CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin Gazete Damga'nın merkezini ziyaret ederek yazı işleri kadrosunun sorularını cevapladı. Ekonomik krizden dış politikaya varana kadar önemli değerlendirmelerde bulunan Tekin, özellikle İBB adaylığı konusunda ilk açıklamalarını Damga'ya yaptı. CHP'nin her kademesinde görev aldığını, herhangi bir talepte bulunmasının da gayet doğal olduğunu açıklayan Tekin, Genel Merkez'in aday konusunda en doğru kararı vereceğine inandığını söyledi. "Ben ne konuşursam bilerek konuşuyorum" diyen ve iktidardan seçim sürecini sabote etmemesini isteyen Tekin, “Seçimle gelen seçimle gitsin. Rakip olabilecek insanlara tuzak kurarak onları nasıl engelleyebilirim yöntemlerinden vazgeçin” uyarısıyla da ayrıca dikkat çekti. Elinde sağlam bilgiler olduğunu belirten Tekin, “Allah'tan başka kimseden korkumuz yok” ifadelerini kullandı.
Yerel ve ulusal basınla ilişkilerinizin iyi olduğunu biliyoruz. Özellikle yerel basının ciddi sorunları var. Bu sorunlarla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Yerel medyanın önünün açılması için en az üç tane teklifimiz var. Bunlardan birini İzmir milletvekilimiz Atilla Sertel verdi. Sertel özelikle Anadolu'daki bütün yerel gazetelerin sorunlarını parlamentoya kanun teklifi olarak taşıdı bekliyor. CHP olarak bizim bugüne kadar 132 milletvekilimizin ulusal ve yerel medya ile ilgili çok önemli çalışmaları oldu. Sadece yerel medyanın sürekli kimin ne olduğu belli olmayan gazeteleri çıkması değil, aynı zamanda reklamdan pay almayı gerektiren bir kanun teklifimiz de var. İnsanlar sonuç itibariyle ayakta kalacak. Belli gazeteler bu payı alıyor geri kalanı üvey evlat gibi. Parlamentoda sayısal çoğunluk iktidardan yana olduğu için bu kanun tekliflerinin parlamentoda geçme olanağı olmuyor. Ama CHP bunlarla çok ilgilidir. Çalışmalar bekliyor inşallah CHP iktidarı ile bunlar düzelecek.
İktidar olmadan olmuyor mu?
Olmuyor. Milletvekilleri ile birebir görüştüğünüzde evet doğrudur diyorlar ama bir yerdenbir şeyler geldiğinde herkes elini kaldırıyor. İçeriği doğru mudur, yanlış mıdır buna bakılmaksızınya evet ya hayır deniyor. Onun için bu meselelerin sizin lehinize çıkması zor.
Tutuklanan ve yargılanan gazeteciler hakkında neler söyleyeceksiniz?
Genel başkanımız bu meseleleri dile getiriyor. Bizim arzumuz ivedilikle hukuk işlesin. Kimse yargılanmasın demiyoruz. Gariban değil suçlu olanlar yargılansın. İiktidar, belediye başkanları, bakanlar, başbakanların eliyle tahsis edilen arsalar var. Kiminde AVM, okul, hastane, postane var. Bu tahsisleri yapanlar var. Ama ne gariptir o okulda çalışan odacı hakkında tutuklama var ama o okulu tahsis eden siyasetçi hakkında soruşturma bile yok. Böyle bir adalet olur mu?
Önümüzde iki büyük seçim var ve Türkiye ekonomik bir buhran yaşıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
ÜKriz çığırtkanlığı yapacak değiliz. Biz ülkemizde her şey çok iyi gitsin isteriz. Vatandaşımız da kurlara bakar. Dolar 4.20'ye dayandı. Bunu iki yıl önce biri söylese kafayı mı yedin derdi.Ateşiniz çok çıkarsa ve düşmezse havale geçirirsiniz. Türkiye ciddi bir havale geçiriyor.Sürekli kurusıkı atarak, bu meseleyi sadece Trump'un iki tane tweet'ine bağlarsak o zaman yanmışız. Nüfusumuz 81 milyon, yetişkin insan sayımız ise 50 milyon. İcra dosya sayımız da 24 milyon. 50 milyon yetişkin sayısının olduğu bir ülkeden 24 milyon icra dosyanız varsa bunu hiçbir şekilde açıklayamazsınız. Herhangi bir ticaret odası başkanını arayın son bir yılda kaç kepenk kapandı diye sorun. Tapu dairelerine gidin kaç satış olmuş, bunların kaçı hacizli satışlardır? Daha neyine bakacaksınız? Boş verin doları...
