Türkiye'de artan ekonomik kriz ve sürekli yükselen enflasyon işçileri zor durumda bıraktı. Kadıköy Belediyesi temizlik işçileri geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda kaldıklarını söyledi. Fabrikalarda çalışan işçiler de belediye işçileriyle aynı kaderi paylaştıklarını belirterek, “Aldığımız maaşı kiraya verince elde doğru dürüst bir şey kalmıyor” dedi
İstanbul’da Anadolu yakasının en eski yerleşim yerlerinden biri olan Kadıköy, yakanın en işlek noktası durumunda. 500 bine yakın nüfusuyla Kadıköy, günlük yaklaşık 20 bin kişinin de ziyaret ettiği bir ilçe. Hafta sonu ise bu sayı katlanıyor. Sayı arttıkça sokakları temizleyen, çöpleri toplayan belediye işçilerinin iş yükü de artıyor.
Herkes patron!
Bir değil birden çok patronu olduklarını söyleyen belediye işçileri, “İçeride çay içip, simit yiyen işçiler karşılıyor bizi. İşçilerden biri, “Belediye işçisi depresif, sinirli, suratı asık... Mutlu değilim çünkü, mutlu olmayan insan başkasını mutlu edebilir mi?” diye sitem ediyor. “Başkasının karşısında önünü ilikleyenler, boyun eğenler öfkesini, mutsuzluğunu bize kusuyor” diyor işçi: “Binlerce insanın girip çıktığı Kadıköy’de çalışıyoruz. Patronumuz bir değil ki, herkes patron. Adam belediyeye gelmiş, kadastro bölümünde işi var, işi olmamış giderken bana çatıyor” dedi.
O caddeler bize yabancı!
Bazı günler; Kadıköy’ün en sevilen, adını da güzel havasından alan Bahariye Caddesi’ni temizlediğini söyleyen işçi, “O caddede bir mekanda oturamıyorum. Önünü süpürdüğüm tiyatro salonundan içeri giremiyorum. Bahariye’nin bu ışıltısı benim değilmiş gibi hissediyorum. Hafta sonu öylesine kalabalık oluyor ki hafta sonu burada olmak, çalışmak istemiyorum” şeklinde konuştu..
Döner yiyemeyenler bile var
Masada oturan işçilerin ortak derdi geçim sıkıntısı. İşçiler belediyedeki temizlik işçilerinin yarısından fazlasının icralık olduğunu, kredi ve kredi kartı borcu olmayanın neredeyse olmadığını söylüyor. Uzun yıllardır belediyede çalışan, bekar olmasına rağmen geçinemediğinden bahseden bir işçi başlıyor anlatmaya: “Şu odada dinlenmeye, yemek yemeye gelen bir tane işçi dışarıdan yemek söyleyemez, söyleyemiyor. Elinde yarım ekmek dönerle gelemiyor. (Yan masanın üzerindeki fırını gösteriyor) Bunu dayanışmayla getirdik buraya, evden getirdiğimiz yemekleri ısıtıp yiyoruz. 2 bin 700 liralık yemek kartımız var, genelde o kart ay başında eve bırakılır, evdekiler o kartla evin ihtiyaçlarını karşılar. Hiçbir arkadaşım onu bireysel kullanmaz. Hesaplayın bir döner ekmek, yanına da ayran alsan en ucuzu 90 liradan başlıyor. Biz işin içinden çıkamıyoruz.”
Zaman olsa üç işe gidecek
Belediyede ek iş yapmayan işçi neredeyse yok. Mesaiyi tamamlayan başka işlere koyuluyor. Zaman olsa geçinemeyen işçiler bir günde üç işe gidecek. İşçi bir başka arkadaşından bahsediyor: “Beden gücüyle günde bir ton çöp atıyor. Sabah 04.30’da kalkıyor, gecenin karanlığında yollara düşüyor. Geliyor Kadıköy’e, burada bir manav var, o manav otellere, marketlere sebze-meyve satıyor. Onların dağıtımını bizim arkadaşımız sabah mesaiye başlamadan önce el arabasıyla yapıyor. 200-250 lira yevmiye almak için... Öğleden sonra 14.00’te işini bitiriyor, 15.00’te belediyedeki işinin başına geçiyor. Gece 23.00’e kadar Kadıköy’ün çöpünü topluyor, bunu haftanın her günü yapıyor. Günde 4 saat uyuyor. Bildiğin robot gibi çalışıyor. Bu şekilde nasıl, nereye kadar yaşanır? İnsanın yaşaması için sadece para değil, sosyal yaşama da ihtiyaç var.”
4 yıldır üst baş bile almamış!
