Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara
Damga Manşet Haber Deprem kapıda ama 23 yıldır uyuyoruz!

Deprem kapıda ama 23 yıldır uyuyoruz!

17 Ağustos 1999 depremini değerlendiren Bilim Akademisi Üyesi Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, “Marmara'da beklenen depremin 1999 yılından itibaren her an olmak kaydıyla 30 sene içerisinde olma olasılığını yüzde 64 olduğu bilimsel olarak açıklandı. 1999'dan bu yana 23 sene geçti, yüzde 64 olasılık 2029'a kadar olduğuna göre, biz işin son evresine geldik” dedi

Okunma Süresi: 10 dk

Bilim Akademisi Kurucu üyesi yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, 17 Ağustos 1999 depremini değerlendirdi. 1999 depreminin daha dikkatli olmamız gerektiğini öğrettiğini söyleyen Görür, olası Marmara depremi için zamanın azaldığını söyledi. İstanbul'da beklenen olası deprem hakkında konuşan Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul'da minimum 7.2, maksimum 7.6 büyüklüğünde bir depremin olacağını ve en çok Avrupa yakasının kıyı kesimlerinin etkileneceğini söyledi. Görür, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce yapılan araştırma sonucunda 50 bin binanın tahribat göreceğini açıkladı. Acilen depreme karşı hazırlıklı olunması konusunda uyarıda bulundu.

Minimum 7.2 şiddetinde olacak
Prof. Dr. Naci Görür, "1999 depremleri gerçekten yer bilimleri açısından enteresan. 1999 depremlerinin geleceği önceden söylenilmişti. 1967 Adapazarı depreminden sonra bilim insanları yaptıkları araştırmalarda Kocaeli mıntıkasında 7'den büyük bir deprem olma olasılığının fazlalaştığını söylediler. Elbette bir şey yapılmadı. 1999 depremi, 1997 senesinde uyarıldı. Bir gecede 20 binden fazla insan öldü. İstanbul'da yaptığımız uyarı hala devam ediyor, uyardığımız deprem hala gelmedi. Marmara'da beklenen depremin 1999 yılından itibaren her an olmak kaydıyla 30 sene içerisinde olma olasılığını yüzde 64 olduğu bilimsel olarak açıklandı. 1999'dan bu yana 23 sene geçti, yüzde 64 olasılık 2029'a kadar olduğuna göre biz işin son evresine geldik. Yaptığımız çalışmalarda Marmara'nın altındaki Kuzey Anadolu'nun bir bölümü olan fay hattının kırıldığı takdirde minimum 7.2, maksimum 7.6 büyüklüğünde deprem üretir. Bu bayağı büyük bir deprem demektir. Bu deprem olduğu takdirde İstanbul'un Marmara kıyılarına yakın olan yerleri en az 9 şiddetinde, kıyılardan uzaklaştıkça da 8 şiddetinde depreme maruz kalır" dedi.

İstanbul depreme hazırlanmalı
Prof. Dr. Görür, beklenen deprem öncesinde acil olarak müdahale edilmesi gereken yerlerin özellikle Avrupa yakasında bulunan kıyı ilçeler olduğunu belirtti. Özellikle Büyükçekmece ve Küçükçekmece bölgesine dikkat çeken Prof. Dr. Görür, "Özellikle Avrupa yakası Asya'ya göre, zemini göz önüne alırsak daha fazla hasar görür. Avrupa yakasında Haliç'ten Marmara kıyılarından Silivri'ye kadar, Avcılar, Zeytinburnu, Tarihi Yarımada'da dahil, Büyükçekmece, Küçükçekmece önemli hasar alır. Anadolu yakası göreceli olarak zemin açısından biraz daha sağlam. Türk hükümetinin alel acele, eğer İstanbul'u konuşuyorsak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile işbirliği yaparak, halkı da işin içine alarak gerekli finans kaynaklarını oluşturarak, başka hiçbir ciddi projeye para sarf etmeyerek, sadece İstanbul'un hızla depreme hazırlanması lazım, aksi halde çok üzüleceğiz" diye konuştu.