Ekonomik kriz mi var?
2001 krizini duyuran Ankara Siteler esnafı idi. Bir cuma günü Cuma namazından sonra otobüslerle gelip başbakanlığın önünde yazarkasa attılar. En meşru haklarıdır. Çünkü ben vergi ödüyorum kardeşim. Sigorta ödüyorum yüz tane ayrı vergi ödüyorum, devletimin de bana karşı görevleri var. Gereğini yerine getirmezse beni batırdığı için ben de tepki göstereceğim, tepkiler son derece normal. Sonra ben siteler esnafına iki yılda en az beş kez gittim. Esnafla, esnaf oda başkanları ile görüştüm. Bir kere 2001 ekonomik krizinde sitelerde 16 banka şubesi vardı. İkincisi o ekonomik krize rağmen kapalı bir tane dükkan yoktu. Hatta dükkan kiralamak istiyorsanız beklemek zorundaydınız. 2001'de tablo bu. Üç tane vergi dairesi 16 banka şubesi var. Ticari yoğunluk olduğu için 16 banka var. Şu anda özel banka kalmadı 4 tane devlet bankası var. Dükkanların yüzde 30'u boş. Yüzde 35'i icralık. Vergi Dairesi sayısı 1'e düşmüş. Şimdiki kriz eskisinin beznzeri değil; sel geliyor sel.
Suni bir kriz olduğu söyleniyor...
Ben bütün illeri dolaşan bir siyasetçiyim. Kayseri'de Nato Caddesi, Adana'da Turgut Özal Caddesi, Bursa'da Çekirge Caddesi'ndeki dükkanların yarısı bomboş. AK Parti'nin bir sloganı var'Hayaldi gerçek oldu' diye. Kimin aklına gelirdi Kapalıçarşı'da, Mısır Çarşısı'nda, İstiklal Caddesi'nde dükkanların boş kalacağı. Esnaf yok. Böyle bir tabloda akşam meslektaşlarınız çıkıyor televizyonlara, güllük gülistenlık bir tablo çiziyorlar. Zaman zaman düşünüyorum. Biz İsveç'te mi yaşıyoruz bunlar nasıl anlatıyor diye. Sayın Erdoğan krizin dış kaynaklı olduğunu söylüyor. Kim batırıyor sizin ekonominizi? Ancak siz batırabilirsiniz kardeşim. Türkiye'de olumsuzların tamamı siyasettir. Ama siyaset kurumu taa 1950 yılından itibaren hep gerekçe aramıştır. Bugün Rusya ile dostuz. Bu familya bütün siyasetini 30 yıl komünizm üzerine kurgulamış. Komünizm geliyor diye insanları korkutmuş. Kadere bak. Şimdi ne oldu? Maşallah şimdi Moskova'yı yol ettiniz.
Ekonominin seçim sonuçlarını etkileyecek en önemli metafor olduğunu biliyoruz. Çizdiğiniz bu tablonun ardından ana muhalefet partisi olarak, ekonomik kiriz için nasıl bir reçeteniz var?
Millet çok sağduyulu. İstanbul'da yaptığım ziyaretlerde TV programlarına konuşmacı olarak katılan arkadaşlarımı da yanıma aldım. Onlar bana ekranın gündemi ile halkın gündeminin hiç birbiriyle örtüşmediğini söylediler. Vatandaşların sorunlarını görmeniz lazım. Sandık demokrasinin tarifi ise Esad'a, Hüsnü Mübarek'e neden diktatör diyorsun. Sandık demokrasinin tarifi değil. Demokrasinin bir tek tarifi var. Hesap verilebilirlilik. Yani ödediğiniz vergilerin hesabını soruyorsanız o ülkede demokrasi vardır. Hesabını soramıyorsanız o ülkede demokrasi yoktur. Muhalefet kendini ifade edemiyorsa demokrasi bitmiştir. Muhalefet ne yapmıştır? Birincisi dış politika konusundagereğini yapmış mıdır, yapmamış mıdır? 2010 yılından itibaren özellikle Ortadoğu'da bu kanamalı süreç başlamadan önce ana muhalefet olarak ne gerekiyorsa yapmışız. Neye rağmen yapmışız? Bütün saldırılara rağmen yapmışız. 'Bunlar mezhepçi bunlar bilmem neci' hakaretlerini filan hiç dinlemedik. Ortadoğu ülkeleri ile görüşüp raporumuzu dönemin Dışişleri Bakanısayın Ahmet Davutoğlu'na vermişiz. AB konusuna dönmüşüz. AB üyeliği konusunda belli başlı süreçler var. CHP eski Grenel Başkanı sayın Deniz Baykal, "Brüksel'e ben de geleyim" teklifinde bulundu. Hayır dediler. Gittiler yarım yamalı tamamen içe dönük, rey'e dönük bir çalışma yaptılar. Ve sonunda çöktü. Çünkü tefeci gibi düşünüyorlar.
