Fransız ANR ve EMSO kuruluşlarının TÜBİTAK işbirliğiyle yürütülen, Marmara Earthquake Gap Assessment and Monitoring for İstanbul (MAREGAMİ) Projesi'nde, Marmara Denizi'nde deniz tabanı sismolojisi, haritacılığı, gözlem istasyonu dizaynı ve tsunamiler üzerine yapılan araştırmalar ilk sonuçlarını vermeye başladı. Fransa Ulusal Araştırma Ajansı(ANR), Avrupa Çok Disiplinli Deniz Tabanı ve Su Kolonu Gözlemevi (EMSO) ve TÜBİTAK işbirliğiyle gerçekleştirilen projede görev alan İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ziyadin Çakır, 2,5 yıldır süren araştırmada ilk bilgileri açıkladı.
Veriler AFAD'a aktarılıyor
Proje hakkında bilgi veren Prof. Dr. Ziyadin Çakır, "2016 yılında MAREGAMİ Projesi kabul edildi. Bu projede toplanan verilerin sürekliliğini sağlamamız gerekiyor. Bu verilerin analizi, modellenmesi ve deprem olarak bize neler söyleyebilir ve bunların daha iyi anlaşılması için yapılan bir proje. Dört farklı konumuz var. Bir tanesi deniz tabanı sismolojisi ve gözlemi. Biliyorsunuz sismoloji ağları karada oluyor. Ancak faylar 15-20 km uzakta deniz açıklarında bulunuyor. Bunların konumlarını özelliklerini bulmak için daha yakın olmamız gerekiyor. Deniz tabanına deniz sismometresi denilen cihazlar yerleştiriliyor. Buradan elde edilen kayıtlar karada bulunan AFAD ve Kandilli'ye aktarıyoruz" ifadelerini kullandı.
Adalar fayı tsunami yaratabilir
Adalar Fayı'nda oluşabilecek heyelanların tsunamiye yol açabileceğine dikkat çeken Çakır, "Tsunami meselesi var. Kuzey Anadolu Fayı doğası gereği tsunami yaratan bir fay değil. Ancak bazı bölümlerde fay özelliğini değiştiriyor. Düşey yönde harekete neden olacak depremde oluşturabilir. Adalar fayında yamaçlar var. Orada birçok yerde yamaçlarda oluşan büyük heyelanlar ciddi tsunamiler yaratabilir. Bunlar tarihi kayıtlarda mevcut" şeklinde konuştu.
Kumburgaz fayı kilitli
Silivri açıklarından başlayarak İstanbul Boğazı açıklarına ulaşan fay hattının kilitli olduğunu ve burada oluşan enerjinin büyük İstanbul depremini tetikleyeceğini belirten Çakır, "Deniz tabanı haritacılığı var. Alman ve Fransızlarla birlikte deniz tabanına iki buçuk yıl önce yerleştirilen cihazlarla akustik haberleşme yöntemiyle birbiriyle haberleşerek mesafeyi ölçüyordu. Bu cihazlar fayın hareketli mi olduğunu ya da kilitli mi olduğunu bize söyleyebildi. Yapılan çalışmalarda Kumburgaz açıklarındaki fayın tamamen kilitli olduğu ortaya çıktı. Bu çalışmayla Silivri açıklarından İstanbul Boğazı açıklarına gelen fay hattının kilitli olduğunu, bu hattaki enerji hareketliğinin büyük İstanbul depremini yaratacak olduğunu ortaya çıkarmış olduk. Bu sonuca deniz tabanında cihazlarla yaptığımız gözlemlerle ve toplanılan verilerle ortaya çıktı" dedi.
Büyük bir deprem üretecek
Bu çalışma öncesinde Marmara Denizi’nin Silivri açıklarından başlayıp, boğazın girişi açıklarına kadar gelen fayın kilitli olup olmadığınını belirsiz olduğunu dile getiren Çakır, "Ancak deniz tabanına yerleştirdiğimiz cihazlar sayesinde fayın bu bölümünün kilitli olduğu ve üzerinde enerji biriktirdiği ortaya çıkarıldı. Dolayısıyla üzerinde enerji biriktiren ve en son 1766 tarihindeki depremle kırılan bu fay önümüzdeki yıllarda yeniden kırılarak büyük bir deprem üretecektir" dedi.
Bu proje kapsamında deprem tabanında 5 deprem kayıt cihazı kurmak istediklerini aktaran Prof. Dr. Çakır, "Depremlerin bir hazırlık safhası var aslında. Örneğin İzmit depremi öncesinde 45 dakika öncesinden başlayan bir sinyal var. Aynı sinyal bu gözlem istasyonları aracılığıyla yakalanabilir. Denizdeki deprem kayıt cihazları karadaki cihazlarla birleştirilip, aynı anda değerlendirilirse çok hassas bilgiler verebilir" diye konuştu.
1 BUÇUK MİLYON EUROYA İHTİYAÇ VAR
Deniz Tabanı Gözlem İstasyonu kurmayı hedeflediklerini de aktaran Prof. Dr. Ziyadin Çakır, "Fransız meslektaşlarımızla birlikte deniz tabanı gözlem istasyonunun tasarlanması yönünde bir hedefimiz var. Şimdiki gözlemlerin çoğu periyodik yapılıyordu. Cihazı koyup bir yıl sonra çıkartıyorduk. Oysa cihazlar hep aynı yerde olsa çok daha faydalı bilgiler toplayabileceğiz. Bu istasyonun maliyeti Fransız meslektaşlarımıza göre 2 milyon Euro civarında. Ancak Türkiye'de gemi inşaat sektörü çok gelişti. Yerli ve milli sermayede rekabetimiz çok yüksek. Bu sebeple istasyonun 1,5 milyon euro gibi bir rakama mal edebileceğimizi düşünüyorum" diye konuştu.