Çoğu zaman sokaklarda aç, susuz çalıştıklarını söyleyen işçi, beslenme ile karın doyurmanın arasındaki farkı şöyle anlatıyor: “Et, tavuk yiyemiyoruz. Ekmek, çorba, makarna ile karın doyuruyoruz, nereye kadar böyle... Bu beslenmek değil. Dinlenemiyoruz, tatil yapamıyoruz, yazın bir ara otellerin sayfalarına girerek tatil fiyatlarına baktık, gideceğimizden değil meraktan. Bir haftalık bir çocuklu aile için istenen paralar 45 bin liradan başlıyor. 24 bin lira alan bir işçi nasıl gidecek? İnsan tatil yapmak ister ama burada ‘Senelik izne beni yazmayın’ diyen işçiler var. Niye yol parası, yemek parası, ‘ticket’ı kesilip ay sonunda eline daha az para geçecek diye. Dört yıldır hiç kıyafet almamış insanlar var. Ben bekarım ben bile iki yıldır pantolon alamadım. Çok örnek var böyle, işçi kendine kıyafet almaz, çocuğun eksiğini kapatmaya çalışır, onun ihtiyaçlarına öncelik verir. Bir sigaramız vardı, artık onu da alamıyoruz, tütüne geçtik. Kıyafet almak için daha çok ikinci el satan yerleri tercih ediyoruz, başkasının giydiği kıyafetleri almak zorunda kalıyoruz. Vergiyi veriyoruz, 7/24 çalışıyoruz, ya biz bir pantolonu hak etmiyor muyuz?”
Yarı aç yarı tokuz!
“Yarı aç yarı tokuz” diye giriyor söze arkadaşı. İki çocuk babası, “Allahtan ev kira değil” diyerek seviniyor. “Bugün en kötü evin kirası 13 bin liradan başlıyor. Geçinemiyoruz, yapılan toplu sözleşme günden güne eriyor. Bugün 35 bin lira alsan ne olur ki?” diye soruyor. Sözü karşı karşıya oturduğu başka işçi devam ettiriyor ve çözüm için “Üretimden gelen güç” diyor, ekliyor: “Yoksulluk sınırı, açlık sınırı belirleniyor, sendikalar bu rakamların altına imza atıyor. Yoksulluk sınırı gibi bir çizgi varsa bunun üzerine çıkmak gerekir. Üretimden gelen gücümüz var, bunu kullanmayacaksak sendika neden var? İş güvencemiz yok, kadro talebimiz var. Belediye yönetimi değiştiğinde belediye başkanının iki dudağının arasından çıkan sözle işimizi kaybedebiliriz. Ataşehir Belediyesi örneği var, emekliği gelen insanları çıkardılar, işçiler istemese bile bunu yaptılar. Soruyoruz biz kadrolu muyuz? ‘Kadrolusunuz’ diyorlar. O zaman kadroluların haklarına neden sahip değilim?”
Sözde kadro hikayesi
Belediyelerde taşerona bağlı olarak çalışan belediye işçileri 2018 yılında çıkarılan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile belediye şirketlerine geçirildi. Adına kadro dendi ancak belediye işçilerinin ne hakları kadrolu işçi hakkıydı ne de ücretleri... 2018 yılında belediye şirketlerine geçişleri yapıldıktan sonra iki sene boyunca Yüksek Hakem Kurulunun (YHK) belirlediği yüzde 4’lük zamma mahkum edilen işçilerin ücretleri eridikçe eridi. Birçok belediye işçisi, YHK’nin iki yıllık zulmünün ardından bu defa da yetki itiraz davalarıyla, imzalanamayan toplu iş sözleşmeleriyle cebelleşti. Kadıköy Belediyesi işçileri toplu iş sözleşmesi yapabilmiş olsa da birçok belediyede işçiler asgari ücret sınırında ücretlere çalışmaya devam ediyor.
Zamlar eridi
Kadıköy Belediyesinde işçiler DİSK’e bağlı Genel-İş İstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şubede örgütlü. 2022 yılında imzaladıkları sözleşme ile 6 aylık dilimler halinde zam alınması kararlaştırılmış ancak bu 6 aylık dilimler de ücretlerin enflasyona ezilmesine çare olmamıştı. Sözleşme zamlarının enflasyon karşısında erimesiyle eylem yapan işçilerin ücretlerine az da olsa ek zam yapılmıştı.
Kredi kartı boruçları arttı
Alım gücü dibe vuran yurttaş geçinmek için borçlanmaya devam ediyor. Kredi kartı borçları hazirandan bu yana yüzde 40 oranında arttı. Ekonomi politikalarındaki değişiklik yurttaşa yansımadan önceki bireysel tüketici kredileri ile bireysel kredi kartı borçlarının karşılaştırılmasına göre, yurttaşın toplam borcu hazirandan bu yana yüzde 19.14 artışla 410.7 milyar TL artarak 8 Aralık itibarıyla 2.5 trilyon TL’yi aştı.
9 milyon icra dosyası var
1 Ocak-1 Eylül 2023 tarihleri arasında icra dairelerine gelen yeni dosya sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 58.9 oranında artarak 9 milyon 307 bin oldu. UYAP üzerinden açılan ve icra dairelerinde derdest bulunan dosya sayısı 21 milyon 708 bin. İcralık olmayan yurttaş sayısı neredeyse parmakla gösterilecek hale geldi. Yurttaşların satın alma gücü ve yaşam standartları geriledi.