Dış politika çok tartışıldı...
ÜKüresel ülkelerin Ortadoğu coğrafyasından hep beklentileri olmuştur. Bunun bir parçası olmayalım dedik. Onlar ise 'biz küresel ülke olduk' dediler. Öyle kestik böyle astık falan filan. İktidar muhalefetin 10 yıldan beri yatpığı uyarıları ciddiye alsaydı bugün Türkiye'de ne ekonomikkriz ne de dış politika konusu tartışılmazdı. AB ile yeni kavgalar başlamamış olurdu. Bütün bunları sorumlusu öngörüsüz iktidardan kaynaklı. Terör örgütleri ile mücadele ediyoruz diyorlar. Allah ocağınıza incir ağacı diksin diyeyim. CHP olarak en az 4 kez kanun teklifi verilmiştir. Özellikle devletin belli bir kurumlarında belli bir cemaatleşmenin odaklandığı konusunda teklif vermişiz. Dinlemediler bile.
CHP iktidara gelirse komşularıyla ilişkiler düzelecek mi?
Yarın olası bir seçim olsa. Bir iktidar değişimi ile bu biraz önce saymış olduğumuz sıkıntılarda bir rahatlama olur. Bir kere yeni bir güven ortamı yaratılacak. Sorun yaratanların sorunu çözme şansı yoktur. Siz mesela hep sorun yaratmışınız sonra bu sorunu çözeceğim diyorsunuz. Kavga etmediğin kimse yok dönüp bana bir yıl daha müsaade edin diyorsunuz. Herkesle kavga etmişsin ne olacak. O zaman çözümü nedir? Değişim olacak. Değiştiği zaman ne olacak? Sorun yaratanların sorunu çözme şansı olmamış. Bir Ortadoğu'da yeni bir süreç başlatacaksın. En az iki milyon işsizimiz orada iş sahibi olacak. Alt üst yapıyı Türkler yapacak. Birebir görüşmelerin içeriğini anlatıyorum. Kurusıkı şeyler değil. Ama maalesef raporumuzda bunlar var, bu ülkelerle görüşmelerimiz var. Ülkemizin yöneticileri gitti onların içişlerine karıştı. Adam diyor ki 'benim içişlerime karışma.' Ama sen ne yaptın terörist dedikleri adamı Çatalca'da yalılarda yaşattın. Sonra bana ticari iş ver diyorsun. Olmaz. İkincisi AB. Biz aynı zamanda sosyalist enternasyonalin parçasıyız. Türkiye'nin AB dışında kalma şansı yoktur. Mutlaka AB'ye gireceğiz. Bunu CHP ile yapabilirsiniz. ABD, Rusya, İran bütün bu ilişkilerde yeni bir anlayış, yeni bir sayfa açmak lazım. Yani bizim küresel ülkeler arasındaki kavgada taraf olmamızı gerektirecek bir neden yok. Taraf olursanız faturasını çok ağır ödersiniz.
Peki durum bu kadar kötüyken halk neden tepkisiz?
Hiç tepkisiz değil. Şuna emin olun vatandaşın olağanüstü bir reaksiyonu var. Ama biraz önce söyledim ya siteler esnafı oraya kendiliğinden mi gitti? Kim götürdü? Dönemin Ticaret Odası Başkanı Cuma namazından sonra otobüslerle götürdü. Dönemin TOBB Başkanı, oda başkanlarının tamamına bakın televizyon, televizyon dolaşıyorlar. Neyi anlatıyorlardı? Ekonomik krizi anlatıyorlardı. Şimdi duydunuz mu herhangi bir ticaret odası başkanı ya da TOBB başkanı konuşuyor? İktidar temsilcileri reaksiyon göstermeyince sanki vatandaş göstermiyormuş algısı oluşmasın.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne talip olduğunuz biliniyor. CHP içerisinden önemli isimler de İBB aday adaylıklarını açıkladılar. Sizin durumunuz nedir?
Burası İstanbul ve Türkiye'nin kaderini değiştirecek seçim bölgesi. Gürsel Tekin'in özel talepleri ile olacak bir şey değildir. Benim kişisel olarak hadi adayım deme şansım yok. 11 milyon seçmen ne diyor. Kadıköy'e, Bakırköy'e, Beşiktaş'a talep açarsınız. Seçimi alırsınız ama İstanbul'u kaybetmenin sorumluluğu 81 milyonundur. Onun için yapılması gereken 11 milyon seçmen ne istiyor bunu anlamak. Cumhuriyet Halk Partisi örgütleri ne istiyor? Genel Merkez çok detaylı araştırmalar yapmak zorunda. Millet kimi istiyorsa adayımız o olacak. Biz de onun etrafında kenetleneceğiz. Bana da görev düşerse başım üstüne. Ama böyle çıkıpta ben adayım diyecek durumda değilim.
Şimdiye kadar bunu ifade etmediniz ama geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir ankette isminiz önde görülüyor...
Ben önce şunu söyleyeyim. Bildiğim bir şey var. İktidar partisinin çok sayıda araştırmaları bulunuyor. Doğal olarak muhalefeti de soruyorlar. Bu araştırmaların tamamında benim adımın çıktığımı biliyorum.
Partinizin aday göstermemesi durumunda ne yapacaksınız?
Onu bilemem. Nihayetinde Genel Merkez karar verecek. İktidarı uyarıyorum. Sakın bu süreci sabote etmeye kalkışmayın. Seçimle gelen seçimle gitsin. Rakip olabilecek insanlara tuzak kurarak onları nasıl engelleyebilirim yöntemlerinden vazgeçin. Bunun yararı olmaz. Elimde bilgilerim var benim de. Hiç önemli değil bizim Allah'tan başka kimseden korkumuz yok. Ben ne konuşursam bilerek konuşuyorum. Geçmiş dönemlerde sizlere de benzer tuzaklar kurulmuş olabilir.Ama bütün bu olumsuzlukların içinden geçen insanlar olarak başka siyasetçilere sırf rey uğruna şantaj, tuzak kurmaya kalkışırsanız en çok kendinize zarar verirsiniz. Biz hakkaniyet istiyoruz
İBB adayı olmanız durumunda ilçeleri nasıl şekillendireceksiniz?
39 ilçe belediye başkanı olumlu hale gelecek. Sadece bir kişi ile olumlu sonuç almak mümkün değil. Yeni bir anlayış geliyor.
UBER ve taksici kavgasında taksicilerin yanında yer aldınız? Bu durum da taksi plakanız olduğu yönünde yorumlandı. Taksi plakanız var mı?
Var var! Yok canım olur mu öyle şey...
İstanbul'da CHP ne durumda?
Bu pazar seçim olursa CHP İstanbul'u alır.
Gazete Damga Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Mert, İmtiyaz Sahibi Ali Tarakçı ve yazı işleri kadrosunun sorularını cevaplandıran Tekin, İBB adayı olması durumunda 39 ilçe başkanının da olumlu hale geleceğini ifade etti
Hangi adayla alır?
Kim olursa olsun ciddi fark olur.
Siz aday olmasanız da sorun yok mu?
Hiç sorun yok.
Yani aday değil misiniz? CHP herhangi biri ile seçimi alabilecekse size neden ihtiyaç var?
Herhangi biri ben ya da başkası bunlar ölçümlemelerle olacak. Kim bu vasıflara uygunsa adayımız odur. 2009'da aday olmak istedim. Sayın Baykal da 'çalışmalarını yap' dedi. İstanbul halkına sorduk. Üç ankette de Kemal Bey'in ismi çıkınca kendim çekildim. Bana bir görev çıkarsa hazırım diyorum. Benden yüksek oy alan arkadaşımın da başımın üzerinde yeri vardır.
Kamuoyunda Gürsel Tekin aday adaylığını açıklıyor ama aday olamayacağını biliyor. Bu aday adaylığını da İstanbul'da birkaç ilçenin kendi adayını belirleyebilmek için gündeme getiriyor diye bir söylenti var. Böyle mi?
Ben il başkanıydım kaç yakını mı belediye başkanı yaptım? 2009'un adaylarına bakabilirsiniz.
İBB aday adaylığınızı açıkladınız mı?
