Esenyurt'un emekçi kadınları 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Damga'ya özel açıklamalarda bulundu. 14 yıldır evli, ilkokul mezunu ve 3 kız çocuğuna sahip olan 32 yaşındaki Gülşen Kaştan ev hanımlığıyla birlikte 4 yıldır kendi iş imkânını yarattı. "Bunu nasıl başardınız" sorusuna, "İlkokul mezunuyum. Ev hanımlığıyla birlikte çalışıp paramı kazanabileceğime inandım. Şuan hem anneyim hem iş kadınıyım. Kendim ev yemekleri üzerinde evden çalışıyorum. Bu mesleği okuyarak kazanmadım. Sadece başaracağıma inandım. Üçüncü çocuğuma hamileyken bile ertesi güne siparişlerimi yetiştirmek için geceden sabaha kadar çalışıyordum. Eğer ki biz kadınlar gerideysek, başaramıyorsak bunun tek sebebi özgüven eksikliğimizdendir. Ben bu işi yaparken anladım biz kadınlar istesek başaramayacağımız hiçbir şey yoktur. Şuan istesem kendi iş yerimi açabilirim. Yemeğini üstlenip çalıştığım iki tane ofis var. Her gün düzenli olarak orada yemekleri yapıp daha sonra eve çıkıp aldığım yemek siparişlerini yapıyorum. Kendi adıma yapıp ve sonuçlandırdığım projelerim var. Bunlardan birini pandemi döneminde gerçekleştirdim. İhtiyaç sahibi 120 çocuğumuzun evini dolaşarak kendi el emeğimle 12 çeşitten oluşan yiyecek paketleri teslim ettim. İhtiyaç sahibi ailelerimize her zaman yetişmeye çalışırım. Bugüne kadar böyle güçlü olduysam bundan eşimin desteği de çok fazla oldu. Kendisine teşekkür ediyorum" cevabını verdi.
Baba şiddetinden kaçtım
Eşinin şiddetine maruz kalan ve çocukları için bu duruma daha fazla dayanamayan S.G ise yaşadıklarını gazetemize anlattı. Kadın sığınma evine sığınan S.G orada geçen günlerini, "20 yıllık evliliğim vardı. Eşimin bana yönelik hem fiziki hem de sözlü şiddetinden dolayı beş çocuğumu da alarak ayrılmak durumunda kaldım. Kızıma da şiddetini görünce artık dayanamadım. 1 buçuk aylık hamileliğimi göze alarak ayrıldım. Bir süreliğine emniyet teşkilatı bana sahip çıktı. Çünkü kimsem yoktu. Baba şiddetinden kaçarak evlendim. Tekrar oraya sığınamazdım. Daha sonra çocuklarımla birlikte beni kadın sığınma evine yerleştirdiler. Orada toparlanmam gerekiyordu bu yüzden hemen çıkamadım. Hamile olduğumdan dolayı çocuklarımla birlikte orada 7 ay kaldık. Eşim en küçük çocuğumu istemediği için defalarca şiddetine maruz kaldım. Her seferinde beni kızım kurtardı. Bu yüzden toparlanmam zaman aldı. Daha sonra sığınma evinden ayrıldık. Çünkü çocuklarımla bizi ayırmak zorunda kalacaklardı. Sırf onlar yurda verilmesin diye günlerce kendim yerlerde uyudum. Orada çocuklarından ayrılmayan tek anne bendim" şeklinde anlattı.
5 çocuğumla hayata tutundum
"Kadın sığınma evinde her açıdan hayatıma çok şey kattım. Hem anneye hem de çocuğa ayrı ayrı eğitim verdiler. Hayatımın her açısından öğrendiklerimi şuanda uyguluyorum" diyen S. G., "Oradan ayrıldıktan sonra asıl bizim için hayat o zaman başladı. Eşim çocuklarımla hayata tutunacağıma inanmadı. Ama ben güçlü bir kadın olacağıma inanarak 5 çocuğumla hayata tutundum. En büyük destekçimi, kızımı yanıma alarak hayata tutunduk. Kendisi de yaşadıklarımızdan dolayı okuyamadı. Şuan hem onu hem de kendimi liseye yazdırdım. Benim en büyük sıkıntım maruz kaldığım sözlü şiddetmiş. Ondan kurtulduysam çocuklarımla birlikte yeniden bir hayat kurabilirim. Çocuklarımın örnek aldığı tek kişi şuan anneleri. Bundan sonraki hayat mücadelem sadece onlar için olacak. Şuna inanıyorum hiçbir kadın güçsüz değildir. Sadece güçlü olacağımıza inanalım. Yapılan ve görülen hiçbir şiddete karşı susmayalım" ifadelerini kullandı.
Güzelliğimin bedelini ödedim
Tokat doğumlu olan, çok güzel bir kız olduğu için ailesi tarafından lise 2. sınıfta iken okuldan alınan N.E de yaşadıklarını şöyle anlattı, "Tokat güzeli seçildiğim yıl herkes tarafından tepki aldım. Beni defalarca kaçırma eyleminde bulundukları için annem daha fazla dayanamadı. Yaşımı büyütüp beni istemediğim biriyle zorla evlendirdiler. O zamanlar okul birincisiydim. Öğretmenlerim okuldan alınmamam için çok mücadele ettiler. Ama başaramadılar. Annem bu yüzden hepsinden nefret etti. Benim geleceğimi elimden alan biri varsa oda annemdir. Voleybol, basketbol oymamayı çok severdim. O zamanlar kimse rock müzik nedir bilmezdi. Ben köşeme çekilip bana moral olsun diye gizlice dinlerdim. Bunlar tek tek ailem tarafından elimden alındı" dedi.
ÖMRÜM BOYUNCA BORÇLARINI ÖDEDİM
Zorla evlendirildiğini dile getiren N. E., "Hiçbir zaman mutlu edilmedim. Evine bakan, sorumluluk sahibi bir baba olamadı. İki çocuğum var. Sırf onlar mutlu olsun diye hayatımı onlara feda ettim ama değerini bilemediler. Şuan 58 yaşındayım. Bana sorsanız en son ne zaman yüzünüz güldü. Hayatımda sadece bir defa yüzüm güldü. Eşim bazı suçlardan dolayı cezaevine girdi. O dönem çocuklarıma bakmak için çaycı olarak işe girdim. Ticaret lisesinde okuduğum için muhasebe bilgilerim vardı. Zamanla oranın muhasebe işlerine bakan oldum. Hayatımız bu şekilde çok iyi gidiyordu. Daha sonra eşimin çıkması yaklaştı. Müdürüm durumları bildiği için eşim çıkınca bize bir teklifte bulundu. Bize Bursa’da yeni bir hayat kurmamızı istedi. İşte o an o kadar sevindim ki… Her şeyden kurtulup yeni bir başlangıç yapacaktık. Eşim kabul etmişti. Gidecektik ama gidemedik. İnsanları dolandırmaya devam etti. Ömrüm boyunca onun borçlarını ödedim. Hayatım, gençliğim bu şekilde tükendi. Bir çocuğun geleceğini anne ve babası inşa eder. Annem bana yaptıklarından yıllar sonra pişman oldu. Çok ağladı. Şuan onu affettim. Kendim ve çocuklarım için hayat mücadelem devam ediyor" diye konuştu.