Ülkeyi yasa boğan depremin etkileri devam ederken İstanbul Depremi’ne yönelik kaygılar da artıyor. Uzmanlar tarafından gerçekleşme olasılığının yüzde 80’e ulaştığı belirtiliyor ve İstanbul depreminde oluşabilecek hasarın Kahramanmaraş depremlerinin yarattığından çok daha büyük olacağı tahmin ediliyor. Beklenen İstanbul depreminden İstanbul’un yanı sıra Bursa, Kocaeli, Balıkesir, Tekirdağ, Sakarya ve Yalova’nın da etkileneceği tahmin ediliyor. Buna göre deprem, İstanbul ve komşu illerde toplamda 24,9 milyon insanı doğrudan tehdit ediyor. Uzmanlar, İstanbul'u tehdit eden potansiyel deprem tehlikesi ile başa çıkabilmek için, orta ve uzun vadeli uygulamalar göz önüne alınarak depremin etkileyeceği bölgelerin acil kurtarma planı ve yeniden yapılanma planı hazırlanması noktasında uyarılarda bulundu.
FAY HATTI ÜZERİNE 2 MİLYON İNSAN YIĞILACAK
Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Doç. Dr. Pelin Giritlioğlu da öncelikle bir plandan söz edilmesi gerektiğini belirtiyor. İl Çevre Planı’nı işaret eden Giritlioğlu, “Bu plan göre İstanbul’un nüfus eşiği 2030’a kadar 16 milyon olarak belirlenmiş. Bu demek oluyor ki 2030 yılına kadar bu kent 16 milyon olarak planlanıyor. Ancak nüfus daha şimdiden 21 milyona dayanmış durumda. Bu plana göre yapılan mekânsal kararlar zaten şu anki nüfus açısından yeterli değil” ifadelerini kullandı. Planın da olduğu gibi kalmadığına, ‘mega’ projelerle defalarca delindiğine vurgu yapan Giritlioğlu, “Üçüncü köprü, üçüncü havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu, Avrasya Tüneli en son olarak da Kanal İstanbul Projesi… Üç tane canlı fay hattının üzerine 2 milyon nüfusu yığacak olan bir projeden bahsediyoruz” dedi.
ACİL TOPLANMA ALANI ŞART
Kamusal alanların dönüştürülmesiyle kentin giderek afetlere karşı dirençsizleştirildiğini belirten Giritlioğlu, acil toplanma alanlarının dönüştürülmesi ile ilgili şunları söyledi: “AVM’lere ve rezidanslara tahsis ediyoruz. Yeşil alan bırakmıyoruz, onun yerine millet bahçesi diye bir şey uyduruyoruz. İçi yapılaşmış bir alan olarak bunu koyuyoruz. Rant siyaseti bütün kenti şekillendiriyor. Plan dediğimiz şey de bunun gölgesinde kalıyor ne yazık ki… Kenti de daha fazla dirençsiz hale getiriyoruz.”