İnsanlar ölümle burun buruna
Prof. Dr. Görür, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından tahribat görecek binaların sayısı ile ilgili yapılan araştırmaya ilişkin, "Minimum 7.2 büyüklüğünde bir deprem olursa, can hasarı da büyük olabilir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı araştırmalarda, İstanbul'da çok büyük tahribat görecek bina sayısının 50 bin civarında olduğunu söylediler. Bu çok ağır hasar demektir. 50 bin binadan vazgeçelim, 10 bin binada sadece ölümlü vakanın olduğunu düşünelim. Geriye kalan 40 bin binada hiç insanın ölmediğini düşünelim. 10 bin bina için her binayı 4 katlı düşünelim, 40 bin kat eder. Her kata 2 daire koyarsak 80 bin daire yapar. Her daire 4 kişi koyarsak 320 bin insan doğrudan doğruya ölümle burun buruna demektir. Bu kadar minimize ettiğimiz halde durum bu. Dolayısıyla olabilecek can kaybını siz hesaplayın. Bu işin şakası yok" dedi.
 

50 bin bina yıkılabilir
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği İnşaat Mühendisleri Odası da (İMO), 17 Ağustos Marmara depreminin 23. yıl dönümünde bir açıklama yaparak "Depremi Değil Ama Afeti Önlemek Mümkün" dedi. İnşaat Mühendisleri Odası 2. Başkanı Nusret Suna olası 7.4 İstanbul depremi simülasyonunda 50 bin binanın hemen yıkılacağını belirtti. 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin 23. yılında İnşaat Mühendisleri Odası Karaköy binasında basın açıklaması yaptı. İnşaat Mühendisleri Odası 2. Başkanı Nusret Suna olası İstanbul depreminin her geçen gün yaklaştığını belirterek yapılan çalışmalarla ilgili bilgi verdi. Nusret Suna "Öyle ya da böyle İstanbul depremi olacak" dedi.

Mevcut yapılar test edilmeli
İnşaat Mühendisleri Odası 2. Başkanı Nusret Suna sorunlar ve çözüm önerilerini belirterek "Mevcut yapı stokunun envanterinin çıkarılması konusundaki çalışmalar hızlandırılmalı, mevcut durum tespit edilerek acilen güçlendirilmesi veya yenilenmesi gereken binalar belirlenerek bir plan doğrultusunda yapı stokunun depreme dirençli hale getirilmesi sağlanmalıdır. Her seçim öncesi siyasi ikbal uğruna gündeme getirilen imar affı uygulamalarına son verilmeli, imar affından yararlanan yapılar denetlenmelidir" dedi

İMO görev almaya hazır
Nusret Suna, "Ülkemiz oldukça zor bir dönemden geçmektedir. Ekonomik anlamda yaşanan kriz koşullarında olası bir büyük depremin sonuçlarının 2001 krizinde yaşananlardan çok daha ağır olacağı açıktır. Üstelik kentlerimiz öylesine kalabalıklaşmış, plansızlık, kaçak yapılaşma öylesine ilerlemiş, afet toplanma alanları ranta açılmıştır ki can ve mal kaybı açısından da büyük bir tehlike bizleri beklemektedir. Başta İstanbul ve Marmara Bölgesi olmak üzere olası büyük bir depremin Türkiye'ye neler yaşattığını kestirmek zordur. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası olarak hem yetkili kurum ve kuruluşlara hem de tüm kamuoyuna seslenmek istiyoruz. Bu karamsar tabloyu el birliğiyle tersine çevirmemiz mümkündür. Biz İMO olarak tüm bilimsel-teknik birikimimizle, sahada edindiğimiz tecrübe ve yetişmiş kadrolarımızla, başta deprem olmak üzere doğa olaylarının afetlere dönüşmesini önleme konusunda görev almaya hazırız. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi sorunlar da bellidir, çözümleri de. Yeter ki çözüm için ortaya irade konulsun" diye konuştu.
 

