..”
Mardinli ünlüler bu kitapta
Şimdiye kadar Mardin'e değer katmış, Matdin için çok sayıda iş üretmiş ve Mardinlileri gururlandırmış isimler de bu kitapta. Aziz Sancar'dan, Ciwan Haco'ya, Şivan Perver'e, Ahmet Türk'e, Pınar Deniz'e, Sevda Erginci ve Emel Sayın'a kadar çok sayıda ünlü Mardinli ile de bu kitapta tanışabilirsiniz.
Mardin'e dair bilmeniz gerekenler
Mardin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan en merak edilen en çok görülmek istenen şehirlerden biridir. Şehir özgün mimarisinin yanı sıra köklü tarihi ile de yerli ve yabancı turistlerin dikkatini çekmektedir.
Bir masal şehri Mardin hakkında bilmedikleriniz
Mardin aynı zamanda Suriye ile de komşudur. Mardin tarih boyunca dikkatleri üzerine çekmiştir ve Milli Mücadele döneminde de ön planda olan şehirlerden biridir. Ekonomisi tarım, hayvancılık ve ticarete dayalıdır. Mardin aynı zamanda üzüm diyarı olarak da bilinir. Türkiye’de ilk sıralarda olma özelliği taşımaktadır. Mardin’deki kültür zenginliği de dikkate değer özelliktedir. Gerek tarih temalı gerek kültür temalı geziler Mardin tek geçilecek bir seçenektir.
Mardin'de gezilecek yerler
Mardin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde en dikkat çeken, en ilgi gören şehirlerden biridir. Kültür turları denildiğinde Mardin Midyat her zaman ön plandadır. Camileri, kiliseleri, türbeleri ve en önemlisi özgün mimarisi ile her zaman ilgileri üzerine çekmiştir. Mardin gezisi için en az 4 gün ayırmak gerekir ki doya doya bu kültür içe sinebilsin. Mardin Kalesi ilk ziyaret edilmesi gereken yerlerdendir. Daha sonrasında Zinciriye Medresesi ve Ulu Cami görülme listesine alınmalıdır. Meryem Ana Kilisesi, Mardin Müzesi ve elbette ki Mardin evleri mutlaka görülmelidir.
Mardin mutfağı zenginlikleri
Mardin mutfağı son derece zengin bir kültüre sahip olup masalarında çorba ve dolmaları olmazsa olmazdır. İçli köfte ve kaburga dolması Mardin’in en büyük sofra zenginlikleridir. Et yemeklerine ağılık verirler. Kebapları meşhurdur. Ve tabii ki yemek sonrası künefe tek geçilen tatlısıdır.
1-Mardin masalsı bir şehir olup gezilmeye doyulamaz.
2- Mardin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en görülesi şehirlerindendir.
3- Mardin gerek tarihi gerekse kültürel açıdan son derece zengin bir şehirdir.
4- Mardin mutfağı tadılası yemeklerden oluşur.
5- Mardin köklü bir tarihe sahiptir.
Mardin’de alışveriş
Mardin’de yöresel ürünler her zaman vardır ve dikkat çekici özellik taşırlar. Bunların başında Mardin'in bıttım sabunu gelir. Mardin leblebisi alınmazsa olmaz. Mardin lezzetleri arasında peksimet ekmeği ve badem şekerleri gelir. Hediyelik eşya olarak gümüş işleme parçalar dikkat çekicidir. Kolyeler, yüzükler, küpeler, tepsiler kalıcı hediyeliklerdir.