Partinin her kademesinde görev yapan insanların beklentiler olması son derece doğaldır. Çekinecek bir şeyim yok. Gün olunca onu da söylerim.
2014'te İBB adayı olsaydınız seçimi alabilir miydiniz?
2014'te benim beklentilerim farklıydı. 39 ilçeyi seçimi kazanabilecek şekilde planlamıştım.
Planlayamayan bir belediye başkanı adayı olur mu?
Mustafa bey çok planlayamadı. Merkez ilçelerle meşgul oldu. Bağcılar, Esenyurt, Esenler önemli.
Bütün belediyeler borç batağında
Ekonomi konusunda sürekli üreten bir Türkiye'den bahsediyorsunuz. Türkiye'yi üreten bir ülke haline nasıl getireceksiniz?
Üretim, üretim, üretim. Ekmeğinizi, sütünüzü kendiniz üretebilirseniz... Hayır her şeyi dışarıdan alacağım derseniz o zaman aldığınız maaşın sizin aldığınız ürünlerin karşılığının olmasımümkün değildir. İsmet Paşa'ya 2. Dünya Savaşı sırasında bir gazeteci ekonomik krizi soruyor. İsmet Paşa, "Merak etmeyin bu ülkenin üç beyazı olduğu sürece bu ülkeye bir şey olmaz. Biri pamuk. Diğeri buğday ve şeker" diyor. Bugün yılda sekiz milyon ton buğdayı dışarıdan getirmek zorunda kalıyoruz. Anadolu'ya gidin sadece esnaf değil borç batağına batmamış bir tek belediye yok. Arayın herhangi bir belediyeyi. CHP'lileri değil AK Parti Belediyesi'ni arayın. Nereyi ararsanız arayın senin ne kadar borcun var diye sorun. Bu sürdürülebilir bir durum mu? Un, şeker fabrikası pamuk kapansın ne yapacaksın, insanlarımız nerede çalışacak? Baca tütmüyor illerde. CHP diyor ki kardeşim bunları muhafaza edelim bunların sayısını arttıralım. Burnumuzun dibindeki ülkelerle en iyi pazar payı bulması gereken ülke Türkiye'dir. Bunu neyle yapacaksınız. Yeni bir Ortadoğu barış sürecini başlatmanız lazım. Bu elli yıllık yatırımı en iyi yapacak ülke Türkiye'dir. Sadece bir iktidar değişimi ile Türkiye'de olağanüstü şeyler değişecektir. Öyle bir algı var ki şu anda. Bu mevcut iktidar yarın her şeyi çok güzel yapsa da ekonominin düzelmesi mümkün değildir.
Siyaset yalan ve talan üzerine inşa edilmiş
Rahmetli Süleyman Demirel'in dediği gibi ben de 'dün dündür bugün bugündür' mü diyeyim? Tabi adaylar belli olmuş. Süreç bitmiş. Ama şunun altını çizeyim siyasette iki iki daha dört yapmıyor. Dünyada başka örneği olmayan bir ülkede yaşıyoruz. 365 gün siyaset konuşulan tek ülke Türkiye Cumhuriyeti'dir. Türk siyasetinin baş belası siyasetin yalan üzerine inşa edilmesi. Siyaset sermayesini yalan ve talan üzerine inşa ediyor. Yalan ve talan yüzünden Türkiye başını beladan kaldıramıyor. Ne zaman ki siyasetçiler yalandan kurtulur, Batı'daki sistem gibi ciddi bir mekanizma kurulup hesap verebilir hale gelir o zaman Türkiye nefes alabilir. Aksi taktirde olmuyor. Bu kadar yalan olur mu? Bazen kendi yalanlarını kendileri yalanlıyorlar. Her gün söyle söyle yalan kalmıyor sonra yalanınızı yalanlıyorsunuz. Batı'da bize benzer birçok ülkede maalesef yolsuzluklar vardı. Adamlar hesaplaştılar. Bugün kimse yolsuzluk yapamıyor. Biz ise darbe yemişiz, insanlar olağanüstü ekonomik krizde fakat istisnasız her gün yolsuzluk çarkı hızla işliyor. Yalan ve talanın önünde engel yok. Vatandaşın burada bir günahı yok günah siyasetçilerin. Sonuçta herkes hesap ödüyor. Çinliler, 'avlayan avlanır' der. 1950'den itibaren siyasetçilere bakın harama bulaşanlar ne durumda? Hiçbir şey olmazsa çocuğunuzdan çıkar. Çocuğunuzdan çıkmazsa torununuzdan çıkar.