Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey üyesi ve Denizli Tabip Odası Başkanı Rıza Hakan Erbay, Sağlık Bakanlığı'nın 9 Eylül'de yayınladığı bir düzenleme ile devlet hastanelerinde sağlık idarecilerine poliklinik randevularını MHRS üzerinden 5 dakikada bir olacak şekilde açma talimatı verdiğini söyledi. Bu durumun hekimlerin hastalık bulaş riskini artıracağını belirten Erbay; “Bir hastanın muayene ve tetkik istemi düşünüldüğünde ayrılması gereken süre en az 15-20 dakika olmalıdır” dedi.
Çok ciddi yorulduk
Corona salgını ile mücadelede 18 ayı geride bıraktıklarını belirten Erbay, “Şeffaf yönetilmeyen pandemi nedeniyle geçtiğimiz 18 ay boyunca tüm sağlık çalışanları her zamankinden fazla yorulmuş, tükenme noktasına gelmiştir. Bu çalışma temposu artan vaka sayılarıyla daha da devam edecektir. Her anlamda yıpratıcı bu sürecin sağlık çalışanları tarafından daha fazla tolere edilebilmesi mümkün değildir. Çalışma saatlerinin azaltılarak 6 saate indirilmesi, dinlenme sürelerinin yeterli bir şekilde ayarlanması, dinlenme mekânlarının salgına göre yapılandırılması ve kişisel koruyucu ekipmanlarının eksiksiz sağlanması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
1 günde 90 hasta bakacaklar
Düzenlemenin hekimlerin çalışma şevkini kırdığını ifade eden Erbay yapılan hatadan dönülmesi çağrısında bulunarak şu ifadeleri kullandı: “9 Eylül'de yayınlanan bir düzenleme ile devlet hastanelerinde sağlık idarecileri tarafından hasta poliklinik randevuları MHRS üzerinden 5 dakikada bir olacak şekilde açılması talimatı verildi. Günlük poliklinik sayılarının yaklaşık 90 hastaya bakılacak şekilde planlandığını tespit ettik. Dünya Sağlık Örgütü uygun bir hasta muayenesi için anamnez, muayene, tetkik istemi düşünüldüğünde ayrılması gereken sürenin en az 15-20 dakika olmasını tavsiye etmektedir. Dikkate alınması gereken bir diğer husus ise poliklinik hasta sayısının 90'lara çıkarılması ile hastane gibi kapalı ortamlarda Covid-19, mevsimsel girip gibi hastalıklar için temas ve bulaş riskini artırmasıdır ve halk sağlığı açısından tehlike arz etmektedir. Hastanelerde yeni çalışma düzeneği bu haliyle hekimi hızlı hasta bakmaya ve kaçınılmaz olarak hata yapmaya sevk edecektir. Bu uygulamayla birlikte doğabilecek aksamalar hasta hekim arası barışı bozacak dolayısıyla sağlıkta şiddeti daha da körükleyecektir. Bu olumsuz düzenlemeler hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarının çalışma şevkini iyice kırmaktadır. Salgın yorgunluğunun üzerine binen kötü çalışma koşulları, emeğe karşılık gelmeyen ücretler, hekimlerde değersizleştirilme algısını pekiştirmektedir. Son yıllarda hekimlik işgücü, sağlıkta dönüşüm süreci ile iyice ucuzlaştırılmış olup hekimler performansa dayalı çalışma sistemiyle, devlet ya da özel sektörde adeta kölelik düzenine zorlanmaktadırlar. Bu sebeple hekim istifaları ve emeklilik taleplerinin hızla arttığı bilinmektedir. Emekli olan hekimler de geçinemedikleri için çoğunlukla emeklilik sonrası çalışmak zorunda kalmaktadır. Bu kez de bir ceza gibi emekli maaşlarında ciddi kesintiler yapılmaktadır.
Tıp Fakültesi öğrencileri ve uzmanlık öğrencileri asistanlar tüm bu karanlık tablonun farkında olarak giderek umutsuzluğa sürüklenmektedir. Bu genç hekim adayları ve hekimler arasında intiharlar giderek artmaktadır. Yeni mezun birçok hekim de yurtdışında çalışma arayışındadır.
Toplum sağlığı açısından bir bütünün unsurları olan hekimlerin ve diğer tüm sağlık çalışanlarının fiziki ve ruhsal sağlığının korunması çok önemlidir.”
Aile hekimleri isyan ediyor
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyesi, CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut da konuyla ilgili önemli detayları işaret etti. Bulut, Covid-19 aşı ödemesi için aile hekimine 3 bin TL'ye kadar, aile sağlığı çalışanına da (ASM'lerdeki hemşire) da bin 500 TL'ye kadar ilave ek ödeme yapılabileceğine yönelik yazı yayınlandığına dikkat çekti. Ancak daha sonra bu ek ödemenin çeşitli kriterlere bağlandığına işaret eden Bulut, “Kriterlerin birçok maddesi var ve aile hekimi o maddelerden kaçını sağlıyorsa ona göre ödeme yapılıyor. Ancak kriterlerde şöyle gariplikler var: Örneğin aile hekimliğine bağlı aşı yapılabilir nüfusun yüzde 85'i aşı olmalı bir kriter. 60 yaş üzeri hastaların aşı olma oranı yüzde 90 olmalı başka bir kriter. Aşı zorunluluğu yokken ve aile hekimleri, gelen hastalar o ASM'yi mi kayıtlı yoksa başka bir yere mi kayıtlı diye bakmadan aşı yapmaya çabalarken, eğer ASM'ye kayıtlı hastalar aşı olmamışsa bu kriter sağlanamamış oluyor. Bu durumda bakanlık ek ödeme vermiyor” dedi.
Ek ödeme alamıyorlar
CHP'li Bulut, örneğin günde 50 aşı yapıldığı düşünüldüğünde, 22 mesai gününden hesaplanırsa toplam bin 100 aşı yapılabileceğine dikkat çekti. Ancak bu kişiler misafir hastaysa ve aile hekiminin kendi hastaları aşı olmadıysa aile hekiminin ek ödeme alamadığına işaret eden Bulut, “Türkiye’de 1. doz aşılamada oran daha yüzde 85'i geçmemişken aile hekiminden bu oranı tutturmasını istemek ‘ben sana ek ödeme vermeyeceğim' demektir. 3 bin TL ek ödeme alan aile hekimi zaten çok çok az. Genelde ya hiç ek ödeme alamadılar ya da 200 TL, 400 TL gibi komik rakamlar aldılar” diye konuştu. 12 hekimli bir ASM'de bir hekimin bin 500 TL ek ödeme aldığını, geri kalan 11 hekimin hiç ek ödeme alamadıklarını dile getiren Bulut, “Aile hekimlerinin derdi ek ödeme de değil. Televizyonda ‘3 bin TL ek ödeme veriyoruz' diye haber yapılıp hekimler ‘paragöz' olarak gösteriliyor. Hekimler bu şekilde gösterilmekten çok rahatsız” dedi.
HABER MERKEZİ