Olası bir deprem olacak
Olası İstanbul depremi ile ilgili soruya ise Nusret Suna, "Bıkmadan usanmadan sadece 17 Ağustoslarda değil her zaman kamuoyunu aydınlatmak için bu konuyu gündeme getireceğiz. Marmara bölgesinde bir deprem bekleniyor. Ama bugün ama yarın. Tarihi belli değil. Buna göre kendimizi, çocuklarımızı, torunlarımızı deprem olgusuna hazırlamalıyız. 23 yılda depremle ilgili yapılanlar var. Çalışmalar yapıldı. O günden bu güne teknik olarak çok bilinmezlikler bilinir hale geldi. Ulusal ve uluslararası camiada bu çalışmalar devam etti ve devam ediyor. Bu konularda kendimizi yeterli, belli bir seviyeye getirdik. 18 milyonluk bir mega kentte yalnızca bu resmi kurumların yapılarından oluşmuyor. Daha sayısı net belli olmayan 1.6 ila 2 milyon arasında bir yapı stoku var. Bu yapı stokunun deprem güvenliği önemli. Bu konuda 1999 depreminden sonra çeşitli senaryo çalışmaları yapıldı. En son 2018 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Boğaziçi Üniversitesi'nin yaptığı bir senaryo çalışması var. Bu senaryo çalışmasına göre, beklenen 7.4 büyüklüğündeki depremde 50 bin bina aniden yıkılacak. Yani can güvenliği olmayan bina 50 bin civarında olduğu söyleniyor. Şunu hiç aklımızdan çıkarmayalım. Marmara'da beklenen bir deprem olacak. Ama bugün ama yarın. Tarihine takılmayalım. Dünyadaki ve Türkiye'deki bilim insanları bu konuda anlaşmış vaziyette. Bu kadar net bir şey varsa biz ne yapmalıyız? Deprem nerede olacak? Ne büyüklükte olacak? Bunları bir kenara bırakarak biz bu depremde nasıl hayatta kalabiliriz onun yollarını araştırmamız lazım" dedi.
 

Deprem sinsi bir şekilde gelecek
Geçen yılların ardından alınan aksiyonları değerlendiren Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sepanta Naimi de, önlem alınması gereken konuları 7 maddeyle açıkladı. Depremin bir afet değil, bir doğa olayı olduğunu vurgulayan Naimi, yanlış uygulama ve yapılaşmalarla bu doğa olayının afete dönüştüğünü belirtti. Naimi, İstanbul’da bugüne dek depremle ilgili yapılan tüm çalışmaların, düzensiz yapılaşma ve kontrolsüz nüfus artışı karşısında yetersiz kaldığını ifade etti ve “Deprem sinsidir, o bize haber vermez biz hep hazır olmalıyız” dedi. Resmi rakamlara göre depremde 18 bin 373 kişi hayatını kaybetti, 48 bin 901 kişi de yaralandı. 5 bin 840 kişi de kayboldu. Altınbaş Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sepanta Naimi yaptığı açıklamada, aradan geçen 23 yılda neler yapıldığını değerlendirdi. Acilen önlem alınması gereken konuları 7 maddede ele aldı.
İstanbul depreminin 7 büyüklüğü ve üstünde olmasının beklendiğini hatırlatarak en önemli sorunun eski ve denetimsiz olan binalar olduğunu ifade eden Naimi, özellikle 2000 yılı öncesi yapılan binaların çok büyük bir tehdit olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Sepanta Naimi, “Her ne kadar kentsel dönüşüm adıyla bu binalar yenilenmeye çalışılsa da devlet desteğini artırmalı ve mevcut yapı stoğunu hızlıca denetlemeli. Dayanıksız binaları ivedilikle güçlendirmeli veya dönüştürmeli” önerisinde bulundu.

Projeler düğümü çözmeye yetmiyor
Doç. Dr. Sepanta Naimi, kentsel dönüşüm olarak yapılan çalışmaların sadece yapısal dönüşüm olduğunu kentin düğümlerinin çözmede yetersiz kaldığına işaret etti. Kentsel dönüşümün deprem riski gözetilmeden plansız şekilde yapılmasının bölge nüfusunu arttırdığına dikkat çeken Doç. Dr. Sepanta Naimi, bu uygulamaların sadece o yapının güvenliğini artırmaya yaradığını kentin genel deprem sorununu çözemediğini söyledi. Doç. Dr. Naimi, son yıllarda AFAD’ın verdiği istatistiklere göre 2020 yılından sonra toplanma alanlarının sayısı 3000’i geçtiğini belirtti. Doç. Dr. Naimi’ye göre bu alanlara çıkan yolların dar ve sokak aralarında olması büyük risk. Deprem sonrası oluşacak trafik yoğunluğunun hesaba katılmadığına değinen Doç. Dr. Naimi, bu durumun depremzedelere yardım edilmesini ciddi zora sokacağını ifade etti.


Çok ciddi eksiklikler var
Bir diğer hayat kurtaran konunun da ‘Doğal Afet Konteynerleri’ olduğuna değinen Naimi, olası deprem sonrası insani yardım, ilaç ve gıda teminin çok önemli olacağını söyledi. Bu konteynerlerin bölge nüfusuna göre planlanmasının şart olduğunu, ancak İstanbul için bu konuda yeterince çalışma yapılmadığını vurguladı. Binaların yapım aşamasında belli aralıklarla sürekli olarak denetlenmesini öneren Naimi, “Belediye ve Çevre Şehircilik İl Müdürlükleri tarafından teknik olarak belli aralıklarla ve sürekli şantiyelerin denetlenmesi gerekiyor. Bu, hem ihmallerin ve eksik malzeme kullanımının önünü keser hem de deprem anında can kaybını azaltmış olur” dedi.

Alt yapılar güvenli mi?
Doç. Dr. Naimi, 26 Eylül 2019 5,8 büyüklüğü İstanbul depreminde telekomünikasyon alt yapısının servis dışı kalarak iletişim kaosu yaşandığını da hatırlattı. Kentin elektrik ağı, doğal gaz şebekesi, içme suyu şebekesi, kanalizasyon, yollar, köprüler gibi kilit yerlerin zarar görmeleri halinde depremin etkisini öngörülemeyecek biçimde ağırlaştıracakları tespitinde bulundu. Kurtarma ekiplerinin işinin de zorlaşacağını ifade eden Naimi, “Sağlam bir alt yapı bir kentin olmazsa olmazıdır. Bu alanların deprem güvenliğinden emin olunması gerekiyor” şeklide konuştu.
 

Ne yapacağınızı bilmek önemli!
Deprem kuşağında bulunan bir ülke olduğumuzu zaman zaman unuttuğumuzu söyleyen Naimi, deprem anında ve sonrasında nasıl davranmaları gerektiğinin eğitimlerinin verilmesi gerektiğini vurguladı. Naimi son olarak, “Depremle ilgili sıkça bilgilendirmeler yapılmalı ve tatbikatlar düzenlemeli. Çocuklara deprem simülatörleri ile deprem anında nasıl davranmaları gerektiğini öğretilmeli. Yeni nesil, deprem esnasında panik olmadan mantıklı davranmayı öğrenmeli. Ev içi düzenlemelerin (mobilyaların sabitlenmesi vb. gibi) de yine deprem riski düşünülerek yapılması gerekmektedir” diyerek önerilerini dile getirdi.
 

AKUT depreme dikkat çekti
Arama Kurtarma Derneği (AKUT) İskender Iğdır Lojistik Merkezi önünden başlayan koşuya, 28 sporcu katıldı. Koşuya katılanlar "17 Ağustos Marmara Depremi Anısına Nöbetteyiz" yazılı tişörtlerle İstanbul'dan Kocaeli Değirmendere'ye koşmaya başladı. 112 kilometre koşacak olan sporcular, depremin yaşandığı saat olan 03.02'de AKUT İzmit Operasyon Merkezi'nde anma töreni düzenleyecek. Etkinlik kapsamında da sporculara güzergâh boyunca polis ekipleri, ambulans, AKUT minibüsü eşlik edecek.
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *